Fıkıh | Konular

Kafire dua ve istigfar

Özellikle cenaze gibi merasimlerde imamların kafir olduğu
bilinen mevtaya dua ve istiğfar ediyorlar. Cemaat da "âmîn"diyor.
Bu mahzurlu değil midir?


Rasulüllah Efendimiz küfür üzere ölen bir yakını için
"Eğer Allah yasaklamazsa ona mağfiret dileyecegim"(bk.
Kurtubî, VNI/272) deyince şu âyet-i kerime nazil oldu:
"Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba
dahi olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek Peygambere ve mü'minlere
yaraşmaz" (Tevbe (9) 113). Münafıklardan Abdullah b. Ubey
b. Selül'ün cenaze namazını Rasulüllah Efendimiz kıldırmıştı.(Kurtubî,
VNI/218) (O münafıkları tanıdığı halde,
siyaseten davranışta onları mü'minlerden ayırmıyordu).
Bu konuda da şu âyeti kerime geldi: "Onlardan ölen kimsenin
namazını sakın kılma! Mezarı başında da
durma. Çünkü onlar A1lah'ı ve Rasulünü inkâr ettiler, fasık
olarak öldüler" (Tevbe (9) 84). Şu ayetin de aynı konu
ile alâkalı olarak geldiği söylenir:


"Onlara ister bağışlanma dile, ister dileme,
farketmez. Onlara yetmiş defa bağışlanma dilesen de
Allah onları asla bağışlamayacaktır. Bu,
onların Allah'ı ve Rasulünü inkâr etmesinden ötürüdür.
Allah fasıklar güruhuna hidayet vermez" (Tevbe (9) 80)


Bu naslar karşısında, özellikle Malikî Imam Karafi
meseleyi bütün detayı ile ele almış ve özet olarak:
"Kafirin bağışlanması için dua etmek küfürdür
(dua eden kâfir olur). Çünkü, Kur'ân'ı Kerim birçok âyetle müşrikleri
Allah'ın bağışlamayacağını, kâfirlerin
Cehennem'de ebedî kalacağını kesinkes haber verdikten
sonra böyle bir şey istemek, Allah'ı yalanlamak ve sanki'(Ya
Rab! Sen öyle diyorsun ama bağışlaşan daha iyi
edersin) demek olur. Bu da küfürdür. Tüm mü'minlerin bağışlanmasını
istemek de haramdır. Çünkü günahkâr mü'minlerin Cehennem'de,
bir süre için de olsa, kalacakları sahih hadislerle
bildirilmektedir.(Bu konuda geniş bilgi için bk. Karafi, el-Furük,
IV/259 vd.)


Bu görüş Hanefilerce biraz ağır bulunur ve "kâfirin
bağışlanması için dua etmek küfürdür, tüm
mü'minlerin bütün günahlarının
bağışlanması için dua etmek ise haram değildir"
denir. Ibn Âbidîn buna açıklık getirirken der ki:
"Mesele şuradan kaynaklanıyor: Allah'ın va'dinden dönmeyeceğini
kendi kelâmıyla biliyoruz. Ama acaba vâdinden (azab edeceği sözünden
ve tehdidinden) de dönmez mi? Işte Karafi ve onu izleyenler,
Allah'ın va'di gibi vâdinden de dönmeyeceğini düşünerek,
eğer Allah kâfirleri Cehennem'e koyacağını ve
onların orada ebedî kalacağını bildiriyorsa bunun
aksini istemek Allah'ı isabetsizlikle suçlamak ve onu tekzib olur,
bu ise küfürdür diye düşünmüşlerdir. Hanefi Ibn Emîr el
Hâcda (Vefatı 879 (1474) bk. Mu'cemu'1-müellifin, XI/274) kâfire
dua konusunda onlar gibi düşünmüş tüm mü'minlere dua
konusunda biraz daha müsamahalı davranmıştır.
Doğrusu da budur.(bk. Ibn Abidin (Âmira), I/351, (Mısır),
I/523) Buna göre kâfir olarak ölen birisi için dua etmek küfürdür.
Ancak küfrü açık (bevâh) olmayanlara günahlarıyla küfür
damgası vurup onları mü'min saymamak da bizim hakkımız
değildir. Meselâ Allah'ın birliğine, Hz. Muhammed (sav)'in
peygamberligine, Kur'ân'ın bütününe inanan birisi Haccâc gibi
zalim de olsa onu kâfir saymak bizim elimizde değildir. Ama bunlara
olduğu gibi inanmamış, ya da bunları tahkir
etmişse, onu da mü'min saymak bizim elimizde değildir.


Mesele ölmüş gitmiş kâfirler için böyledir. Hayatta olan
kâfirlerin doğru yolu bulmaları için dua etmenin ise caiz olduğu
görüşü hâkimdir. Çünkü Rasulüllah Efendimiz Uhud Günü
mübarek dişleri kırılıp, yüzü yaralandığında,
müşrikler için: "Allah'ım kavmimi bağışla,
çünkü onlar bilmiyorlar" diye dua etmişlerdi. Ibn Abbas da:
"Mü'minler kâfir olarak ölmüş yakınlarına dua
ediyorlardı. Bunu yasaklayan âyet (Tevbe 113) geldi, onlardan duayı
kestiler. Ama bu âyet onların, hayatta olan kâfirlere dua
etmelerini yasaklamıyordu" demiştir (Kurtubî, VNI/274).
Ama bununla beraber; Buhari'nin nakline göre, Rasulüllah Efendimiz
(sav)'in Uhud'daki bu sözü, kendi duası değildir. O bunu:
"Daha önce de bir peygamber yaralanmış ve böyle demişti"
tarzında söylemiştir (bk. Buharî, magazî; Müslim, cihad 103)
şeklinde söyleyip kâfirin hayatta olanına dahi dua
edilemeyeceği görüşünde olanlar da vardır (Kurtubî,
VNI/278). Fakat böyle dahi olsa, önceki bir peygamberin sözü bizim
şeriatimizde neshedilmedikçe bizim için geçerli olacağından
(Allah'u alem) hayattaki bir kâfirin hidayete ermesi için dua etmekte
bir mahzur olmamalıdır. Çünkü onun hidayeti bulması
muhal değildir ve Allah kâfir olanların dünyada iken mü'min
olamayacaklarını söylememiştir ki, bizim bunu istememiz,
Allah (cc)'in olmaz, dediğinde israr etmemiz anlamına
gelmiş olsun. Bir sonraki âyette bildirildigi üzere; Hz. Ibrahim'in
Babası için mağfiret dilemesini de böyle anlamak gerekir (Ibn
Abbas ayete değişik izah getirir bk. Kurtubî, VNI/274; Ayrıca
bk. Celal Yıldırım, Kur ân Ahkâm, N/309 vd.).


Konular