Fıkıh | Konular

Infak

Helâl yollarla elde edilen malı, ihtiyaca ve dinin gerekli ya da
hoş görüldüğü yerlere harcama, sarfetme. Allah'ın bir
rızık olarak verdiği görünür-görünmez (zahir-batın)
nimetleri yayma.Kelime arapça kökenli olmakla beraber, Islami bir terim
muhtevası kazandığından bütün müslüman halklar
tarafından aynı kapsamla kullanılır olmuştur.
Arapçadaki kökü "ne-fe-ka" fiilidir. Bu kök "çıkma"
ve "gitme"yi ifade eder. Arap tavsanının çıkış
deligine "nâfika", imandan çıktığı için
ya da kalbinden iman çıktığı için insana
"münafık", pantolonda ayağın çıkış
yerine "neyfak", azığın bitip tükenmesine
"infak" yerin altından çıkış yeri olan tünele
"nafak" denir ki, bunların hepsinin kök, mana ile ilişkisi
vardır. Insanın şeran bakmakla yükümlü olduğu
kimselere elinden çıkarıp vermekle yükümlü olduğu
malı mükellefiyete de "nafakâ' denir ki, bunun da bu kökle
ilişkisi açıktır. Terim olarak giriş
paragrafındaki anlamların tümünü bünyesinde bulunduran
"infak" tanımdan da anlaşılacağı gibi,
insanın sahip olduğu bilgiyi (faydalı ilmi) yayma ve öğretme
anlamına da gelir. Mesela Kur'an-ı Kerim'in daha ilk
girişinde (2/3) kurtuluşa eren mü'minlerden sözeden,
"bizim kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak
ederler" ayeti "infak" a bu anlamı da yüklemiştir.
Ve bu ayet aslında "infak" ta bulunması gereken
özelliklere de"işareti" ile dikkat çeker: Ayette ki
"min = den" eki, infak edenin sahip olduğu herşeyi
verip yoksul kalmasını ve savurganlık etmesini değil,
bir kısmını vereceğini, "mâ = şey"
ifadesi, sadece maddi varlıktan değil, ilim gibi manevi
varlıklardan da infak edileceğini, Allah'ın "bizim
rızık olarak verdiklerimiz" ifadesi, "infak" ta
başa kakma ve minnet duygusunun olamayacağını,
çünkü verenin aslında Allah'ın malından verdiği,
"infak ederler" ifadesi de, hem başka harcamalar için değil
ihtiyaç (nafaka) için verirler, hem de, verdikleri çok az olmayıp
bir ihtiyacı karşılayacak kadar olur anlamına verir
ki, "infak"ın asıl özellikleri de bunlardır. Bu
nitelikleri taşıyan "infak"ın
yapıldığı yön (cihet) zaman ve şartlar itibari
ile kendi içinde bir meratibi (hiyerarşisi) vardır. Mesela bir
yönüyle "infak"ın farz, (vacip) ve mendup olanları
vardır ki, bu sıralamaya göre "infak"ın farz
olanlarının başında zekat gelir. Insanın kendine
bakması ve çoluk çocuğuna yapacağı harcama (nafaka)
da ikinci derecede farz olan "infak" tır. Üçüncü farz
"infak" ise cihat için yapılacak harcamadır. Bütün
çeşitleriyle sadakalar ise "infak"ın mendup (hoş
ve arzulanan) kısmını oluşturur. (Kurtubî I/179)
"Infak"ın tüm çeşitleri ile ilgili olarak
Kur'an-ı Kerim'de ikiyüze yakın ayet-i kerime vardır ki
bu, islam toplumundaki maddi transfer, mülkiyet seyyaliyeti, servet
törpülenmesi, gelir hatta servet dağılımı, olandan
olmayana transfer (sosyal güvenlik ödeneği) kısaca sosyal
adaletin hangi boyutlarda motive edildiğinin belirgin bir göstergesidir,
"infak"ın mekruh ve haram olanı ise olmaz. Çünkü bu
terimin anlamı bütünüyle olumludur. Mekruh ya da haram olan
harcamalara "infak" değil "israf',
"savurganlık" vs. denir.


Ancak "infak"in sadece teberru (tatavvu) şeklindeki
harcamalara denebileceği, zekatı içine almayacağı da
söylenmiştir. Fakat birinci görüş daha doğrudur.( Razî
2/3. ) Diğer bir yönden "infak"ın hiyerarşisini
Allah Rasülü (s.a.) bir hadisleriyle açıklar: "Gelip, bir
dinarım var (ne yapayım?) diye soran birisine: kendine harca
(infak et) buyurdu. Iki dinarım varsa? Ev halkına harca. Üç
dinarım varsa? Hizmetçine (çalıştırdıklarına)
harca. Dört dinarım varsa? Ebeveynine harca. Beş dinarım
varsa? Yolunlarına harca. Altı dinarım varsa? Allah yolunda
harca, buyurdu" el-Bakara suresi 2/215. ayeti bu hiyararşiye
daha net bir sıra çizer: "Ne infak edeceklerini sana sorarlar.
De ki, hayır olarak infak ettiklerinizi ebeveyninize,
yakınlarınıza, yetimlere, yoksullara ve yolda
kalmışlara (harcayın)" Bir başka hadis-i
şerif aynı derecelemeye değişik sartlara göre biraz
değişik bir sıra çizer: "kişinin infak
deceği en hayırlı para (dinar) çoluk çocuğuna
harcadığı, Allah yolunda (cihadda) bineğine
harcadığı, yine Allah yolunda arkadaşlarına
harcadığı paradır." Bir diğerinde ise:
"Allah yolunda (cihadda) infak ettiğin bir dinar, bir köle azat
etmek için infak ettiğin bir dinar, bir yoksula sadaka olarak
verdiğin bir dinar ve çoluk çocuğuna harcadığın
bir dinardan ecri en büyük olanı çoluk çocuğuna
harcadığındır"( Kurtubî I/179)
denir.Rasülullah'ın hadislerinde de her çeşidiyle
"infak" vurgu ile tavsiye ve teşvik görür. O herkesin,
yarım hurma ile de olsa kendisini kurtarması gerektiğini,
sadakanın rızkı çogaltacağını, ömrü ve
malı artıracağını, Rabbin gazabını
dindireceğini, zafere sebep olacağını, malın
bereketi olduğunu söyler. Zaten Allah da (c.c.) yapılan bir
infakın yerinin Allah tarafından doldurulacağını
haber verir. (34/39) Yine Allah Rasulü (s.a.) "infak" etmeyenin
rızkının daraltılacağını, cömertliğin
Allah'ın ahlakından olduğunu, yoksullara arka çıkmanın
kötü ölümü engelliyeceğini, sadakanın (bir paratöner gibi)
belayı önlediğini... bildirir.Kısaca bütün çeşitleriyle
infak Islamın ikinci temel unsuru, "köprüsü" ve dünyayı
düzene koyma aracı olarak görülür.


Konular