Fıkıh | Konular

Zekat

Namaz dinin direği, zekât da köprüsüdür.(Aclûnî,
Kesfu'l-hafa I/530.) İslam'ın beş ana temelinden ikincisi
zekâttır. Peygamberimiz Islâm'ı anlatmak için gönderdiği
davetçilere: "Önce Allah'tan başka bir ilâh, bir otorite
olmadığını anlatın, kabul ederlerse, benim
Allah'ın kulu ve elçisi olduğumu söyleyin, onu da kabul
ederlerse, günde beş defa namaz kılmalarının farz
olduğunu ve zenginlerinin malında fakirlerin hakkı
bulunduğunu anlatın." (Buharî, zekât 1.) buyurdu.


Zekât Kur'ân-ı Kerîm'de kırka yakın yerde
namazın hemen yanı başında zikredilmiş ve
namazdan sonra en önemli temel olduğu vurgulanmıştır.


Çünkü zekât Islâm ülkesini düzene koyan, vatandaşlarının
sosyal güvenliğini sağlayan en etkili güçtür. Zenginlerin
varlığından fakirlere doğru sürekli bir akıştır.
Böylece fakir çok fakir olmaktan kurtulur, zenginin çok zengin olması
önlenir. Fakirle zengin arasında sevgi bağları
oluşturur. Zenginin hem günahlarını, hem de
malını temizler. Toplumu anarşi ortamından
kurtarır. Dünyayı düzene koyar, böylece âhirete yol açılır.


Zekât zenginlerin lütfen verdikleri bir yardım değil,
fakirlerin, onların mallarındaki bir haklarıdır. Bu yüzden
veren minnet bekleyerek vermez, alan da minnet ederek almaz. Zekâtı,
devlet zorla da olsa alır ve yerine ulaştırır.


Vergiler zekât yerine geçmez, çünkü zekâtın
alınmasının ve verilmesinin bir takım
şartları vardır. Yerini bulmayacağı bilinen zekât
geçerli değildir.


Akıllı, ergin, müslüman, zekât için konmuş en az
sınır (nisab) üzerinde çoğalır malı bulunan,
yani zengin olan ve bu malı, elinde bir yılını
dolduran her mükellef, genel olarak kırkta bir, yani yüzde
ikibuçuk servet vergisi verir. Zekât denen bu vergi, Kur'ân-ı Kerîm'in
belirlediği kimseler dışında bir binaya, bir
kuruluşa, bir zengine, ana-baba ve çocuklara, eşine kâfire...
verilmez.


Islâmca zengin sayılan, yani en az sınırın
üzerinde malı olan mükellefin bu malının:



l. Kendi mülkünde bir yıl bulunmuş olması,



2.Bu ölçüye borçlarının dışında sahip
olması,


3.Bu ölçünün; ev, binek, kapkacak, yiyecek, alet ve edevat dışında
gerçekleşmiş olması,


4.Bu ölçünün tümüyle kendi mülkü ve artar bir mal olması
halinde, zekât vermesi gerekir.




Zekâtı gerektiren en az ölçü, yani nisâb; altın için
yaklaşık 85 gram, gümüş için 595 gram, diğer
paralar için bunların birine eş değer paradır. Bu çeşitli
değerlerin toplamı; birisinin en az ölçüsüne vardığında,
kırkta birini zekât olarak vermesi gerekir. Toplamları en az
ölçünün (nisabın) altında olursa zekât vermesi gerekmez.


Buna göre; kadının kullandığı elbiseleri,
altın ve gümüşten başka süs eşyaları,
kabı-kacağı dışında hepsinin
değerlerinin toplamı 85 gram altının ya da 595 gram gümüşün
değerini bulan, altını, gümüşü ve parası olsa
ve bunlar onun mülkünde bir yıl kalsa, değerlerinin
kırkta birini zekât olarak vermesi gerekir.


Zekâtın, zekât niyetiyle verilmesi, yani verirken zekât verdiğini
bilerek vermesi şarttır.


Zekâtın düşmesi için hilelere başvurmak
haramdır.


Usul ve furu'a, yani ana-baba ile onların ana-babalarına...
çocuklar ile onların çocuklarına, eşine, kâfire, zengine
zekât verilmez.


Konular