Fıkıh | Konular

Namaz

Namaz, tekbir ile başlayıp selâm ile son bulan, belli fiil
ve sözleri içine alan bir ibadettir. Allah'a karşı tesbîh,
ta'zîm ve şükrün ifadesidir.


Namaz, Kur'an'da doksandan fazla ayette zikredilir. Önceki
şeriatlerde beş vakit namaz yoktu. Ancak vakitleri belirsiz
genel anlamda namaz vardı. Namaz, hicretten bir buçuk yıl kadar
önce Mi'rac (Isrâ) gecesinde farz kılınmıştır.
Enes b. Mâlik'ten rivâyete göre özet olarak şöyle demiştir:


"Hz. Peygamber (s.a.s)'e İsrâ gecesi, namaz elli vakit
olarak farz kılındı. Sonra azaltıldı ve beş
vakte düşürüldü. Sonra şöyle seslenildi: Ey Muhammed,
şüphesiz bizim nezdimizdeki söz bir değişikliğe
uğramaz. Senin için bu beş vakit namaz, elli vakit namazın
karşılığıdır" (Buhâri, Salat, 76,
Enbiya, 5; Müslim, Iman, 263; Ahmed b. Hanbel, V,122,143). Her güzel
amele on katıecir verileceği şu ayetle sabittir: "Kim
bir iyilik yaparsa, ona bunun on katı ecir vardır" (el
Enam, 6/160; ayrıca bk. en-Neml, 27/89; el-Kasas, 28/84). Beş
vakit namaz farz kılınmadan önce, Hz. Peygamber'in ibadet tarzı
Cenâb-ı Hakk'ın yaratıklarını düşünmek,
Allah'ın yüceliğini tefekkür etmek şeklinde idi. Sabah ve
akşam ikişer rekat hâlinde namaz kıldığı da
nakledilir. Daha önceki ümmetlerin de namaz ibadeti vardır.
Kur'an-ı Kerim'de Lokman aleyhisselâmın oğluna namazı
emretmesi (Lokman, 31/17), Hz. Ibrahim'in Hicaz'ın güvenliği için
dua ederken namazdan söz etmesi (Ibrâhim,14/37), Yüce Allâh'ın,
Tur dağında ilk vahiy sırasında Hz. Mûsa'dan namaz kılmasını
istemesi (Tahâ, 20/14) örnek verilebilir.


İslâmda namazın meşrûluğu Kitap, Sünnet ve
İcmâ'ya dayanır.


Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde; namazı
kılınız ve zekâtı veriniz" buyurulur. "Bütün
namazları ve orta namazı muhafaza edin" (el-Bakara, 2/238).
"Şüphesiz namaz, müminlere, vakitle belirlenmiş olarak
farz kılınmıştır" (en-Nisa, 4/103).


"Oysa onlar, tevhid inancına yönelerek, dini yalnız
Allah'a tahsis ederek O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve
zekatı vermekle emr olunmuşlardır. Işte doğru din
budur" (el-Beyyine, 98/5). "Namazı kılın, zekâtı
verin ve Allah'a samimiyetle bağlanın. O, sizin mevlânızdır.
O, ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır"
(el-Hacc, 22/78).


Sünnetten delil: Bu konuda rivâyet edilmiş çok sayıda
hadis vardır. Bu Hadislerden bazıları şunlardır:
"Ibn Ömer (r.a)'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber
(s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Islâm beş temel üzerine
kurulmuştur: Allah'tan başka bir ilâh bulunmadığına,
Hz. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet etmek,
namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır"
(Buhârî, Iman,1, 2; Müslim, Imân, 19-22).


Hz. Peygamber (s.a.s), Muaz b. Cebel (r.a)'i Yemen'e gönderirken ona
şöyle buyurmuştur: "Sen ehli kitap olan bir topluma
gidiyorsun. Onları ilk önce Allah'a kulluk etmeğe çağır.
Allah'ı tanırlarsa, Allah'ın onlara gecede ve gündüzde beş
vakit namazı farz kıldığını söyle. Namazı
kılarlarsa; Allahın onlara, zenginlerinden alınıp
yoksullara verilmek üzere zekâtı farz
kıldığını söyle. İtaat ederlerse, bunu
onlardan al, insanların mallarının en iyisini alma,
mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onun duasıyla Allah
arasında perde yoktur" (Buhârî, Zekât, 41, 63, Meğâzî,
60, Tevhîd, 1; Nesâî, Zekât, 1; Dârimî, Zekât, I ).


Diğer yandan İslâm ümmeti, bir gün ve gecede beş
vakit namazın farz olduğu konusunda görüş birliği içindedir.


Namaz ergenlik çağına gelmiş, akıllı her müslümanın
üzerine farzdır. Fakat yedi yaşına gelmiş olan
çocuklar da namaz kılmakla emredilir. On yaşına geldikleri
halde namaz kılmazlarsa el ile hafifçe dövülebilirler. Hz.
Peygamber şöyle buyurmuştur: "Çocuklarınıza
yedi yaşında namaz kılmalarını emredin, on
yaşına girince bundan dolayı dövün ve o yaşda
yataklarını ayırın" (Ebû Dâvûd Salât, 26;
Ahmed b. Hanbel, II, 180, 187).


Bir günle gece içinde farz olan namazların sayısı
beştir. Yalnızca, vitir veya bayram namazları vacib hükmündedir.
Bir bedevi ile ilgili olarak rivayet edilen şu hadis beş vakit
farz namaza delildir: "Bir gün bir gecede farz olan namazlar beştir
" Bedevî; "Benim üzerimde bundan başka bir borç var mıdır?"
diye sorunca, Allah'ın Resulu şöyle cevap vermiştir:


"Hayır kendiliğinden nafile olarak kılarsan bu müstesnadır".
Bunun üzerine bedevî: "Seni hak olarak gönderen Allah'a yemin
olsun ki, bundan ne fazla ne de eksik yaparım" dedi. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu: "Eğer
doğru söylüyorsa bu adam kurtulmuştur" (Buhârî, Imân,
34, Şehâdât, 26; Müslim, Imân, 8,10,15,17,18; Ebû Dâvûd,
Salât, 1).


Konular