Müzik dinlemek ve televizyon seyretmek hakkinda bilgi verir misiniz?
Müzik konusu Islâm âlimlerini çok meşgul eden bir konudur.
Çünkü bu mesele bir çırpıda cevap verilecek bir mesele
değildir. Zamana, zemine, dinleyene ve dinletene göre değişebilen
esnek bir meseledir. Bu yüzden Gazalî bu meseleyi bütün bu itibarları
hesaba katarak "Ihyâ"sında uzun uzadıya
anlatmıştır. Birkaç cümle ile özetlemek istersek
şunları söyleyebiliriz: Müzik bütünüyle haram olmadığı
gibi, bütünüyle de helâl değildir. Fıtrat da bütünüyle
haram olmamasını gerektirir. Tabiatta kendiliğinden var
olan ahenkli şırıltılar, kuş sesleri ve
yanık Kur'ân okuyuşlarının haram olduğunu kimse
söylememiştir. Düğünlerde, bayramlarda işin içine biraz
eğlence de karışsa, def gibi aletlerle çalıp söylemek
ve eğlenmek genellikle helâl görülmüştür. Yabancı
kadının türkü söylemesini erkeğin dinlemesi genellikle
haram görülmüş ve kadının sesi avret olmasa bile, nameli
türkü ve şarkısı kalplerde fitnenin uyanmasına sebep
olur denmiştir.
Kadının kadından, erkeğin erkekten müzik
dinlemesine gelince; haram şeylerin tasvir edildiği türkü ve
şarkılar, ittifakla haram görülmüş, bunun
dışındakiler ayrıma tabi tutularak, dinleyende kötü
duygular uyandıranı haram, iyi duygular uyandıran mübahtır
denmiştir. Harplerde cesaret vermek için, ruh hastalarını
tedavi etmek için müzik bazı çeşitleriyle helâl sayılmış
ve kişinin tek başına iken
yalnızlığını gidermek için birşeyler terennüm
etmesi mübahtır denmiştir. Günümüzde müziğin ideolojik
silah olarak kullanılma özelliği hesaba
katıldığında müslümanlar tarafından da silah
olarak kullanılabileceği söylenebilir. Bazı tarîkat
mensuplarının def vs. ile semâ ve raks yapmalarını,
Imam Rabbani'nin de içinde bulunduğu birçok Islâm âlimi ağır
bir dille tenkit etmiş ve bunun kötü bir bid'at olduğunu söylemişlerdir.
Ancak müzigi, herşeye rağmen yerenlerin savunanlardan çok
olduğu, yerilirken haram yani günah olduğunun söylenmesi,
savunulurken ise ancak mübah olduğunun söylenmesi, yani, sevap olduğunun
söylenmemesi de hesaba katılmalıdır. Televizyona gelince;
kastedilen müzik ise onun için söylenecek şeyler de
aynıdır. Ne var ki, bir kıyaslama yapılırsa
canlının cansızdan daha etkili olduğu ve mahzurunun
bir derece daha fazla olacağı da açıktır. Yani direkt
olarak görülmesi haram olmayan şeylerin ve manzaraların,
ekrandan görülmesi de öncelikle harâm değildir. EIbette haram
olanınki de, az önce söylediğimiz bir derece farkını
hesaba katarak haramdır. Televizyonun esas sakıncalı yani,
şu anda müslümanlar aleyhine bir beyin yıkama ve ahlâkı
tahrip aracı olarak kullanılması ve çok hayırlı
işlere sarfedilecek zamanların boşa geçmesini sağlamasıdır.
Gerçi bu son etkisi, kötü işler yapacak olan insanlar hesaba
katıldığında faydalı bir sonuçtur ama, tersi
için de kötü bir sonuçtur. Ayrıca televizyon aile ve fert
bazında da laik, yani hiçbir hareketini dine göre ayarlamayan bazı
standartlarını ölçü alıp, devamlı onların
hayatını "normal" olarak empoze ettiği için, asıl
zararı şu anda Islâmî inanç ve âile düzenini yıkma
işlevi görmesidir. Bu, izleyenleri farkında olmadan damla damla
yuttukları öldürücü bir zehirdir. (Geniş bilgi için bk. Ibn
Âbidîn; Fetâvâ N/298-99; Dürrû'I-Münteka N/553; Nemenkânî N/214
vd.)