Fıkıh | Konular

Içki

Aklın sıhhatli düşünme ve muhakeme yeteneğini
gideren, sarhoşluk denilen hale sebep olan içecekler.


Kur'an-ı Kerîm içkiyi yasaklamış ve haram
olduğunu bildirmiştir: "Ey Iman edenler! içki (hamr),
kumar, dikili taşlar ve fal okları Şevtanın
işlerinden bir pisliktir" (el-Mâide, 5/90). Ayette geçen hamr
kelimesini fakihlerin çoğu aklı gideren bütün içkileri
kapsamına aldığını söylemişlerdir.
Hanefiler hamrı şöyle izah etmişlerdir: Köpüklenip
kuvvetlenen yaş üzüm suyu, yalnızca bu tür içkilerin ismi
hamr'dır Bunun dışındaki sarhoşluk veren içkiler
hamr kelimesinin şumûlüne girmez. Bu tür içkiler sarhoşluk
verdiği için hamr'a kıyasla haramdır Fakihlerin çoğunluğu,
sarhoşluk veren bütün içeceklerin azının da çoğunun
da haram olduğunu ve hamr kelimesinin kapsamına dahil
olduğunu söylemişlerdir (Sahih-i Müslim, Terceme ve Şerh,
A. Davudoğlu, IX, 247, vd.).


Içki içmek Islâm'da yasak olduğu gibi, önceki semavî dinlerde
de bu konuda bazı yasaklar getirilmiştir. Yahudilerin kutsal
kitabı Tevrat'ta şu cümleler dikkatıçeker: "Ve Rab
Hârun söyleyip dedi: Sen ve seninle beraber oğulların,
toplanma çadırına girdığınız zaman,
ölmeyesiniz diye şarap ve içki içmeyin, nesillerinizce ebedî
kanun olarak, tâ ki, kutsalla, bayağı şeyi ve murdarla
temiz olanı birbirinden ayırdedesiniz" (Tevrat, Levililer,
Bab, 10, A. 8, 9-11)


Incil'de bu konuda şöyle denir: "Onlar yemek yerlerken, Isa
ekmek aldı, şükran duası edip parçaladı ve tâbilerine
verdi ve dedi ki: Alın, yiyin, bu benim bedenimdir. Ve bir kâse
şarap alıp şükretti ve onlara vererek dedi ki, bundan
içiniz. Çünkü bu benim kanım, günahların
bağışlanması için birçokları uğrunda dökülen
ahdin kanıdır. Fakat ben size derim: Babamın melekûtunda
sizinle taze olarak onu içeceğim o güne kadar, ben asmanın bu
ürününden artık içmeyeceğim" (Incil, Matta, bab, 26,
A:26-29, Yuhanna, A:30:vd.).


Eski Türklerin Islâm'dan önce Şamanizm'e bağlı
oldukları bilinmektedir. Bu dinde genellikle sevinçli zamanlarda ve
kutsama törenlerinde Kımız vb. çeşitli içkilerin içildiği
bilinmektedir (Mehmet Aydın-Osman Cilacı, Dinler Tarihi, Konya
1980, s. 97 vd.).


Islâm'dan önce ve Islâm'ın ilk devirlerinde, câhiliye Arapları
içki içer ve bunu hayatın bir parçası gibi görürlerdi.
Islâm beş şeyin korunmasına büyük önem vermiştir.
Bunlar: Akil, sağlık, mal, ırz ve dindir. Içki içen kimse
bu beş unsuru da koruyamaz duruma düşer. Amerika'da içki
aleyhtarlarının kurduğu bir teşkılat yeryüzünde
ilk defa içkiyi kimin yasakladığını
araştırır. Ilk yasağın Hz. Muhammed
tarafından ortaya konulduğu anlaşılınca O'nun
hatırasına New York'ta "Muhammed Çeşmesi
adını verdikleri bir âbide yaptırırlar (Yeşilay
Dergisi, sy. 441, Ağustos 1970).


Kur'an-ı Kerîm'de içki yasağı tedrîc prensibine göre
gelmiştir.


Mekke'de inen ilk ayette yasak hükmü yer almaz.


"Hurma ve üzüm ağaçlarının meyvelerinden içki
yapıyor güzel rızık ediniyorsunuz, bunda aklı eren
bir kavim için elbet bir ibret vardır" (en-Nahl, 16/67).


Bundan sonra Hz. Ömer bir gün Resulullah (s.a.s)'a gelerek şöyle
dedi: "Ya Resulullah! Şarap malı helâk edici ve aklı
giderici olduğu malumunuzdur. Yüce Allah'tan, şarabın hükmünü
bize açıklamasını iste. Hz. Peygamber; "Ey
Allah'ım, şarap hakkında bize açıklayıcı
beyanını bildir" diye dua edince şu ayet indi:


"Sana içkiyi ve kumarı sorarlar, de ki. "Onlarda hem büyük
günah hem de insanlar için bazı faydalar vardır. Ancak günahları
faydalarından daha büyüktür" (el-Bakara, 2/219). Bu ayet
inince, bazı sahabîler "büyük günah" diye içkiyi bırakmış
bazıları ise "insanlara faydası da var" diyerek içmeye
devam etmişlerdir.


Bir gün Abdurrahman b. Avf bir ziyafet vermiş, ashâb-ı kirâmdan
bazıları da bu ziyafette hazır bulunmuştu. Yemekte içki
de içmişlerdi. Akşam namazının vakti girince, içlerinden
birisi imam olmuş ve namaz kıldırırken "kâfirûn"
sûresini yanlış okumuştu. Bunun üzerine Hz. Ömer:
"Ya Rabbi bize içki konusundaki beyanında ziyade yap" diye
dua etmiş ve daha sonra şu ayet inmiştir: "Ey iman
edenler, siz sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar
namaza yaklaşmayın" (en-Nisa, 4/43). Bu surette içki yalnız
namaz vakitlerinde olmak üzere yasaklanmıştır. Artık
onu içenler yatsı namazından sonra içiyorlar, sarhoşlukları
geçtikten sonra sabah namazını kılıyorlardı.


Yine bir gün Utbe b. Mâlik (r.a) bir evlenme ziyafeti vermişti.
Sa'd b. Ebî Vakkas da oradaydı. Deve eti yediler, içki içtiler,
sarhoş olunca da asalet iddiasına kalkıştılar.
Sa'd bu konuda kavmini öven ve Ensar'ı hicveden bir şiir okudu.
Ensar'dan birisi buna kızarak, sofradaki bir deve kemiği ile
Sa'd'ı yaraladı. Sa'd da durumu Resulullah (s.a.s)'a şikâyette
bulundu. Bunun üzerine bu konuda kesin içki yasağı bildiren
ayetler indi:


"Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal
okları ancak şeytanın amelinden bir murdardır.
Bunlardan kaçınınız ki, felaha eresiniz. Şeytan içki
ve kumarla aranıza kin ve düşmanlık sokmak, sizi
Allah'ı anmaktan ve namazı kılmaktan alıkoymak ister.
Artık vazgeçtiniz değil mi?" (el-Mâide, 5/90-91)


Hz. Peygamberin çeşitli hadisleri bu konuda uygulama
esaslarını gösterir:


"Her sarhoşluk veren şey şaraptır ve her
sarhoşluk veren şey haramdır. Bir kimse şarabı dünyada
içer de ona devam üzere iken Tövbe etmeden ölürse âhirette kevser
şarabını içemez" (Müslim, Eşribe, 73).


"Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da
haramdır" (el-Askalânî, Bulûgu'l Merâm, Terc. A. Davudoğlu,
lV, 61 vd.).


Hz. Peygamber'e ilaç için şarap yapmanın hükmü sorulunca;
"Şüphesiz şarap deva (ilâç) değil aksine
derttir" (el-Askalânî, a.g.e, IV, 61).


"Ümmetimden bir takım kimseler, çeşitli adlar koyarak
içki içeceklerdir" (el-Askalânî, a.g.e, IV, 61).


Içkinin yasak oluşu icma-ı ümmetle sâbittir.


Islâm fakihleri bu konuda görüş birliği içindedirler.
Ancak müctehidler arasında bazı içki çeşitleri üzerinde
ihtilaf vardı. Hz. Ömer bu konudaki şüpheleri kaldırmak için,
Allah elçisinin minberinden "aklı perdeleyen her şey içkidir"
sözüyle özlü bir tarif yapmıştır. Buna göre insana aklını
kaybettiren ve onu iyi ile kötüyü, hayırla şerri
ayıramaz duruma getiren herşey içki sayılır.
Sıvı veya katıolması sonucu değiştirmez.
Afyon, eroin ve benzeri bütün uyuşturucular aynı niteliktedir.
Çünkü bunları kullanan kişilerde aklın
fonksiyonları değişir; uzağı yakın,
yakını uzak görür; olağan şeylerden ayrılarak,
olmayan ve olmayacak şeyleri hayal etmeye ve rüyalar denizinde
yüzmeye başlar. Bazı uyuşturucular da vücûdu durgunlaştırır,
sinirleri uyuşturur, ruhsal çöküntülere yol açar, ahlâkı düşürür,
iradeyi zayıflatır ve ferdi topluma faydasız hâle getirir.
Işte Islâm dini, fert ve toplum için faydalı olan şeyleri
emrederken, zararlı olanları da yasaklamıştır.
İslam'ın yasakları tıb tarafından
incelendiğinde, bunların fert ve toplum yararına
olduğu görülür. Nitekim, içki ve domuz eti gibi yasaklar ilmin ve
tıbbın süzgecinden geçirilmiş, nice maddî ve mânevi
zararları uzmanlarca açıklanmıştır (bk. Yusuf
el-Kardâvî, el-Helâl ve'l-Harâm fi'l-Islâm, Terc. Mustafa Varlı,
Ankara 1970, s. 50-53, 75-88).


Islâm, içkinin içilmesini yasakladığı gibi, müslümanlar
arasında ticaretini de yasaklamıştır. Hz. Peygamber
şöyle buyurmuştur: "Peygamber (s.a.s) içki konusunda on
kişiyi lanetlemiştir: Sıkan, kendisi için sıkılan,
içen, taşıyan, kendisi için taşınan, içiren, satan,
parasını yiyen, satın alan ve kendisi için satın
alınan..." (Tirmizî, Büyû', 59; Ibn Mâce, Eşribe, 6).


Mâide suresindeki kesin içki yasağı bildiren ayet geldikten
sonra Allah Resulu uygulama ile ilgili olmak üzere şöyle buyurdu:
"Şüphesiz Allah içkiyi haram kılmıştır. Bu
ayeti haber alıp da yanında içki bulunan kimse, ondan içmesin
ve satmasın..." (Müslim, Müsâkât, 67; bk. Buhârı, Megâzî,
51; Büyû, 105, 112; Müslim, Büyû, 93; Fer', 8; Ibn Mâce, Ticârât,
11; Ahmed b. Hanbel, II, 213, 362, 512, III, 217, 324, 326, 340; Ibn
Kesîr, Muhtaşaru Tefsîri Ibn Kesîr, Beyrut (t.y), I, 544-547).


Konular