Fıkıh | Konular

Iskat-i salat ve devir

Iskât-i salât'ın aslı var mıdır?
Yapılması câiz midir?






"Iskât-i salât" terim olarak, kişinin üzerinde borç
kalan namazların düşürülmesi demektir. Bilindiği gibi Müslümanlar,
dînî kural ve öğretileri sırasıyla; Kur'ân-ı
Kerim, Hadîs icma' (yani yetkili islâm âlimlerinin bir konudaki söz
birliği)dan alır ve uygularlar. Bu üç kaynakta bulunmayan bir
mesele için, yine yetkili Islâm âlimleri (müctehidler) kıyasa
başvurarak, kendi görüş ve ictihadlarını
bildirirler. Diğer üç kaynağın bulunmadığı
yerde müctehidlerin görüşleri, Müslümanların pratik
hayatlarını belirler. "Iskât-i saIât" da işte
bu üç kaynakta bulunmayan bir konudur ve aslı sudur: Kur'ân-ı
Kerîmde oruca güç yetiremeyen ihtiyarların,
tutamadıkları her gün için bir fidye (yani bir fakire sabah ve
akşam öğünü olabilecek değer) vermeleri emredilir.
(EI-Bakara, 2/184) Bu, edâ edilmeyen bir emrin, onun karşılığı
olup aklın almayacağı birşeyle kaza edilmesidir ve
başka bir şeyin buna kıyas edilememesi gerekir. Bazı
Hanefî müctehidleri, ihtiyatlı olanla hareket etmiş olmak için,
şöyle demişlerdir: Oruç tutmayan ihtiyar fidye verir. Ölmeden
fidyesini vermemiş ve malından verilmesini vasiyyet
etmişse; mirasçıları onun malından (üçte birini
geçmemek üzere) önce vasiyyet ettiği oruç fidyesini çıkârıp
dağıtmak zorundadırlar. Namaz için böyle bir şey söylenmemiştir.
Namazı buna kıyaslamak da mümkün değildir, ama bir
ihtiyat olarak kişi, "Benim kılmadığım
şu kadar namazım vardır, benim malımdan onların
fidyesi verilsin" diye vasiyyet ederse ,bunun onun
namazlarını kesinlikle afettirecegine inanmaksızın,
mirasçılarının bunu vermesi ihtiyat olarak gereklidir. Bu,
onun namazlarını gerçekten affettirirse ne âla, ettiremezse
yerine ulaşmış bir sadaka olarak sevabı ona
ulaşır. (62 Bk. Molla Cîyûn, Nûru'I-envâr I/58; Değişik
görüşler için bk. En-Nemenkâni, age I/190) Bu temel bilgilerden
sonra, "iskat-ı salât"ın uygulanışı için
şunları söyleyebiliriz:


1- "Iskât-ı salât" şer'î bir delile dayanmadığı
gibi ,sağlam bir kıyasa da dayanmaz; ancak ihtiyat tedbirdir.


2- Ihtiyaten gerekli olması da, ancak ölenin vasiyet etmesine bağlıdır.
Aksi halde tek tek bütün varislerden izin alınmalıdır ki,
buna gerek olduğunu da kimse söylememiştir.


3- Hayatta iken namaz kıldığı bilinen birisinin hiçbir
namazı kabul olmamış ihtimalıyle hesap yapılamaz.
Bu kapı çok daha büyük bid'atlara açılır.


4- Namazın gereğine inanmadan kılmayan birisi için
verilenler, onun ancak azabını artırır.


5- "Iskât-ı salât" yapılması halinde
"verdim-aldım" gibi; dinin ruhuna aykırı hile ve
kandırmacalar, çirkin ve günah çıkarma gibi papazvâri birer
bid'attırlar, yapılmamaları gerekir ve verilen mutlaka
muhtaçlara ulaşmalıdır.


6- Verilecek (daha doğrusu alınacak) miktarı
attırmak için namaza "yemin keffareti" gibi daha bir
sürü kuyruk eklemek, yapılan çirkinligi fazlalaştırmaktan
ibarettir.


7- "Iskât-ı salât"a meşruluk
kılıfı giydirmenin, dinde zengin-fakir
ayırımına gitmek ve zenginlere namaz kılmama
kolaylığı vermek anlamı taşıyacağı
da söylenebilir.


Konular