Kadinin erkek doktora muayene olmasi
Tedaviye, dolayısı ile sağlıga İslam'ın 
 çok çok önem verdiği bilinen bir gerçektir. Çünkü insanın 
 yaratılış gayesi "ibâdettir" ve ibâdet ancak sağlıkla 
 yapılabilir.Meselâ fıkıh kitaplarının abdest ya 
 da namaz bölümlerinde, "sargı üzerine mesh" diye bir başlık 
 bulunur ve bu başlıkaltında abdest uzuvlarından 
 birinde ya da bir kaçında yarası bulunup, üzerini sargı 
 vs. ile bağlayan birisinin nasıl abdest alması 
 gerektiği açıklanır. Bu açıklamalara bakan, bu 
 konudaki bütün görüşlerin, yaranın tedavisinden ve 
 sağlıktan yana olduğunu görür. Bunun, sanıyorum hiç 
 bir istisnası yoktur. Hattâ üzeri sarılan bir yara, açılması 
 ve su değmesi hâlinde zarar görecekse, yıllarca 
 sarılı kalsa dahi açılıp o uzvun yıkanması 
 istenmez ve sargının üzeri meshedilir. Burada iyileşmenin 
 sadece gecikmesi dahî zarar sayılır.
Bunu böylece belirledikten sonra; kadının erkek doktora, 
 erkeğin de kadın doktora muayene olmasında da hemen hemen , 
 aynı toleransı görürüz. Doğrusu ben şu ana kadar 
 bunu yasaklayan bir nas görmedim. Hattâ Rasulüllah zamanında dahi 
 kadınlar erkek gazileri, yaralandıklarında tedavi 
 ediyorlardı. Bununla ilgili olarak Rasulüllah Efendimizin (s.a.s.) 
 mahremiyeti söz konusu ettiğini bilmiyoruz. ?Bunun için her iki 
 cinse veya birine, bir yaş sınırı getirildiğini 
 de bilmiyoruz.
Ne var ki, bunun olağan dışı bir zaruretin 
 gereği olarak bulunduğunu da bilmemiz gerekir: Çünkü yabancı 
 erkek ve kadınların birbirlerini görebilecekleri mikdar 
 hadislerle gösterilmiştir. Mahremlik konusunda 
 "bakılması haram olan yerin tutulması ve ten 
 teması da haramdır." diye bir kâide vardır. Bunâ 
 göre, zaruret olmadıkça, bir doktor, karşı cinsten olan 
 birisini, bakılması haram bölgelerini, yani avretini, görecek 
 ve tutacak şekilde muayene edemez. Bu durumda ve eşit 
 şartlar altında kadın kadın doktora, erkek de erkek 
 doktora muayene olacaktır. Rastgele gidip karşı cinse 
 muayene olması mahzûrlu olur. Çünkü "Zarûretler mahzurlu 
 olanı mübah kılar." diye bir fıkıh kaidesi 
 bulunmakla beraber, bunun hemen yanıbaşında "zarûretler 
 kendi miktarınca takdir olunur" diye ikinci bir kâide daha var 
 dır. Bunun anlamı şudur: Hiç bir zaruret yokken bir hasta 
 karşı cinse muayene olamaz.Karşı cinse muayene 
 olmasını gerektiren bir zaruret varsa o da kendi 
 miktarını aşamaz. Yani kendi cinsi ile halledemediği 
 hastalığı ve uzvu ne kadarsa, karşı cinsten olan 
 doktora onun ötesini açamaz; gidemez.
Ama şunu da itiraf etmeliyiz ki, bütün bunların 
 sınırları fıkıh kitaplarında net bir 
 şekilde çizilmemiştir. Bu bakımdan aynı 
 hastalığın hem kadın hem de erkek doktoru bulunmakla 
 beraber, erkek daha mahâretli ve daha uzman ise, kadının ona 
 muayene olabilmesi için bir sebep var demekdir ve bu durumda kadının 
 erkek doktora gitmesine mâni bir görüş bilmiyoruz. Hattâ parasız 
 muayene eden klinik ya da hastanede erkek doktor varken kadın doktora 
 özel muayene olacak imkânı olmayan bir bayanın o erkek doktora 
 ya da aynı durumdaki erkeğin, kadın doktora muayene 
 olmasını yasaklayan bir ibâre de bilmiyoruz. Güzellik 
 (estetik) operasyonları dışında, yine tedavi ile 
 ilgili, diş sağlığı,, röntgen ve film, ultrason, 
 tahlil test vs. gibi her türlü ameliye de muâyene ve tedavî 
 hükmündedir. Bunlar için de aynı şeyler söylenir. Hattâ 
 doktor müslüman dâhî olmayabilir.Bütün bu konular şâri (şeriat 
 koyucu) tarafından sanki biraz da insanların 
 anlayışına ve takvâsına 
 bırakılmış gibidir. Bunu biraz daha açarsak şöyle 
 diyebiliriz: Mesele tedâvi meselesidir deyip en ufak bir sebeple karşı 
 cinse muayene olan belki haram bir iş işlemiş olmaz, günah 
 almaz ama, bu konuda özel bir gayret gösterip kendi cinsini ve daha 
 ihtiyatlı yöntemi aramayışı onu bir gün bir mahzura 
 düşürebilir. Diğer yönden bu konuda titiz davranıp 
 sağlığına zarar vermeyecek şekilde kendi cinsine 
 muayene olmaya ve şüpheden kaçınmaya çaba gösteren birisi, 
 bu çabası ile ibâdet sevâbını alır. Ayrıca bu 
 çabalar sonunda bir düşüncenin sistemleşmesine ve müesseseleşmesine 
 doğru gidişi kolaylaştıracağından, bu açıdan 
 da bir ibadet sevâbı kazandırır. (Allahu a'lem )( bk. 
 Muhammed el-Hatîb es-Sirb"înî, Mugni'1-Muhtâc I/35)




 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.
 e-posta adresimize mail atabilirsiniz.