Fıkıh | Konular

Recm cezasi

Hz. Peygamber'in evli olarak zina edene recm cezası
uyguladığı, tevatüre ulaşan hadislerle sabittir.
Temelde kıyasa göre evlilere de yüz değnek (celde) cezası
uygulanması gerekırken, bu konudaki hadislerle amel edilerek
recm cezası öngörülmüştür.


Recm konusunda hükmü devam eden, fakat Kur'an ayeti olarak okunması
neshedilen bir ayet de nakledilir. Abdullah b. Abbas (r. anhümâ), Hz.
Ömer'in minberde şöyle dediğini rivâyet etmiştir.
"Cenab-ı Allah Muhammed (s.a.s)'i hak ile göndermiş ve
O'na Kitab'ı indirmiştir. Recm ayeti de O'na indirilen
ayetlerden idi. Biz bu ayeti okuduk, ezberledik ve anladık.
Resulullah (s.a.s) recmi uyguladı, ondan sonra biz de
uyguladık". Korkarım, zaman geçince birileri çıkıp
"Biz Allah'ın kitabında recmi bulamıyoruz" der ve
Allah'ın indirdiği bir farzı terkederek
sapıklığa düşerler. Şüphesiz recm, Allah'ın
kitabında, evli olmak, şahit, gebelik veya ikrar bulunmak
şartıyla, zina eden kimse aleyhine bir haktır" (Müslim,
Hudûd, 15).


Hz. Ömer'in sözünü ettiği okunuşu mensuh ayet şudur:
"Ihtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ederlerse, onları
recmedin" (Mâlik, Muvatta', Hudûd 10; Ibn Mâce, Hudûd, 9; Ahmed
b. Hanbel, V, 132, 183). Hz. Ömer'in recmi, Medine minberinden ilân
etmesi, içlerinde bir çok sahabe bulunan cematten hiç birinin buna karşı
çıkmaması, recmin sabit olduğunu gösterir (Sahih-i
Müslim Tercüme ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, Istanbul 1978, VIII,
350). es-Serahsî (ö. 490/1097). Ömer (r.a)'in şöyle dediğini
nakleder:


"Eğer insanlar, Ömer Allah'ın Kitabına ilave
yaptı demeyecek olsalar, "ihtiyar erkekle ihtiyar kadın
zina ettikleri..." ifadesini Mushaf'ın haşiyesine
yazardım" (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/1978, IX, 37).


Hz. Peygamber'in recm cezasına uygulama örnekleri:



1. Işvereninin eşiyle zina eden bekâr işçiye yüz değnek
ve bir yıl sürgün cezası, kadına ise recm
uygulanmıştır.


Ebû Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenî (r.anhumâ)'dan nakledildiğine
göre, zina eden kadının kocası ile, zina eden işçinin
babası Resulullah (s.a.s)'e başvurarak bu konuda
"Allah'ın kitabı" ile hüküm vermesini istemişlerdir.
Işçinin babası şöyle dedi:


"Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi.
Onun hanımı ile zina etti. Bana, oğlum için recm gerektiği
haber verildi. Ancak ben onun adına yüz koyunla bir cariye fidye
verdim. Bu arada bilenlere danıştım, (oğlum bekâr
olduğu için) ona yüz değnekle bir yıl sürgün cezası,
bunun karısına ise recm cezası gerektiğini haber
verdiler". Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:


Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, aranızda
Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ve koyunlar
geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün
gerek. Ey Üneys, sen de bu adamın karısına git.
Eğer zinasını itiraf ederse, onu recmet". Üneys kadına
gitmiş ve kadın suçunu itiraf etmiş, Hz. Peygamber'in
emri üzerine de recmedilmiştir (Müslim, Hudûd, 25; Buhârî,
Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13). Ebû Hanife'ye göre, yüz değnek
yanında bir yıl sürgün, ayete ilâve niteliğinde olup,
ayet inince bu ilâve kısım neshedilmiştir. Ancak Islâm
devlet başkanı böyle bir cezayı ta'zir cezası
olarak verebilir.


2. Zinasını dört defa ikrar eden Mâiz b. Mâlik (r.a)'in
recmedilmesi.


Mâiz b. Mâlik, Hz. Peygamber'e gelerek "Beni temizle"
dedi. Hz. peygamber "Yazık sana, çık git, Allah'a tövbe
ve istiğfar et" buyurdu. Mâiz, pek uzaklaşmadan geri döndü
ve "Ey Allah'ın Resulu! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber
aynı sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarında
"Seni hangi konuda temizleyeyim?" diye sordu. Mâiz;
"Zinadan" dedi. Hz. Peygamber "Bunda akıl
hastalığı var mıdır?" diye sordu. Böyle
bir rahatsızlığı olmadığını söylediler.
"Şarap içmiş olabilir mi?" diye sordu. Bir adam
kalkıp içki kontrolü yaptı. Onda şarap kokusu tesbit
edemedi. Hz. Peygamber tekrar "sen zina ettin mi?" diye sordu.
Mâiz "Evet" cevabını verdi. Artık emir
buyurdular ve Mâiz recmedildi. Recimden sonra onun hakkında
sahabiler iki kısma ayrıldılar. Bir bölümü Mâiz'in
helâk olduğunu, başka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi
yaptığını söylediler. Bu farklı
yaklaşım üç gün sürdü. Daha sonra yanlarına gelen
Resulullah (s.a.s) "Mâiz b. Mâlik için dua edin" buyurdu.
"Allah Mâiz'e mağfiret eylesin" dediler. Hz. Peygamber
şöyle buyurdu: "Mâiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir
ümmet arasında paylaştırılırsa onlara
yeterdi" (Müslim, Hudûd, 22; eş-Şevkânî,
Neylül-Evtâr, VII, 95,109; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, III, 314 vd.).


3. Gâmidiyeli evli kadının zinadan dolayı
recmedilmesi.


Mâiz'in recmedilmesinden kısa bir süre sonra Ezd kabilesinin
Gâmid kolundan bir kadın geldi ve "Ey Allah'ın elçisi!
Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber "Yazıklar olsun sana.
Çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et" buyurdu.
Kadın dedi: "Beni, Mâiz'i çevirdiğin gibi geri
çevirmek istiyorsun" Hz. Peygamber, "Sana ne oldu?" diye
sordu. Kadın kendisinin zinadan gebe olduğunu söyledi. Bunun
üzerine "Sen mi?" buyurdu. Kadın "Evet" dedi.
Hz. Peygamber "Doğuruncaya kadar git" buyurdu.
Kadının bu arada geçimini Ensar'dan bir adam üstlendi. Daha
sonra Hz. Peygamber'e gelerek; "Gâmidli kadın
doğurdu" dedi. Çocuğun bakımını da
Ensar'dan birisi üzerine aldı ve kadın recmedildi" (Müslim,
Hudûd, 22, 23, 24; Ibn Mâc'e, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta', Hudûd,
II). Başka bir rivâyette, çocuk sütten kesilinceye kadar
emzirmesine izin verildiği, recm sırasında Hâlid b.
Velîd (r.a)'ın üzerine kan sıçraması üzerine kadın
hakkında kötü sözler söylediğini işiten Hz.
Peygamber'in şöyle buyurduğu nakledilir:


"Ey Halid! yavaş ol. Nefsim kudret elinde olan Allah'a
yemin ederim. Bu kadın öyle bir tövbe etti ki, onu bir baççı
(vergi memuru) yapsaydı, şüphesiz mağfiret
olunurdu" Sonra kadının hazırlanmasını
emrederek cenazesini kılmış ve kadın
defnedilmiştir (Müslim, Hudûd, 23).


4. Evli bulunan Yahudi erkeği ile Yahudi
kadınının zina sebebiyle recmedilmesi. Abdullah b. Ömer
(r.a)'tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber'e, zina etmiş
bir yahudi erkeği ile bir yahudi kadını getirmişler.
Allah elçisi, yahudilere, Tevratta ki zina hükmünü sormuştur.
Yahudiler; "yüzleri karaya boyanır, sırt sırta
hayvan üzerine bindirilip sokaklarda dolaştırılır"
demişler. Tevrat getirilmiş, ancak okuyan yahudi genci recm
ayetine gelince ceza kısmını parmağı ile
kapatıp atlayınca durumu farkeden ve yahudi iken Islâm'a
giren Abdullah b. Selâm, Hz. Peygamber'e yahudinin Tevrat'ın
üzerinden elini kaldırmasını emir buyurmasını
istemiştir. Yahudi elini kaldırınca recm ayeti görülmüş
ve her iki yahudi hakkında da evli olarak zina ettikleri için recm
uygulanmıştır (Müslim, Hudûd, 26).


Bera b. Azıb (r.a)'ten nakledilen, iki yahudinin recmedilmesi
olayı ise şöyledir: Hz. Peygamber'e, yüzü kömürle karartılmış
ve dayak vurulmuş bir yahudi getirildi. Allah elçisi yahudilere
evlilerin zinasının Tevrat'taki hükmünü sordu. Onlar, bu
şekilde olduğunu söyleyince, bir yahudi bilginine "Sana,
Tevrat'ı Musa ya indiren Allah aşkına soruyorum. Zina
edenin Tevrat'taki hükmü nedir?" diye sordu yahudi bilgini;
Tevrat'ta recim var. Fakat zina eşraf arasında artınca,
şerefli birini getirirlerse serbest bırakır, yoksul biri
yakalanırsa onu recmeder olduk. Bu iki sınıfa eşit
ceza için recmi terkettik, kömürle boyayıp, dayak vurmayı
recmin yerine koyduk". Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle
buyurdu: "Allahım! Senin emrini onlar değiştirdikten
sonra ilk uygulayan benim. Bunun üzerine emir verdi ve yahudi
recmedildi" (Müslim, Hudûd, 28).


Bazı Islâm müctehidlerine göre ehl-i küfür, müslüman
mahkemesine başvurursa, hâkimin mutlaka Allah'ın hükmü ile
amel etmesi gerekir. Onlar bu konudaki muhayyerliğin
neshedildiğini söylerler, Hanefiler ve Imam Şâfiî'den bir
görüşe göre bu esas geçerlidir. Ancak Ebû Hanife şöyle
demiştir: "Islâm mahkemesine inkârcı karı-koca
birlikte gelirlerse aralarında adaletle hükmetmek gerekir. Yalnız
kadın gelir, kocası razı olmazsa hakim hüküm
veremez". Ebû Yusuf ve Imam Muhammed'e göre ise hüküm verebilir
(Ahmed Davudoğlu, Sahihi Müslim Terceme ve Şerhi, Istanbul
1978, VIII, 376).



Konular