Fıkıh | Konular

Spiraller

Tibbî açıdan Spiral:


Spiral çeşitli sekillerde olabilen ve uterus içerisine yerleştirilerek
gebeliği önleyen bir âlettir. Spiralle gebelikten korunma
%97-98'dir. Yüzde 2 veya 3 hanım, spirale rağmen gebe
kalabilir.


Spiralın koruma mekânizması:


1- Rahim içerisinde aseptik (mikropsuz) bir iltihap ortamı
meydana gelir.


a) Iltihap içerisindeki lökosit (akyuvarlar spermleri yiyerek gebeliğe
mani olur.


b) Rahimin endometrium dokusundaki iltihabî hadise nedeniyle,
döllenmiş yumurta rahim içerisine yerleşemez.


2- Uterus içerisinde bulunan yabancı cisim, uterusta reaksiyona
sebeb olur. Uterusun kontraksiyonu artar. Dolayısıyla döllenmiş
yumurta, yine uteruis içerisine yerleşemez.


3- Spirallerden bazılarının üzerinde ince bakır
tel sarılıdır. Bu tel bakır iyonları
salgılar.


a) Salgılanan iyonların spermi öldürücü etkisi vardır.


b) Cu iyonları rahimde özel bir enzim salgılanmasına
neden olur. Bu da, rahimden kontraksiyon yaparak, döllenmiş
yumurtayı vücut dışına attırır.


4- Spiral, spermlerin yolunu uzatarak, döllenme kabiliyetinin
kaybolmasına sebeb olur.


Burada kısaca döllenmeden bahsetmek gerekir.


Yumurtalıktan çıkan yumurta, tubada ilerlemeye başlar.
Tubaya gelen sperm ise, tuba içerisinde yumurtayı döller. Daha
sonra döllenmiş yumurta, 1 hafta içerisinde ancak uterusa gelip
yerleşir. (Yukarıda bahsettiğim uterusa yerleşemeyen,
düşen döllenmiş yumurta 7-8 günlüktür).


Spiralın zararları:


1. Sancılara sebeb olur. Bel ağrısı yapar.


2. Âdet kanamasının çok olmasına sebeb olur. Âdet
kanamasının süresini uzatır.


3. Rahim içi iltihablanmasına sebep olabilir. (Dr. G. Cengiz).


Bu yöntem rahim ağzını kapatma tekniklerinden
olduğuna göre, Ibn Âbidin'in "en-Nehr" adlı
kaynaktan yaptığı alıntıya bakılırsa, câiz
olması gerekir. Söz konusu alıntıda "rahminin
ağzını kapatmak kadının hakkıdır"
denilir ve bir başka kaynaga atıfla "ancak bunu
kocasının izni olmadan yapması haramdır"
kaydı eklenir. (Ibni Abidîn VI/374)


Ancak spiral kullanmanın dinen sakıncalı olan bir yönü
vardır: Kendisi, ya da kocasının takamaması halinde,
kadın spirali, en hafifi, yine de bir kadına takdıracak ve
zaruret bulunmadığı halde avretini ona göstermiş
olacaktır. Mazereti varsa mesele yoktur. Ergin oluncaya kadar sünnet
olmamış olan erkeği artık bir başkası sünnet
edemez, kendisi becerebilirse yapar, beceremezse sünnetsiz kalır,
çünkü avretini göstermesi haram, bu iş ise sünnettir. Sünneti
yapmak için haram işlenemez diyenler vardır. Sünnet edilmesi
gerektiğini söyleyenler ise; sünnetin dinî bir şiar
anlamı taşıdığını, sıradan bir sünnet
sayılamayacağını söylemiş, bu yüzden konu, daha
değişik itibarlarla incelenmesi gereken bir konudur. Bizim
bundan şu anda anladığımız, spirali
kadının, kendisi ya da kocası takacaksa,
"azıl"in câiz olduğunu söyleyenlere, göre câiz
olabilir, bir başkası takacaksa, zaruret yokken câiz olmaması
gerekir (Allah'u â'lem).


Çeşitli haplar ve ilâçlarla yapılacak korumanın câiz
oluşu; adil bir doktar tarafından, o ilâçların
kadına, erkeğe ve üreme organlarına kalıcı zarar
vermediklerinin açıklanmasına bağlıdır.


Şimdiye kadar söylediklerimiz işin sadece bir yönüdür ve
"azil"in câiz olduğunu söyleyen sahabe ve müctehid
imamların görüşlerine ve diğer korunma
yollarının da "azil" gibi sayılması
esasına dayanır. Bunların yanında "azil"i
dahi câiz görmeyen Sahabe ve müctehidlerin bulunduğunu ve
ayrıca diğer korunma yollarının "azil"e
kıyas edilemeyeceğini söyleyenler de vardır.


Ama her ne olursa olsun, meselenin Islâmî naslarla kesin bir sonuca
bağlanmayışı, zamana ve zemine göre değişik
uygulamaların câiz olabileceğini gösteriyor olmalıdır.
Fakat İslam'ın bir fıtrat dîni olduğunu düşündüğümüzde
de, doğum kontrol yöntemlerinin hepsinde hoşlanılmayan yönün,
hoşlanılana göre daha belirgin olduğu söylenebilir. En
hafifi bile, olsa olsa helâlin en hoşa gitmeyenlerinden
olmasıdır. Çünkü konuyu sadece tabiat ve fıtrat açısından
düşünen tıp uzmanları bile: "Çocuk olmaması
yolunda alınan tedbirlerin hemen hiç biri tehlikesiz değil
gibidir. Herhalde bu; çocuk istemeyenlerden, tabiatin öç almasıdır"
demektedirler. (Dr. Cemal Zeki Önal, Evlilik ve Mahremiyetleri)


Kürtaj ya da çocuk düsürmeye gelince, cenine ruh üflenme
devresinden sonra, ciddî bir zaruret bulunmadıkça, yapılmasının
câiz olabileceğini söyleyen yok gibidir. Ruh üflenme süresinin
yüzyirmi gün olduğu hadîsle bildirilmiştir. (Müslim,
kader1-3) Buna göre dört aya varan bir hamilelige, sağlıkla
ilgili ciddi bir zaruret bulunmadıkça müdahale edilemez. Bunda
bütün Islâm bilginleri sözbirliği etmiş gibidirler. Bu yüzden,
bu devreden sonra, kadın uzuvları belli olan çocuğunu düşürür,
ya da aldırırsa, ölü olarak düşmesi halinde çocuğun
âkilesine "gurra" denen para cezası, canlı olarak düşürmesi
ve sonra ölmesi halinde ise, tam bir diyet öder. (Ibn Abidîn V/429) Bu
günkü (1987) hesaplarla bir tam diyetin otuz-kırk milyon TL.
civarında olduğunu söylersek, konunun ne kadar ciddî olduğu
daha iyi anlaşılır.


Yüzyirmi günü bulmayan hamileliklerde, bazı sebeplerle ceninin
alınabileceğini söyleyenler vardır ama, en az bunu söyleyenler
kadar, buna karşı çıkan ve câiz olamayacağını
söyleyenler de vardır. (Hindiyye V/356)


Câiz olabileceğini söyleyenler de, ancak şu sebeplerden
biriyle câiz olabileceğini söylemişlerdir:


1. Kadın emzikli olur ve hamile kalmasıyla sütü kesilirse,


2. Kadın hasta olur ve hamileligi sebebiyle
hastalığının artacağı söylenirse,


3. Ortam ve çevre bozuk olur ve kesine yakın kanaatle Islâmî
terbiye ile yetiştirilemeyeceği bilinirse,


4. Hattâ Gâzâli'ye göre, kadının vücut güzelliğinin
bozulmaması isteniyorsa câiz olabilir. (Gazalî, Ihya N/53)


Ancak, daha önce de söylediğimiz gibi, dört aya varmayan
ceninin aldırılabileceğini, ya da düşürülebileceğini
söyleyen bu görüşü tenkit edenler de çoktur. Ibn Âbidîn önce
câiz gören görüşü zikrettikten sonra, Hâniyye adlı
kitapta: "Ben bu görüşe katılmayacağım,
çünkü hac'da ihramlının, bir av hayvanının
yumurtasını kırması cinayet sayılır ve bunun
cezasını öder. Sebebi, yumurtanın avın aslı
sayılmasıdır. Kadının döllenmiş
yumurtasının bundan hafif olması düşünülemez,"
dediğini aktarır. (Ibn Abidîn VI/374; Haniyye NI/410)


Tenkit edenlere göre, sular kavuşup yumurta döllendikten sonra,
bu bir insanın başlangıcı sayılır. Ciddi
sağlık nedenleri olmadan buna müdahale edilemez.


Konular