Kadinin, erkek dinleyicilere hitap etmesi, konferans vermesi caiz midir?
Konunun birden çok yönü vardır. Kadının sesinin avret 
 olup olmaması bunlardan birisidir. Bazı Hanefiler 
 kadının sesinin de avret olduğunu söylerler.'Gizledikleri 
 bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar"(24/31) 
 mealindeki âyet-i kerime ile ilgili olarak Cessâs der ki: "Bu 
 âyetten anlaşıldığına göre kadının 
 sesini yabancı erkekler duyacak şekilde yükseltmemesi gerekir. 
 Çünkü kadının sesi fitne uyandırmakta halhal'dan daha 
 etkilidir. Bu yüzden imamlarımız kadının ezan 
 okumasını mekruh görmüşlerdir."( Cessâs, Ahkâm 
 NI/393) Namazda ikaz için "tekbir erkekler, ellerini birbirine 
 vurmak da kadınlar içindir." (Buhârî, el-amel fi's-salât 5, 
 ezan 48; Müslim, salât 107; Ebû Dâvud, salât 169) hadîsi de bunu 
 gösterir. Seslerini yükseltmeleri mahzurlu olmasaydı, onlar da 
 sesle ikaz ederlerdi, derler. Kadının güfteli ve makamlı 
 tegannisinin yabancı erkekler için haram olduğuna ise hemen 
 hemen ittifak vardır. Çünkü bundan ancak erkeklik fıtratında 
 bir arıza olanlar etkilenmezler. Ancak Hanefilerde genel kabul gören 
 görüşe ve Şâfilere göre ise kadının bizzat sesi 
 avret değildir. Çünkü kadınlar seslerini erkeklere 
 duyurmasınlar, diye bir nas yoktur. "Kırıla döküle 
 konuşmayın", (33/32) meâlindeki âyet vardır. Hattâ 
 kadının kocanın dışındaki erkeklerle sertçe 
 konuşması, hem cahiliyye döneminde hem de Islamda onun 
 güzelliklerinden sayılmıştır.(bk. Âlûsî XXN/5) 
 Demek ki yasak olan, kadının sesini duyurması değil, 
 kadınlığı ihsas ettirecek tarzda 
 konuşmasıdır. Sonra kadınların 
 alım-satımı, mahkemede şahidlik yapmaları 
 haklarıdır ve bu herkese göre câizdir. Saâdet asrında 
 kadınların erkeklere (konuşma anlamında) hitap 
 ettikleri; hattâ Halifenin hutbesine müdâhale ettikleri 
 vâkîdir.Meselenin diğer bir yönü ise, bakmak ya da bakışmakla 
 ilgilidir. Bilindiği gibi kadınlara da erkeklere de 
 bakışlarını "kısmaları" 
 emredilmiştir. (24/30-31) Rasûlüllah Efendimiz (s.a.s.)"Bakışı 
 bakışa ekleme"(Ebû Dâvûd, nikâh 43; Timizî, edep 28; 
 Dârimî, rikâk 3; Müsned V/351, 353, 357) buyurmuşlardır. 
 Cumhur (fıkıhçıların çoğunluğu) 
 kadının yüzünün de avret olduğu görüşündedirler. 
 Hanefilerin çoğunluğu kadının ellerinin ve yüzünün 
 avret olmadığını, ancak fitne söz konusu olduğunda 
 örtmesi gerektiğini söylemişlerdir. Bir kısım 
 Hanefiler ise cümhûra uyarak kadının ellerinin ve yüzünün 
 de avret olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Meselâ 
 Aliyyu'1-Kârî bunlardandır. Görüldüğü gibi fitne söz 
 konusu olduğunda kadının ve özellikle genç kızların 
 yüzlerini dahî kapatmaları konusunda ittifak vardır. 
 "Fitne" onun, karşı cinsten olmaklığına 
 duyulan cinsel arzudur.Bu bağlamda meselenin bir yönünden daha söz 
 edilebilir ki, bu da "teberrüc" yasağıdır. 
 "Teberrüc" kadının, elbise ya da vücudundaki 
 güzelliklerini yabancı erkeklere arzetmesi demektir ve âyet-i 
 kerime ile yasaklanmıştır. (33/33) Süslü bir başörtüsü, 
 alınmış kaşlar, allanmış yanaklar hep 
 "teberrüc" cümlesindendir. Imdi bütün bu durumlara göre: 
 Kadın, sesini kırıla döküle kullanmazsa, dış 
 elbisesi dahi, müteberrüc olmazsa, dinleyenlere sürekli bakış 
 imkânı sağlamakla fitneye (şehvetli bakışlara) 
 sebep olmazsa, erkeklere hitap etmesi, konferans vermesi vb. caizdir 
 denilebilir. Ancak bir sürü erkeğin huzurunda, hem de genç bir kadının, 
 göz göze, yüz yüze uzun süre konuşması halinde bu 
 şartlar gerçekleşmiş olur mu? Olsa bile bunu yapmaya ve 
 yaptırmaya gerek var mıdır? Bunu da ayrıca 
 tartışmak gerekir. Şahsen ben ne mümkün olduğuna ne 
 de gerek bulunduğuna inanıyorum. Şâir Ahmed Sevkî'nin 
 dediği gibi:
"Bir bakış, bir gülüş ve selamlaşma...Derken 
 konuşma randevu ve buluşma."Bütün bunlar işin fetva 
 denemeyecek genel boyutlarıdır. Sözkonusu olacak zaman ve 
 mekanla alâkalı olarak mesele fetvâ boyutlarında düşünüldügünde, 
 değerlendirmeye başka şeyler de alınır. Meselâ; 
 cinsel fitnenin ötesinde başka bir fitne, mevcut şartlarda 
 genel olarak ülke müslümanlarının maslahati, özel olarak, 
 olay mahallindeki insanların idarecilerin maslahati, meselenin daha 
 sonra aynı okullarda kapalı olarak okumak isteyen 
 kızları ilgilendirme biçimi vb... Bütün bunlar hesaba katılırsa, 
 bendeniz kanaat olarak şunları söyleyebilirim: Bu olayın, 
 faraza, bir ilâhiyat fakültesinde olacağını düşündüğümüzde; 
 meselâ kız konuşmacıyı dinleyen bir delikanlı, 
 uzun süre göz göze gelmenin etkisiyle, konuşma sonrası bu 
 seyrettiği kızcağızı gayr-i ihtiyarı takip 
 edecek ve kendi sınıfını şaşırıp 
 yanlışlıkla onun sınıfına girecek kadar 
 psikolojik dengesini kaybediyorsa, böyle bir düzenleme, velevki 
 fanatikler tarafından olsun, gürültü çıkarmaya vesile 
 ediliyor, böylece idarenin başı derde sokuluyor, neticede de 
 daha üst çevrelerin müdahalesi davet edilerek, bu okula ileride daha az 
 kız talebenin alınma planlarına yardımcı 
 olunuyorsa, bunlara benzer başka mahzurlar doğuyorsa, fetva için 
 lokal bir olumsuzluk var ve bu iş, orada müslümanların maslâhâtıyla 
 çatışıyor ve o noktada câiz değil demektir. 
 Kızların da sosyal ilişkilerde gelişmesi, konuşma 
 kabiliyeti kazanması maslahatlarına ise, o takdirde bunu, kendi 
 hemcinslerinden oluşan bir sınıfta yapmalıdırlar.




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.