Fıkıh | Konular

Ma'ruf - münker:

"Ma'ruf", tanımak, anlamına gelen
"marifet" kökünden bir kelimedir. Vicdanın, sağlam
akılların ve şeriatın iyi dediği
tanıdığı ve güzel kabul ettiği şeylere
"ma'ruf" denir. "Örf" kelimesi de buradan gelir ve
âdet ve gelenekten bu noktada ayrılır. Yani örf, şerîate
uygun olarak alışıla gelen yaşayış
tarzı demektir âdet ve gelenekler ise şeriata uygun
olamayabilir."Münker" ise ma'rufun zıddıdır.
Şeriatın hoş bulmadığı ve
tanımadığı şeyler demektir. Bütün müslümanlar
ma'rufu yaymak ve münkere engel olmakla görevlidirler.


Hidâyet/Dalâlet: "Hidâyet" kelimesinin "Hediye"
kelimesiyle akrabalığı vardır ve doğru yolu
bulmak anlamındaki "he-dâ" fiilinden gelir. Insanlar akıllarıyla,
Allah'ın hediyesi olan doğru yolu düşünür ve iradelerini
ona yönelme doğrultusunda kullanırlarsa, Allah da onlar için
"Hidayet" i yani doğru yolda olma ve doğruya varma
sonucunu yaratır. Kur'ân-ı Kerîm'de "Hidâyet",
biri, doğruya giden yolu gösterme, diğeri doğruya bizzat götürme
ve ulaştırma olmak üzere iki anlamda kullanılmıştır.
Birinci anlamda insana, insan da hidayet edebilir. Ikinci anlamda hidayet
ise, sadece Allah'a aittir.


"Dalâlet" ise hidâyetin tam zıddı olarak, yolunu
şaşırma, yoldan çıkma, doğruyu bulamama
anlamlarına gelir. Insanlar Allah'ın hediyesi olan, yolundan yüz
çevirir iradelerini yanlış yollara yöneltirlerse Allah da
onlara gittikleri yolun meyvasını, yani dalâleti verir. Kısaca
hidâyeti de dalâleti de isteyen insan, fakat yaratan Allah'tır.



Konular