Fıkıh | Konular

Sifat-i zatiyye


Yüce Allah'ın zatı için vacib olan, zorunlu olan sıfatlar.
Bunlara sıfât-ı nefsiyye de denir. Diğer bir tabirle
"zatî veya nefsî sıfatlar" da denilen bu sıfatlar,
Yüce Allah'ın varlığını ve
hakikatını anlayıp kavramada biz kullarına
yardım eden sıfatlardır. Bu sıfatlar sayesinde
Allahu Teâlâ'nın yüce zatını ve
varlığını O'na yaraşır bir tarzda
anlayıp, imanımın da o nisbette kuvvetlendirebiliriz. Yüce
Allah'ın kendine mahsus bir zatı vardır ve bu
zatının gereği olan, bu zatdan ayrılması düşünülmeyen
sıfatları vardır. Bunlardan bir kısmına
"Zatî sıfatlar" , bir kısmına da "sübutî
sıfatlar" denir.


Zatî sıfatlar, hiç bir sebebin eseri olmayan, Allah Teâlâ'nın
hakikatını ortaya koyan sıfatlardır. Bu
sıfatlar Yüce Allah'ın zâtıyla,
varlığıyla doğrudan doğruya alâkalı
oldukları için ve sadece Allah'ın yüce zatına mahsus
oldukları için zatî sıfatlar diye
isimlendirilmişlerdir. Zat veya varlık olmadan bu
sıfatların varlığını düşünmek ve bu
sıfatlardan söz etmek imkansızdır.


"Sıfât-ı Zatiyye" denilen bu zatî sıfatlar
şunlardır:


1. Vücûd Sıfatı: Yüce Allah'ın mevcudiyeti,
varlığı demektir ki; bazı âlimlerimize göre, asıl
zatî veya nefsî sıfat budur. Zira Yüce Allah'ın
mevcudiyeti, varlığı kabul edilmeden, diğer
sıfatlarından bahsetmek mümkün olmaz. Yüce Allah'ın
varlığına, mevcudiyetine işaret eden pek çok
âyet-i kerime Kur'ânda mevcuttur. Bunlardan birisi olan Haşr
suresinin 22. âyetinde meâlen şöyle buyurulmaktadır:


"O Yüce Allah, görüleni de görülmeyeni de bilen,
Kendisinden başka ilah olmayan, ancak kendisi var olan
Allah'dır ".


Allah Teâlâ'nın varlığı, mevcudiyeti kendi
zatının gereğidir. O'nun yüce zatı,
yaratıklarda olduğu gibi başkasından dolayı
değildir. O kendi zatı ite vardır, kendi zatıyla kâimdir,
varlığı için bir başkasına muhtaç değildir.
Zira muhtaç olan, İlâh olamaz.


2. Kıdem Sıfatı: "Yüce Allah'ın
varlığının evveli ve
başlangıcının olmaması" demektir. O,
ezelidir; O'nun var olmadığı bir an bile düşünülemez.
Varlığı, zatının gereği olan Yüce Allah'ın
bu varlığının ezelî olması, evveli ve sonunun
olmaması vâcibtir. Varlığında başlangıç
ve sonu olanlar, ancak yaratıklardır. Allahın kıdem
sıfatına Hadid suresinin 3. Âyeti açıkça işaret
etmektedir: "O, her Şeyden öncedir; kendisinden sonraya hiç
bir şeyin kalmayacağı sondur; varlığı
aşikardır; gerçek mahiyeti insan için gizlidir. O, herşeyi
bilir".


3. Bekâ sıfatı: "Allah Teâlâ'nın
varlığının sonu, bitiş noktası
yoktur" demektir. O, ebedîdir, yani onun mevcudiyeti, varlığı
sonsuzca devam edip gitmektedir. Bu sıfat dahi sadece onun yüce
zâtına mahsus bir sıfattır, çünkü bütün yaratıklar
sonludur, bir gün hayatları son bulacaktır. İşte bu
gerçek, Rahman suresinin 26. ve 27. âyetlerinde meâlen şöyle
beyan buyurulmuştur: "Yer yüzünde bulunan her şey fânidir
(sonludur); ancak yüce ve cömert olan Rabbinin varlığı
bâkidir ".


4. Vahdaniyet Sıfatı: Yüce Allahın zatında,
sıfatlarında ve fiillerinde (işlerinde) bir tek
olması demektir. O'nun eşi ve ortağı,
yardımcısı yoktur; bir ve tek'tir.


İhlâs Suresi, Cenab-ı Hakk'ın bu
sıfatını açık bir üslupla ortaya koymaktadır:
Hz. Peygambere hitaben; "Deki, Allah bir tektir; Allah hiç bir
şeye muhtaç değildir, O doğurmamış ve
doğmamıştır, hiçbir şey O na denk
değildir ".


Her şeyi yaratan Allah Teâlâ olduğu için, O işlerinde,
fiillerinde de tektir. O'nun hiç bir benzeri, ortağı, örneği
ve cüzleri (parçaları) ve yardımcıları yoktur.
İbadete lâyık yegâne tek mabut, Allah'tır.
İşte "Vahdaniyet" sıfatını bütün bu
hususları içine alan bir teklik (ehâdiyet) olarak anlamak
gerekir. O her bakımdan en mükemmel, bütün eksiklik ve noksanlıklardan
uzak (münezzeh) bir varlıktır.


5. Muhâlefetün lil-Havadis Sıfatı: Yüce Allah'ın
sonradan olanlara, sonradan yaratılmış olanlara
benzememesi demektir. Yüce Allah'ın benzeri hiç bir şey
yoktur. O'na eşit ve denk olan hiç bir varlık yoktur. Zaten kâdîm,
bâkî ve bir tek olan varlığın sonradan olanlara
benzememesi, yine O'nun bu sıfatlarının bir sonucudur ve
O'nun yüce zatına mahsustur. Bu sıfata Şûrâ suresinin
11. âyetinde açıkça işaret buyurulmuştur: "O'nun
benzeri hiç birşey yoktur, O işitendir, görendir".


6. Kıyam binefsihi (bizâtihi): "Yüce Allah'ın
varlığı veya mevcudiyeti bir başkasına muhtac
değildir; aksine varlığı kendi zâtındandır"
demektir. Bütün yaradılmışlar (mahlukât), var olmada
ve varlığını devam ettirmede Cenâb-ı Hakk'a
muhtaçtır. Halbuki Yüce Allah hiç bir şeye muhtac ve
bağımlı değildir, O Azîz ve Sameddir, yani hiç bir
şeye ihtiyacı yoktur; kâinattaki her şey O'na muhtaçtır.
Bu sıfata da Kur'ân-ı Kerim'in pek çok âyetlerinde işaret
edilmektedir. Meselâ; Alû İmrân Suresinin 2. âyetinde şöyle
buyrulmaktadır: "Allah, O'ndan başka ilah olmayan, diri
ve kendi kendine kâim (var) olandır".


Vâcibu'l-vücûd (varlığı zorunlu,
varlığı kendi zâtının gereği) olan
Allah'ın zatı düşünüldüğü zaman, bu varlıkla
beraber bu zâtî sıfatların da düşünülmesi zaruridir
(vâcibtir). Varlık, yani mevcudiyet ve sıfatlar O'ndan
ayrılmaz. Allah Teâlâ kadîm, ezelî, ebedî ve her yönden en
mükemmel olduğu için, ne zamana, ne mekâna, ne bir yardımcıya
muhtaçtır. O bunların hepsinin üstünde, varlığı
zâtının gereği, mutlak ve en mükemmel ve vâcib bir
Allah'dır.




Konular