Fıkıh | Konular

Mikrofonla ezan okumak

Mikrofonla ezan okunmaz. Müezzinlik de olmaz deniyor. Böyle diyenler
ezan, kâmet, vaaz ve Kur'ân okumada mikrofon kullanmıyorlar. Bunun
ne gibi bir mahzuru olabilir? Bu, ibadeti aletle yapmak mıdır?
Zararı yararından fazla mıdır?


Mikrofon konusunda titizlik gösterenler ve mikrofon kullanmayanlar
bunu elbette bid'atlara düşeriz korkusu ile yapıyorlar. Böyle
bir endişe takdir edilir. Çünkü müslümanlar için en kötü
şey bid'atlere düşmektir. Ancak bid'atten kaçarken de bid'ate
düşüldüğü olabilir. Onun için bid'atın iyi tarif
edilmesi gerekir. Rasulüllah Efendimiz (sav): "Kim bu işimizde
onda olmayan bir şey ihdas ederse o reddolunur" demiştir.
"Bu işimiz" diye buyurdukları, O'nun getirdiği ve
öğrettiği dindir. Demek ki, bid'at dine dinden olarak
yapılan ilâve ya da çıkarmalardır. Meselâ mikrofon ezanın
sünneti, müstehabı ya da adabı görülerek kullanılıyorsa,
yani o olmayınca sünnet terkedilmiş görülüyorsa bu bid'at
olmuş olur. Ezanın sünnet olan şekli bellidir, gayesi bir
ilândır. Kelime anlamı da zaten duyurma demektir. Öyleyse,
sünnet olan şekli tam yapıldıktan sonra duyurma ne kadar
tam olursa gayesi de o kadar tam gerçekleşmiş olur. Minarede
aynı gaye ile yapılmıştır. Bu gayeyi Rasulüllah
Efendimiz de kendi zamanındaki tekniklerle gerçekleştirmiştir.
Bir başka deyişle Efendimiz de kendi zamanındaki mikrofonu
kullanmıştır. "Mikrofon" (mikros ve phone)
kelimelerinden oluşur, manası "küçük ses"i uzağa
ulaştırma, yani duyurucu demektir. "Hoparlör" de
(haut+parleur) "yüksek konuşucu" yani sesi büyültücü
demektir. Rasulüllah Efendimiz (sav)'in "mükabberihe" kullandığı
vakidir. Işte bu, o zamanki mikrofon tekniğidir. Mânâsı
da "büyültücü" böylece sesi uzaklara ulaştırıcı
demektir. Görüldüğü gibi farklılık tekniktedir,
"bu işimizin" yani dinin aslında değildir.
Öyleyse bunun bid'atle alakası yoktur. Araba, uçak vb. vasıtalar
da aynıdır. Meselâ hac ibadeti bellidir. Onda eksiltme ya da
ekleme bid'at olur, ama oraya ulaşma, yaya olabileceği gibi uçakla
da olabilir. Uçak, araba vb. insanı çabuk ulaştıran,
mikrofon da sesi ulaştıran bir vasıtadır. Bu
bakımdan aralarında bir fark yoktur. Gaye ile
vasıtaları birbirine karıştırmamak ve gayeyi
olabildiğince tam elde etmek gerekir. Işte biz bu yüzden
bid'atin güzelinin olamayacağını da söylüyoruz.
"Her bid'at dalâlettir."


Ancak mikrofonu normal sesi duyamayana ulaştırmaktan
başka bir gaye için, mesela sesini güzel göstermek ve dikkat
çekmek için kullanmak da -özellikle mescidlerde- edebe mugayîr ve
çirkin bir davranış olur. Camilerde lüzumsuz sesler çıkarmak
ve gereği yokken yüksek sesle okumak ve konuşmak mekruhtur.
Sahabe, bastonlarının ucunu dahi mescidde yavasça yere
koyarlarmış. Gerek yokken mikrofonsuz müezzinlik ya da imamlığın
eksik olacağını sanmak ve çok küçük mescidlerde üç-beş
kişilik cemaatle dahi mikrofon kullanmak, yani onda ibadeti
tamamlayıcı bir özellik görmek bid'at olur. Huzuru kaçırır,
maneviyatı bozar. Bazan ihlâs ve samimiyetle sade olunmanın
tesirini bilemeyen zavallı imam ve müezzinler şamata, teganni
ve makamlarla cemaati cezbedecek ve celbedeceklerini sanırlar.
Işte bu iyi niyetli bir hatadır.


Konular