Fıkıh | Konular

Yalan söylemenin caiz oldugu yerler var midir.

Müslim'deki bir hadiste "Insanların arasını bulan
ve hayır söz taşıyan yalancı değildir"
buyurulur. Hemen bunun yanı başında Ibn Sihab şöyle
der: "Insanların söylediklerinden hiç birinde yalana ruhsat
verildiğini duymadım. Ancak üç şey müstesna: Harpte,
insanların arasını bulmakta, kocanın
karısına, karının kocasına söylediklerinde".(Müslim,
Birr 27) Tirmizî'de de Müslim'dekine benzer şu hadisler
vardır: "Yalan sadece üç yerde helâl olur: Kişinin
karısını memnun etmesi konusunda, harpte, insanların
arasını bulmakta", "Insanların arasını
bulmak için hayır söyleyen ya da hayır söz taşıyan
yalancı değildir".(Tirmizî, Birr 26)


Bu hadislere dayanarak Kâdi Iyâd gibi alimler, bu üç yerde yalan
söylemenin caiz olduğunda ihtilaf olmadığını söylemişlerdir.
Ancak bu yerlerde söylenilebilecek yalanın nasıl olduğu
konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı
alimler; bu üç yerde her türlü yalan caizdir. Bunların
dışında da bir maslahâta binaen caiz olabilir. Meselâ yanında
saklanan birisini öldürmek isteyen bir zalime, sorduğunda
bilmiyorum demesi ittifakla vaciptir. Mezmum yalan, zararlı olan
yalandır. Hz. Ibrahim (as) putlar için "Onları büyükleri
kırdı, ben hastayım" demişti (21/63).
Karısını elinden almak isteyen zalimlere de onun
kızkardeşi olduğunu söylemiş (içinden de dinde kardeşi
olduğunu kastetmiş)'ti(Buhari, Enbiya 8; Müsned, NI/244)
derler. Diğer bazı alimler de: Yalan hiç bir yerde caiz olmaz.
Bu üç yerde de ancak tevriyeli, yani Hz. Ibrahim (as)'in sözünde olduğu
gibi doğruya da ihtimalı olacak şekilde caiz olabilir.
Meselâ koca, karısına elbise, mobilya vs. sözü verir,
içinden de, imkân bulursam günün birinde alabilirim de" diye düşünür
veya sevdigine, dünyada bir tane olduğunu söyler ve bununla
içinden bu sözün doğruluk yönünü düşünür. Harpte ise
düşmana meselâ, baskomutanınız öldü, der, bununla daha
önce ölen komutanlarını kasteder vs... derler (Krs.
E1-Mubarekfûrî, Tuhfetü'1-Ahvezi, VI/69; Davudoğlu, X/564; Tecrid,
IX/112 vd.) ki, Taberi bunlardandır. Ama sözkonusu hadiselerde bir
ayırım yapılmamıştır.


Konular