Fıkıh | Konular

Lukatanin kisimlari

1. Hayvanlar: Hayvanın zayıflaması, sahibinin
nafakasını karşılayamaması vb. sebeplerle
sahibinin terkedip başkasının alıp beslediği
hayvanlar, terk esnasında sahibi, kim alırsa onun olsun
demiş ise, mal, alıp besleyene aittir. Böyle bir şey söylememişse,
sahibi malını alır; ancak masrafı tazmin eder
(İbn Nûceym, el-Bahru'r-Râik, Kahire 1333, V,125).


Hanefîlere göre, bulunan bir hayvanın alınması
diğer lukatalar gibi câizdir. Hanbelî, Şafiî, Malikî ve
Zâhirîlere göre ise devenin alınması câiz değildir.
İhtilâfın kaynağı yukarıda zikredilen hadistir
(Serahsî, a.g.e., XI, 11; Şirbînî, a.g.e., II, 409; Bâcî,
a.g.e., VI,139-140; İbn Kudâme, V, 740-741. Bu konudaki tartışma
için bk. Tahâvî, Şerhu Meanil-Âsâr, Kahire 1988/1968, IV,
133-136; İslâmî Araştırmalar, Temmuz 1986, sayı:1,
s. 42).


Kendini korumaktan aciz olan koyun, kaz, tavuk gibi hayvanların
alınması câizdir. Bu tip hayvanlar sahibi çıkmadığında
yenilebilir. Ancak cumhura (fukaha çoğunluğu) göre, sahibi çıktığında
bedelinin ödenmesi gerekir. İmam Mâlik'e göre ise gerekmez (İbn
Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid, İstanbul 1985, II, 257-258;
Şevkâni, Neylül-Evtâr, Kahire 1357/1983, V, 342).


2. Dayanıklı olmayan lukatalar: Hanefîlere göre bozulacağından
korkulan andan biraz öncesine kadar ilân edilir. Sahibi çıkmazsa
multakit bunu yiyebilir. Şafiî ve Hanbelîlere göre kavun, karpuz,
üzüm gibi uzun süre dayanıklı olmayan malları bulan
dilerse yer, bedelini borçlanır; dilerse satıp
parasını muhafaza edebilir. Malikîlere göre ise dayanıklı
olmayan lukatalarda ilân şartı yoktur. Multakit fakirse
yiyebilir veya sadaka verebilir. Mal sahibi bundan sonra gelirse multakit
yemiş ise bedeli öder; sadaka vermiş ise mal sahibi dilerse
sadakaya razı olur, dilerse ödettirir (Serâhsî, a.g.e., XI, 9;
Necib el-Multîî, Tekmiletül-Mecmû, XV, 278; İbn Kudâme, a.g.e.,
V, 739; Sehnûn, a.g.e., VI, 175).


3. Kullanımı haram olan bulunmuş şeyler: Bir müslümana
ait olan içki, domuz vb. gibi kullanılması haram olan
şeyler mal olamayacağından ilânı şart
olmadığı gibi, imha da edilebilir (Necib el-Mutîi, a.g.e.,
XV, 278).


4. Önemsiz lukatalar (tâfih): İp, sopa, kırbaç, yiyecek kırıntısı
gibi bulunan önemsiz şeyler, ilâna gerek kalmadan kullanılabilir.
Ancak sahibi gelirse geri alabilir (Buhârî, Buyû, 4; Lukata, 6;
Müslim, Zekât, 164,166,...; Şevkânî, a.g.e., V, 337). Çünkü başkasına
göre önemsiz de olsa hiç bir hak zayi olmaz.


5. Mekke'nin lukatası: Mekke'nin lukatasının
alınıp alınmayacağı konusu ihtilâflıdır.
Bu konuda ihtilâfın kaynağı şu hadis-i Şerîftir:
"....Onun dikeni koparılmaz, ağacı kesilmez, kaybolan
eşyası alınmaz. Meğer ki, bulan ilân maksadıyla
almış ola..." Buhârî, Lukata, 7; Müslim, Hacc, 447, 448;
Ebû Davud, Menâsik, 89; Nesaî, Menasik 110, 120; İbn Mace,
Menasik, 103; Darimî, Buyû, 60; Müsned, I, 318, 348; II, 238). Hanefî
ve Malikîlere göre lukata konusundaki hadisler mutlak olduğundan
Mekke'nin lukatası ile diğer yerlerin lukatası
arasında fark yoktur. Bu hadisinde Hz. Peygamber (s.a.s) çeşitli
beldelerden yabancıların gelip memleketlerine dönmesi sebebiyle
sahibi bulunamaz endişesiyle Mekke'nin lukatası ilânı
gerektirmez vehmini insanların kafasından silmeyi ve ilân
konusunda azamî titizliğin gösterilmesini murat etmiştir.
Hanbelî ve Şafiîlere göre ise Mekke'nin lukatası ancak ilân
maksadıyla alınabilir ve ebedî olarak ilân edilir, temellükü
câiz değildir. Mezkûr hadis buna delâlet etmektedir (Kâsânî,
a.g.e., VI, 202-203; İbnü'l-Hümâm, a.g.e., VI, 128-129; İbnü'l-Kayyım
el-Cevziyye, Zâdül-Meâd, Beyrut 1400/1981, III, 453; Şevkânî,
a.g.e., 344; Necibel-Mutîî, a.g.e., XV, 253-254; İbn Kudâme,
a.g.e., V, 706).


6. Alınan malın yerinde kalan mallar: Bir kimsenin malı
değiştiğinde camide ayakkabı değişmesi gibi
bu bir yanlışlık neticesinde olmuş ise, kalan mal
lukata hükmündedir. Fakat kasten alınıp yerine kıymetçe
ondan daha düşük bir mal bırakılmış ise, bu
malı kullanmak câizdir (Ali Haydar, a.g.e., II, 435; Bilmen, Istılahat-ı
Fıkhiyye Kamusu, VII, 263-264).


İlân müddeti dolduktan sonra sahibi gelmeyen lukatalarda yapılacak
muâmeleler:


1. Sahibi adına korunması: İlân müddeti dolduktan
sonra multakit lukatayı korumaya devam edebilir. Ölümünden sonrada
varislere paylaşmamaları ve hıfzetmeleri için vasiyette
bulunur (İbnü'l-Hümâm, a.g.e., VI, 123).


2. Beytü'l-Mâla konulması: Burada lukataların
korunacağı bir bölümün bulunması şer'î
hükümlerin bir gereğidir. Sahibi geldiğinde lukatayı
oradan alır (Ali Haydar, a.g.e., II, 431; Şevkânî, V, 343).


3. Hâkime teslim etme: Hâkim lukatayı koruyabileceği gibi
borç verilebilecek bir cinsten ise multakite veya başkasına borç
verebilir (İbn Nüceym, a.g.e., V, 125).


4. Satılması: Hâkim veya multakit lukatayı satıp
parasını muhafaza edebilir. Hâkim, lukatayı ilân müddeti
dolmadan satabilir ve mal sahibinin hâkimin yaptığı
satış akdini feshetme hakkı yoktur (İbn Nüceym,
a.g.e., V, 128; Ali Haydar, II, 431).


5. Sadaka olarak verilmesi: Multakit, fakir ise lukatayı kendisi
kullanabileceği gibi, bir başka fakire de sadaka olarak
verebilir. Hanefîlere göre, multakit zengin ise lukatayı kullanamaz
ve bir başka zengine tasadduk edemez. İmam Şafiî ve Ahmed
b. Hanbel'e göre ise verebilir (İbn Rüş d, a.g.e., II, 256; Kâsânî,
a.g.e., VI, 202; İbnü'l-Hümâm, VI,131-132; Şirbînî, a.g.e.,
II, 415; İbn Kudâme, V, 700; Hayreddin Karaman, Mukayeseli İslâm
Hukuku, İstanbul 1987, III, 57).


Burada şuna işaret etmekte fayda vardır: Lukatanın
ilân müddeti içinde sahibinin gelmemesinden dolayı yapılan
tasarruflar mal sahibinin hakkını asla zayi etmez. Her ne zaman
gelirse gelsin ve hangi değerde olursa olsun mal sahibi
geldiğinde malını alabilir. İtlaf veya elden çıkması
durumunda malını ödettirme hakkına sahiptir. Çünkü
hakların iptali sözkonusu değildir (Mergınânî,
el-Hidâye, el-Mektebetü'l-İslâmiyye ts., II,176; Şafiî,
a.g.e., II, 288; İbn Kudâme, a.g.e., V, 700).


Lukatanın vergisi: Usûlüne uygun olarak sahibi arandıktan
sonra sahibi bulunamayan lukataların 1/5 (humus)i tahsil edilir ve
kalanı bulana ait olur (Ebû Ubeyd, el-Emvâl, Kahire 1401/1981, s.
313 vd.; Salih Tuğ, İslâm Vergi Hukukunun Ortaya Çıkışı,
İstanbul 1984, s. 88; Tecrid-i Tercemesi, V, 314).


(Lukata konusuyla ilgili olarak klasik kaynaklar dışında
bk.: Abdülkerim Zeydan, el-Lukata ve Ahkâmühâ fi'ş-Şerîati'l-İslâmiyye,
Mecmûa Buhûs fıkhiyye, içinde s. 305-348; Feyzi N. Feyzioğlu,
Lukata ve Define, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi sayı:
1-4, İstanbul 1954, s. 167; Saffet Köse, İslâm Hukukunda
Bulunmuş Mal ve çocuk, Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul 1988).




Konular