Fıkıh | Konular

Lohusalik (nifas)

Tanımı:


Nifas; parçalanmış organlar halinde de olsa çocuk doğurmanın
ardından, kadının rahminden gelen kan veya organları
belli olduktan sonra düşük de olsa, çocuğun yarıdan çoğunun
çıkması, ya da doğurduğu çocuğun ardından
gelen kan sebebiyle kadında oluşan bir şer'î engel hali
demektir. Biz bu programımızda "nifas" için
"Lohusalık" tâbirini kullanacağız.


Lohusalık haline islâm Fıkhında "nifas"
denmesinin sebebi; onunla bir "nefs"in, yani bir
canlının dünyaya gelmesi, veya canlıyı ayakta tutan
esas unsurlardan biri olmasından dolayı "nefs" tâbir
edilen kanın, doğumla beraber akması, ya da rahmin açılıp
yarılmasından dolayı "rahim teneffüs etti"
denmesi yani, "nifas"ın "teneffüs" kelimesinden
türemiş olabilmesidir.


b)Lohusalığın Başlangıcı:


Tarifte de değindiğimiz gibi lohusalık, çocuğun
yarıdan çoğunun çıkmasıyla başlar.
Yarıyı belirlemek için çocuğun doğru gelmesinde göğsüne,
ters gelmesinde ise göbeğine itibar edilir.


İslâm'da namaza verilen önemi anlayabilmek için bu noktada
önemli bir fıkıh meselesini hatırlatmakta yarar
vardır: Çocuğun yarıdan azı çıktığında
gelen kan lohusalık kanı değil, hastalık
kanıdır, dolayısıyla bu kadın abdestini alıp
namazını kılacaktır. Rukû ve secde imkânı
bulamazsa, çocuğa da zarar vememek için legen gibi bir çukura
oturacak ve imâ ile kılacaktır. Çünkü en ufak bir imkân
olduğu sürece, namaz kılmamanın çaresi yoktur, diyenler
vardır.


Hamile kadından, doğumdan hemen önce bile olsa, çocuk çıkmadan
gelen kan hastalık kanıdır. Âdetin en az süresi kadar
uzasa bile âdet ya da lohusalık kanı değildir.


Doğum yaptığı halde fercinden kan gelmeyen
kadın da yıkanma konusunda, fetvâ verilen görüşe göre
lohusadır. Yani yıkanması gerekir. Çünkü doğan
çocukla beraber en azından kanın bir
ıslaklığının bulunmadığı olmaz. Ya
da çocuğun çıkması lohusalık için zaten başlı
başına bir sebeptir. Ayrıca kan aramaya gerek yoktur.


Lohusalığın Ölçüsü:


Lohusalığın en azının bir ölçüsü yoktur.
Doğum yaptıktan bir saat sonra kan kesilse yıkanır ve
ibâdetlerini normal şekilde yapar. Çünkü kanın
lohusalık kanı olduğuna doğumdan başka bir delil
gerekmez. Halbuki âdet kanını tanımak ve hastalık
kanından ayırmak için en az üç gün sürmesi gerekir. Lohusalığıa
en az süre, ancak ihtiyaç duyulduğu zaman belirlenir. Meselâ karısına:
"Doğum yaptığında boşsun"' dese, bu
kadının iddeti İmam Azam'a göre: Önce yirmibeş gün
lohusalığı hesap edilmek, ardından onbeş gün
temizlik, onun da ardından beşer günden üç âdet ve iki âdet
arasında onbeşer günden iki temizlik olmak üzere en az seksen
beş günde dolmuş olur ve kadın, bundan daha az zamanda
iddetinin bittiğini söylese kabul edilmez.


Lohusalığın en çoğu ise kırk gündür. Dolayısıyla;
iki âdet peşpeşe gelmeyeceği gibi, iki lohusalık ve
bir lohusalık ve bir âdet de peşpeşe gelmeyeceğinden,
kırk günü aşan kan lohusalık ya da âdet kanı
değil, hastalık kanı olmuş olur.


İki lohusalık arasındaki temizliğin en az süresi
altı aydır. Çünkü altı ay, gebeliğin en az süresidir.
Buna göre eğer iki lohusalık arasındaki süre altı
aydan daha az olursa bu iki doğum ikiz olarak kabul edilir.


Lohusalık Âdetinde Değişme (İntikat):


Kadının lohusalıktaki âdeti, önceki doğumunda kan
gördüğü günler kadardır. Buna göre meselâ, önceki doğumunda
yirmibeş gün kan görse bu, onun âdeti sayılacağından
ikinci doğumunda kırk günü aşan bir sayıda, meselâ
kırkbeş gün kan görse, yirmibeş günü geçen bu yirmi
gününün lohusalık değil hastalık kanı olduğu
anlaşılır. Ve bırakılan ibâdetler kaza edilir.


İkinci doğumda kan kırk günü aşmaz da, meselâ
otuzdokuz ya da kırk gün devam ederse, bu defa lohusalıktaki
âdeti otuz dokuz ya da kırk güne intikal etmiş
sayılır ve kırk günü aşmadığı için
bunların, hepsi lohusalık kanı olmuş olur.


Lohusalıkta âdetin değişmesine (intikaline) şu
örnekleri de verebiliriz:


a) Lohusalık âdeti yirmi gün olan bir kadın, sonraki
doğumunda on gün kan görse, yirmi gün temiz kalsa ve onbir gün
daha kan görse toplamı kırkbir gün eder ki, bununla âdeti
olan yirmi günü geçen kısmının hastalık kanı
olduğu anlaşılır. Buna göre on günü temiz geçen
ilk yirmi günü, yine âdeti olduğu üzere lohusalıktir. Geri
kalan günleride temiz sayıldığı için ibâdetlerini
kaza edecektir.


b) Aynı kadın yirmi gün kan gördüğü bu doğumundan
sonraki doğumunda, bir gün kan görse, otuz gün temiz kalsa, tekrar
bir gün kan görse, ondört gün temiz kalsa ve bir gün daha kan görse,
lohusalık süresi âdeti olduğu üzere yine ilk yirmigündür.
Çünkü ikinci kan ve ikinci temizlik eksik kan ve eksik temizliktir;
âdet kanı ve âdet temizliği olamazlar. Eksik temizliklerde de
kan devam etmiş sayılacağından ve kan gelen günlerin
toplamı böylece kırk günü geçtiğinden kadın ilk
âdetine döner ki, o da yirmi gündür.


c) Aynı kadın beş gün kan görse otuzdört gün temiz
kalsa, tekrar bir gün daha kan görse toplamı kırk gün edeceğinden,
yani kırk günü aşmamış olacağından bu
kadının lohusalık âdeti yirmi günden kırk güne
intikal etmiş ve kırk günün tamamı lohusalık
olmuş otur.


d) Aynı kadın onsekizgün kan görse, yirmiiki gün temiz
kalsa ve tekrar bir gün daha kan görse, bu defa lohusalık âdeti
yirmi günden onsekizgüne intikal etmiş olur.Çünkü onsekizgün
kan gördükten sonra geçirdiği temizlik onbeş günü aştığı
için tam temizliktir ve son kan kırk günü aştığı
için de iki lohusalık kanı arasında değildir.Böyle
bir temizlikle lohusalığın sona erdiği
anlaşılır.


Son gördüğü bir gün kan ise eksik kan olduğundan
hastalık kanı olmuş olur. Bu kan bir gün değil de
şayet üç gün olmuş olsaydı âdet kanı olmuş
olacaktı ve son gördüğü bir gün kanı kırk günü aşmadan
görmüş olsaydı, temiz geçirdiği günlerin sayısı
onbeş günü geçmiş olsa da yine hepsi lohusalık
olmuş olacaktı.


e) Yine bu kadın bir gün kan görse, otuzdört gün temiz kalsa,
tekrar bir gün kan görse, onbeş gün temiz kalsa ve yine bir gün
kan görse, bu kadının lohusalığı, önceki örneğin
tersine; sonu kan olan otuzaltı gündür. Yani âdetine onaltı gün
eklenmiş ve âdeti değişmiş (intikal etmiş)tir.
Çünkü son kandan önceki temizlik tam ve sağlam temizliktir;
dolayısı ile kan kırk günü geçmemiştir.


Bütün bu örnekleri İmam Ebû Hanife'nin şu görüşü
özetler biçimdedir: Doğumdan sonra kan kırk günün içinde
gelirse, araya giren temiz günler çok olsa da ayırıcı
olamaz ve kan sürekli akmış sayılır. Hatta kadın
doğumunda bir saat kadar kan görse, otuzdokuz gün temiz kaldıktan
sonra kırkıncı günde de bir saat kadar kan görse bu kırk
günün tamamında lohusa sayılır.


e) İkiz Doğumda Lohusalık:


Her iki doğum arasında süre altı aydan az olmak üzere
kadının bir batından iki ya da daha fazla çocuk doğurması
halinde lohusalık sadece birinciden olur, daha sonraki doğumlar
için lohusalık yoktur. İsterse birinci ile üçüncü arasındaki
süre altı ayı aşmış olsun.


Bu, İmam Ebû Hanife'nin (r.a.) ve İmam Ebû Yûsufun görüşüdür
ve sağlam olan da budur. Imam Muhammed'e göre ise, lohusalık
sonuncudan olur. Çünkü rahim ancak onunla boşalmıştır.
İki doğum arasındaki kan ise hastalık
kanıdır.


Ancak birden,çok doğumda iddet, ittifakla son çocuk ile tamamlanır.
Çünkü iddet rahmin boşalması demektir, bu ise içindekilerin
tamamen çıkması ile olur.


Sahih olan ikizliğin şartı, yüklülüğün yani,
döllenmenin bir olmasıdır.


Erginlik lohusalık kanına bağlanamaz. Çünkü gebe
kalmakla erginlik zaten gerçekleşmiş demektir.


Konular