Ayağa kalkmak
Selam verirken eğilmek, bazı insanlara isteyerek ya da istemeyerek saygı göstermek için ayağa kalkmak, namazlardan sonra imamın, "tekabbelellah" diyenleri, elini göğsüne koyarak selâmlaması mahzurlu mudur?
1. Rasûlüllah Efendimiz (sav) bir defasında bastonuna dayanarak bir grup sahabinin yanına girdi, onlar da ayağa kalktılar. Bunun üzerine: "Acemlerin birbirlerini yücelterek kalktıkları gibi siz de ayağa kalkmayın" buyurdular.(Ebu Davud, Edep 153; Müsned, V/253, 256)
2. Bir defasında da: "Kim insanların kendisi için hazırola geçmesinden (el-pençe divan durmasından) hoşlanırsa ateşten yerine hazırlansın" buyurdular.(el-Beyan vet-ta'rif, N/205)
3. Diğer bir defasında Sa'd b. Mu'az'i istemişlerdi, gelince yanında bulunanlara: "Efendinize (ya da hayırlıniza) ayağa kalkın" buyurdular.(Buhari, isti'zan 26; Ebu Davud, edep 144; Müsned, VI/142; Tirmizi, edep 13)
Bu hadis-i şerifleri birarada düşünen alimlerimiz şunları söylemişlerdir: Meselâ Ebul Velid Ibn Rüşd şunları demiştir. Ayağa kalkma dört türlü olabilir.
A. Haram olan: Kibir ve yücelik taslayıp, ayağa kalkanlar karşısında kendini büyük gören için kalkmak.
B. Mekruh olan: Kendini ayağa kalkanların karşısında böyle görmemekle beraber bu yüzden kalbine birşeyler gelebilecek olan ve kalkıldıgında zorbalara benzerligi ortaya çıkan için kalkmak.
C. Caiz olan: Kalkılmasını istemeyen ve zorbalara benzeme sözkonusu olmayan kimseler için bir iyilik ve ikram olmak üzere ayağa kalkmak.
D. Müstehap olan: Yolculuktan gelen birisi için sevinç gösterişi ve selamlama niyetiyle ve yeni bir nimete kavuşanın nimetini tebrik, bir musibete ugrayanı teselli etmek için ayağa kalkmak (Aynî, Umdetü'1-kârî, XX/252).
Haram olan kalkmaya bir de zengine malı-mülkü için kalkmayı katmak gerekir. Rasulüllah Efendimiz (sav): "Kim bir zengine eğilir, onu yücelttiği ve elindekilere göz diktigi için kendini küçültürse şahsiyetinin üçte ikisi ve dinin yarısı gider" (Beyhakî es-Sünen el-kübrâ; Alâuddin Abidin, el-Hediyye'1-Alâiyye, 249; Benzer bir hadis ve açıklaması için bk. Fetâvay-i Ibn Salah,18) buyurmuşlardır.
Bazı fıkıh kitaplarında; "Mescidde oturanın ve Kur'ân okuyanın da yanlarına giren için -eğer kalkılmaga layık birisi ise- saygı için kalkmaları mekruh olmaz" denir (en-Nemenkanı, el-Fethur'-Rahmani, "/256).
Tahavî, "ayağa kalkmanın kendisi (liaynıhi) mekruh değildir. Mekruh (haram) olan ayağa kalkılmasından hoşlanmak ve kalkılmayacak kimse için kalkmaktır" derken, Ibn Vehbân: "Bana göre günümüzde ayağa kalkılması güzel (müstehap) olmalıdır. Çünkü kalkılmaması kin, bugz ve düşmanlıga özellikle de kalkma adeti olan yerlerde-sebep olabilmektedir" der (en-Nemenkanî age N/257). Ezraî ise; "Hatta günümüzde, Ibn Abdisselam'ın da işaret ettiği gibi, düşmanlığı ve ilişkilerin kesilmesini önlemek için kalkmak vacipbile olmuştur mefsedetleri önleme cümlesine dahil olmuştur" görüşünü bildirir (bk. Ibn Hacer el-Mekkî, ez-Zevacır N/171). Ama onun bu görüşünü el-Mekkî, büyük günahları saydığı kitabında "Üçyüz doksan yedinci büyük günah, halkın kendisine saygı ve hürmetle kalkmasını insanın sevmesidir" başlığı altında verir. Sonra yukarıya aldığımız hadis-i şerifleri vererek : "Demek ki, ilim, şeref, ahâlak, evlat-baba ilişkisi, arkadaşlık vb. duygularla kalkmanın mahzuru yoktur. Hatta Nevevi'nin bunu kabul etmeyenlere cevap olarak yazdığı bir risalesi vardır" der.(el-Mekkî agk; Ayrıca bk. Vehbe ez-Zuhaylî NI/571; (Nevevi'nin sözkonusu risalesinin adı; Fadü'1-kiyâm li-ehli'1-ilmi ve'1-hadisi ve'zzühhâd ve'1-ubbâd ve's-salihin ve'1-kurrâi min ehli'1-Islam"dir. bk. kesfu'zzunûn zeyli N/199))
Asr-i saadette mü'minlerin Hz. Peygamberi gördüklerinde ayağa kalkma adetleri yoktu. Hatta Enes b. Malık der ki: Insanların Hz. Peygamberden daha çok sevdikleri bir kimse yoktu. Buna rağmen onu gördüklerinde ayağa kalkmazlardı. Çünkü onun bundan hoşlanmadığını bilirlerdi. Fakat uzaktan gelen birisini karşılamak üzere ayağa kalkarlardı.(Ibn Teymiye Külliyati I/450-51; Konu için ayrıca bk. Fetavay-i Hindiyye V/325, 369; Bezzâziye VI/354; Nevevî, el-Fetâva 79; Hindî, K. Ummal, IX/157 158)
Imdi hadis-i şerifleri de gözönünde bulundurarak söylenenleri özetlersek:
1. Insanların kendileri için ayağa kalkılmasını ve el-pençe divan durulmasını sevmeleri ve istemeleri haramdır.
2. Ilim ehli, edepli, ahlâkli kimseler, baba, dede gibi yakınlar, yolculuktan gelenler için bir gönül alma ve ikram için kalkmak güzeldir. (müstehaptır.)
3. Insanlara zenginliklerinden ötürü ayağa kalkmak haramdır.
4. Kalkılmadığı takdirde, bu hareketin saygısızlık sayılacağı, kine, buğza ve düşmanlıga, ya da kalkmayanın başka bir zarar görmesine sebep olacağı yerlerde ayağa kalkmak, kalkan için mahzurlu değildir, ama kalkılan için haramdır.
Eğilerek selam vermeye gelince bu da yasaklanmıştır. Bir kardeşiyle karşılaştıgında eğilen kişinin durumunu Rasulüllah'a sordular da: "Hayır, yapmasın" buyurdu (Tirmizî, Isti'zan 31; Ibn Mâce, Edep 15; Müsned, NI/198. 121). Çünkü rükü ve secde Allah'tan başkasına yapılmaz. Selâm maksadıyla bunlar, bizim şeriatımız dışındaki şeriatlerde yapılırdı.
Namazlardan sonra elini göğsüne koyarak "tekabbelellah." gibi bir şey söylemek de selef-i sahihinimizin yapmadığı bir bid'attır ve terkedilmesi gerekir. Ancak bid'at olan bunu söylemek değil çünkü o bir duâdir-, bunu söylerken elini göğsüne getirmesidir.