Fıkıh | Konular

Ulü'l-emr

Allah (cc)'in itaat etmemizi istediği "ulü'I-emr"
kimlerdir? Bugün için onların yetkisi kimdedir?


"Ulü'1-emr" işin sahipleri, yani duruma ve
vazıyete hakim olanlar, yetkililer, emir sahipleri anlamında
Kur'ân-ı Kerim'de Nisâ suresinde olmak üzere iki yerde geçer:1.
"Ey iman edenler, Allah (cc)'a itaat edin. Peygambere itaat edin ve
sizden olan emir sahiplerine de itaat edin..." (4/59).


2. "Onlara eminlik ya da korku haberi geldiği zaman onu
yayıverirler. Halbuki bunu Peygambere ve mü'minlerden olan emir
sahiplerine göndermiş; olsalardı onu arayıp yayanlar bunu
elbet onlardan öğrenirlerdi.." (4/83). Aynı terim
Hadislerde de, çok fazla olmamak üzere yer alır. Ancak "ulü'1-emr"
yerine bazan "ulatu'1-emr" (Müsned, V/183), bazan
"vâli'1-emr" (Müsned, I/429), bazan da "zu'1
emr"(Muvatta, Cihad 43) ifadeleri geçer. Bunlar da hemen hemen
"ulü'1-emir"le aynı ma'nâda ifadelerdir. Ne var ki, bu
terimin Hadislerde daha çok idareci ve komutan anlamında
kullanıldığı Kur'ân'daki kullanımına göre
daha açık olarak görülür. Kur'ân'daki anlamının ya da,
daha doğru ifade ile kapsamının belirli
olmayışı, alimlerin bu terimi aynı anlamda ama
farklı kapsamlarda açıklamalarına yol açmıştır.
"Ulü'1-emr"e itaat etmemiz istendiğine ve bunun Allah
(cc)'a ve Rasulüne itaatla beraber zikredildiği için farz olduğuna
göre bu zümre kimdir? Önce sizden, yani müslümanlardan olan, sizin
yetki verdiğiniz idareciler "ulü'1-emr" cümlesindedirler.
Bu her tarifin kapsamında mevcuttur. Ilgili Hadislerden ilk akla
gelen de budur. Buna göre müslümanlardan olan ve hak ve adaletle
emreden idareciler "ulü'1-emr" dirler ve onların Allah
(cc)'a isyan anlamı taşımayan emirlerini yerine getirmek
farzdır. Islâm'da yaşama (tesri) yetkisi sadece Allah (cc)'a
aittir. O tek otoritedir. Rasulünün ve ulü'1-emrin emirleri O'nun yetki
vermesiyle teşri anlamı taşır. Yani bizim Rasulüllah
(sav)'a ya da ulü'1-emre itaatimiz farzdır. Çünkü Allah (cc)
öyle emretmektedir. Allah (cc) dinin zaten koruyucusudur. Rasulüllah
(sav)'in yanlış bir şey söyleyemeyeceğini de bize O
haber veriyor. Ulü'1-emr ise yanlış yapabilir, isyana
sevkedebilir. Onun için onlara itaat, isyan emretmemeleriyle kayıtlıdır
ve bu konuda çok hadis-i şerifler vardır. Kısaca
"Yaratana isyanda yaratılana itaat olmaz".(Bu anlamdaki
hadisler için bk. Mevdudi, Tefhim, I/330) Bunun Rasulüllah (sav)'in
hayatında güzel bir örneği de vardır: Hz. Ali Efendimiz
anlatır: "Rasulüllah bir seriyye çıkarmış,
başına da Ensardan birisini koymustu. Seriyyeye katılanlara
onu dinleyip ona itaat etmelerini emretmişti. Bir konuda onu
kızdırdılar. O da yetkisine dayanarak odun
toplamalarını ve ateş yakmalarını emretti. Emri
yerine gelince bu defa da ateşe girmelerini emretti... Onlar da bu
emri yerine getirmediler... Durum Rasulüllah (sav)'a arzedilince: Eğer
o ateşe girselerdi bir daha asla çıkamazlardı. Itaat ancak
ma'rufta (dine uygun konularda) olur, buyurdular".(Suyutî,
ed-Dürrül-Mensûr, N/577 (Ibn Ebi Şeybe'den) I; Kurtubî,
V/260)Ragib; "Ulü'1-emr"in, Rasulülah (sav) zamanında
onun tayin ettiği emirler (vali ve komutanlar) olduğu söylenmiştir.
Ehli beyt imamlarının olduğunu söyleyenler de vardır.
Ancak bu sınırlamanın bir delili yoktur. Ibn Abbas: Onlar
fukaha ve Allah (cc)'a itaatkâr din öğreticileridir, demiştir.
Bu görüşlerin hepsi doğrudur. Şöyle ki: Insanların
karşısında kendilerine çeki-düzen vermek zorunda kaldıkları
"ulü'1-emr" dört gruptur:1. Peygamberler· Bunların hükümleri
hem avamın hem de havasın hem dış (zahir), hem de içleriyle
(batın) ilgilidir. 2. Yöneticiler: Bunların hükümleri
herkesin dışıyla (zahiri) ilgilidir. 3. Alım ve düşünürler
(hukema): Bunların hükümleri havassın iç dünyası
(batıni) ile ilgilidir. 4. Öğütçü vâizler: Bunların hükmü
de avamın sırf iç dünyası ile ilgili der.(Ragib, E1-Müfredât,
25.) Görüldüğü gibi bu izah ulü'1-emr'in en geniş
muhtevasını çizen açıklamadır. Bu çerçevede kalmak
üzere: Imam Malık: Ulü'1-emr'in alimler olduğunu söyler.(Ayrıca
bk. Lüknevi, Tervicü'1-Cinan (Nablusi ve Aynı den naklen) 21)
Tabiinin çoğu bu görüştedirler. Ümera (devlet yöneticileri)
olduğunu söyleyenler de vardır.(bk. Ibn Kayyim, E'lâm I/9-10)
Ibnü'1-Arabî'ye göre ulema ve umerâ ikisi birden ulü'1-emrdir.
Çünkü işin esası ümeranın elindedir. Onların hükmü
geçerli olur. Bu bakımdan onlar ulü'1-emr'dirler. Insanların
alimlere danışmaları, onların cevap vermeleri ve o
cevaplara göre hareket edilmesi de bir zorunluluktur. Bu bakımdan da
onlar ulü'1-emr'dirler. Hatta bu açıdan koca da karısı için
öyledir.(Ibnü'1-Arabî, Ahkâmü'1-Kur'an, I/453; Ayrıca bk. Ibn
Abidin I/40 (terc))Yine aynı çerçevede olmak üzere: Ma'rufu
emreden, münkerden alıkoyan din âlimleri, fıkıhçılar
ve hayır sahipleri (Suyuti, age. N/575; Darimî, I/72; Kurtubî
V/259; Tahavîy Müşkilü'1-Asâr, I/474-5), insanların
işlerini idare eden akıl ve görüş sahipleri (Kurtubî,
V/260), askeri birliklerin komutanları...(Tahavî, Müşkilü'1-Asâr,
I/476; ZeMahşerî, I/535) da ulü'1-emr kapsamındadırlar.
Anca umeranın dışındakilere "ulü'1-emr"
denmesi mecazen olmalıdır. Onlara da bir bakıma itaat
gerektiği için "ulü'1-emr" sayılmış
olmalıdırlar.Özetlersek; başta adil müslüman
yöneticiler hakikî anlamı ile; müslümanların askeri
komutanları, takva, nasihat ve islah ehli alimler, fıkıhçılar
ve düşünürler, seriyye (küçük birimler) başkanları,
yerine göre grup yöneticileri, Islâmî cemaatların liderleri ve
onların tayin ettikleri alt,yöneticiler de mecazî anlamıyla
hep "ulü'1-emr" cümlesindendirler ve her müslümanın ona
ya da buna itaat etme zorunlulugu vardır. Bunlardan biri ya da bir kaçının
bulunmadığı yerde diğerler var olurlar ve onlara itaat
gerekli olur. Yani özellikle günümüz için söyleyecek olursak, kendi
mes'elelerini bütünüyle kendisi halledebilen alimler dışında
herkesin bir ulü'1-emrinin bulunması gerekir. Bu sözkonusu ayetin
muktezasıdır. Böyle olan alimler de zaten ulü'1-emr olduklarına
göre herkes ya ulü'1-emr ya da ona itaat eden olmak zorundadır da
diyebiliriz. Aksi halde sözkonusu ayetin hükmünün çoğu kimseler
hakkında sona ermiş olması gerekir.Ancak, daha önce de işaret
ettiğimiz gibi, bütün bu itaatlar, Allah (cc)'a isyan edilmeden
olmalıdır. Bu yüzden Nisa 59. ayetinde geçen ulü'1-emr'i, bir
önceki ayetin ma'nâsi ile açıklayanlar da vardır. Meselâ Ibn
Cerir'in nakline göre Mekhûl demiştir ki: "Sizden olan ulü'1-emr
şu ayette anlatılanlardır: "Şüphesiz ki, Allah
(cc) size emanetleri (amme hizmetlerini) ehline vermenizi ve insanlar arasında
hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder" (Nisa (4)
58).(Suyuti, age, N/574) Demek ulü'lemr'in hem işinin ehli yani
bileni, hem de adil olması gerekir. Adil, hakkı gözeten,
zulmetmeyen demektir. Allah (cc)'in indirdiği ile hükmetmeyenlere
zalimler dendiğine göre (bk. K. Maide (5) 45) itaat edilecek
ulü'1-emr'in Alah (cc)'in ahkamına uygun davranma gereği bu
ayetten zaten anlaşılır. Aslında ulü'l-emr'e itaati
emreden ayetin kendisinden, hatta bir sonraki bölümünden de bu ma'nâ
anlaşılır. Sözkonusu 59. ayette Allah (cc)'a ve Rasulüne
itaat, her birerlerinde "itaat" kelimesi zikredilerek emredilir.
"Allah (cc)'a itaat edin, Rasülün (sav)'e itaat edin"
buyurulur. Ulü'1-emr'e gelince "itaat" zikredilmeden diğerlerindeki
itaata atfedilir (bağlanır) ve "ulü'1-emre de"
denmekle yetinilir. Bu da ulül'1-emre itaatin , Allah ve Rasulüne itaata
bağlı olduğuna işaret eder. Aynı ayetin
devamında ise ".. eğer bir şey hakkında münazaaya
düşerseniz onu Alah (cc)'a ve Rasulü (sav)'ne havale edin, eğer
Alah (cc)'a ve ahiret gününe inanıyorsanız.." denmekle ulü'1-emr'in
söylediklerine itiraz edilebileceği, onlara uymanın, Allah
(cc)'in kitabına ve Rasulü (sav)'nün sünnetine uygun olmalarına
bağlı olduğu anlatılmış olur.Sonuç olarak
"ulü'1-emr" Allah (cc)'a ve Rasulü (sav)'ne itaat eden
üstlerimizdir ve ulü'1-emr'e itaat etmemiz vaciptir.


Konular