Fıkıh | Konular

Mudarebe çesitleri

Mudarabe ortaklığı, tarafların özel şartlar
koyup koymamasına göre, mutlak ve mukayyed olmak üzere ikiye ayrılır.


1) Mutlak mudarebe: Sermaye sahibinin ana parayı, mudaribe
verirken, onu ticaret işinde serbest bırakması, sadece kârın
paylaşılma şeklini belirlemekle yetinmesidir. "Şu
sermayeyi al, yıl sonunda kârı yarı yarıya
paylaşmak üzere mudarebe yoluyla çalıştır" sözleriyle
bu ortaklık doğar. Burada mudarib (işletmeci), sermayeyi
çalıştırırken, İslâmi hükümlere uymayı
da üstlenmiş olur. Kasıt, kusur veya ihmali bulunmadıkça,
meydana gelecek zarara, sadece emeğinin
karşılığını alma şeklinde
katlanır. Çünkü güvenilen (emîn) kimsedir (el-Kâsânî a.g.e.,
VI, 87; Mecelle, mad.1406).


2) Mukayyed mudarebe: Sermaye sahibi, ana parayı mudareb'e
verirken özel bir takım şartlar koyabilir. Abbas b. Abdülmuttalib'in
mudareb'e koyduğu bazı şartları Hz. Peygamber'in
tasvip ettiğini yukarıda belirtmiştik. Hz. Ömer'in yetim
mallarını, Hakim b. Hızâm'ın kendi
mallarını mudarebe'ye verirken de, özel şartlar öne
sürdükleri nakledilmektedir (es-Serahsî, a.g.e., XXI,18). Diğer
yandan Nebi (s.a.s): Müslümanlar kendi aralarında belirledikleri
şartlara uyarlar. Ancak helâlı haram, haramı helâl kılan
şart müstesnadır" buyurmuştur (Buhârî, İcâre,
14; Tirmizî, Ahkâm, 17; Ebû Dâvud, Akdiye, 12). Tarafların düzenleme
yapmadıkları hususlarda örf varsa, ona uyulur. Mecelle'de
şu kaideler bunu ifade eder: "Örfen ma'ruf olan, şart
kılınmış gibidir" (mad. 43). "Beynettüccâr
ma'ruf olan şey beynlerinde meşrût gibidir" (mad. 44).
"Örf ile tayin nass ile tayin gibidir" (mad. 45).


Mudarebe şu noktalarda özel şartlara bağlanabilir:


Ebû Hanife (ö.150/767) ve Ahmed b. Hanbel'e (ö. 241/855) göre:


a) Yer sınırlaması: Ana paranın belirli bir beldede
işletilmesi şart koşulabilir. İş yerinin Bursa'da
açılması gibi... Sermaye sahibi, işi kontrolü altında
tutmak için bu sınırlamayı getirebilir (Mecelle, mad.
1407).


b) Ticaret çeşidini belirleme: Yalnız sarraflık veya
gıda maddeleri ticareti yapmak gibi...


c) Mudarebe süresini belirleme: Bir yıl süreyle sınırlamak
gibi... Ancak bu taktirde uygun ticaret çeşidini seçmek gerekir. Yıl
sonunda sermaye nakde dönüşmemiş olursa, ya mal taksimi yoluna
gidilir veya malın nakde dönüşmesi için mudaribe ek süre
verilmesi gereklidir.


d) Malın kimden alınıp kime satılacağı
belirlenebilir: Bu; pazarlama, acenta., şube vb. ticaret
faaliyetlerinin kârdan pay alma kârşılığında
yapılabileceğini gösterir.


e) Mudarebeyi gelecek zamana izafe etmek mümkündür. Sözleşme
yapıldıktan altı ay sonra, ticaret faaliyetinin
başlamasını şart koşmak gibi...


İmam Şâfiî ve Mâlikîlere göre son üç madde, yani
mudârebe süresini belirlemek, mal alınıp satılacak
kimseleri tesbit etmek veya akdi gelecek zamana izafe etmek geçerli değildir
(el-Kâsânî, a.g.e., VI, 86; İbn Kudâme, el-Muğnî, V, 62,
63; eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 386; el-Heysemî,
Mecmau'z-Zevâid, IV, 161.)


Mudaribin ana parada tasarrufta bulunmadan önce kendisinin veya
sermaye sahibinin mudarebe akdini feshedebileceği konusunda görüş
birliği vardır. Ana parada tasarrufta bulunduktan sonra, akdin
bağlayıcı olup olmadığı ise
ihtilaflıdır.


İmam Ebû Hanîfe (ö.150/767), İmam Şafiî (ö.
204/819) ve İmam Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855)'e göre mudârebe akdi
bağlayıcı (lâzım) değildir. Taraftarlardan her
biri tek yanlı iradesiyle bu akdi feshedebilir. Çünkü sermayedâr
vekâlet veren; mudârib ise vekil durumundadır. Ancak fesih
sırasında ana paranın nakit para halinde olması ve
karşı tarafın feshi öğrenmesi de şarttır.
Ana para menkul veya gayri merkul mal halinde ise, ya aynî taksim yapılır
veya mudaribe ek süre vermek yoluna gidilir.


İmâm Mâlik (ö. 179/795)'e göre, Mudârib ana parada tasarrufta
bulunduktan sonra mudâribe sözleşmesi bağlayıcı (lâzım)
olur ve miras yoluyla da intikal eder. Mudâribten sonra çocukları
veya güvenilir kişiler sermayeyi işletir (el-Kâsânî, a.g.e.,
VI, 109; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid, II, 237).



Konular