Sarikla islam'in ilgisi nedir?
Sarığın İslam'ın bir şiari (görüldüğünde
Islâm'ı hatırlatan bir işaret) olduğunu Islâm
alimleri tescil etmişlerdir. Rasulüllah Efendimiz (sav)'in sarık
sardığı ve sarıkla namaz
kıldırdığı sabittir. Ama sarık, namazın
değil, İslam'ın şiarıdır. Yani sadece namaza
has bir kiyafet değildir. Namazda saranlar, başka yerlerde
saramadıklarından, hiç olmazsa bu şiarı namazda gösterebilme
düşüncelerinden ötürü bunu yapıyor olmalıdırlar.
Gerçi sarığın, namazın bir sünneti olduğunu söyleyenler
de vardır (Ramlî, Fetavâ (Heytemî ile beraber), 28,117). Fakat sarıkla
kılınan namazın faziletinden sözeden hadisler, ya mevzudur
(uydurma), ya da asılları yoktur. Diğer yönden, bazan
hadis olarak, bazan da Hz. Ali'ye nisbeten söylenen, "sarık
Arap'ın tacıdır" anlamındaki,
sarığı kavmi bir şiar olarak gösteren haber ve
benzerleri, mevzuât kitaplannda yer alırve hepsinin zayıf
olduğu söylenir (Örnek olarak bk. Aclüni, kesfu'1-hafa, N/94). Ebu
Dâvud'un ve daha başkalarının rivayet ettikleri: "Müşriklerle
bizim aramızdaki fark, kalensüverler üzerindeki sarıklardır",
hadisi her ne kadar sahihlik derecesine ulaşmış
değilse de birçok rivayetlerle desteklendiği için zayıf
da sayılmamıştır. Meselâ Imam Suyutî, "sarık
sarın, sizden önceki milletlere muhalefet edin" hadisi ile,
"size sarık yaraşır, çünkü o, meleklerin simasıdır"
hadisini buna şahid olarak zikreder (Suyuti, el-Leâli'1-masnu'a,
N/260). Ibn Asâkir Tarih'inde Imam Malik'in "sarığın
terki uygun olmaz. Ben daha yüzümde tüy bitmemişken sarık
sardım" (Münâvî, Feyz, NV/225) dediğini nakleder. Suyûtî,
sadece siyah renkle alâkalı bir sadette ve tek bir yerde Rasulüllah
(sav)'in ve sahabenin sarık giydiklerine dair elliye yakın
rivayet verir (Suyuti el-Havî, I/110-121). Yine Cebrâil'in sarıklı
olarak indiği, meleklerin sarıklı olarak yardıma
geldikleri hakkındaki rivayetler de sarığın bir
şiar olduğunu gösterir. Rasûlüllah (sav)'in kendisini
temsilen gönderdiği kimselere, bizzat kendi eliyle sarık
sarması şeklinde temsil etmenin istendigine bir delildir. Münavi;
"sarık peygamberlerin sünneti, nebilerin ve sâdâtın
adetidir" der. Ibnü'I Arabî de, sarığın
başın sünneti, peygamberlerin ve sadâtın âdeti olduğunu
söyler. Sarığın vazgeçilmez bir şiar
olduğundandır ki, Yahudiler ve Hiristiyanların da
sarık giymeleri halinde, onlara sarığı terk etmekle
değil de rengini değişik tutmakla muhalefet edilmesinin söylenmesidir.
Allâme M. Bahît bu konuda yazdığı müstakill bir risalede
sarık hakkındaki haber ve uygulamaları naklettikten ve Ibn
Ömer'in, "sarık sünnet midir?" sorusuna "evet"
cevabını verdiği aktardıktan sonra, "bütün
bunlardan anlaşılmış oldu ki, sarık giymek bir sünnettir;
sarık müslümanların şiarıdır, müslüman başkalarından
onunla ayrılır" hükmünü verir. Ancak sünneti sünnet
olarak görmek ve farza ya da vacibe engel olduğu yerde farzı ya
da vacibi tercih etmek gerektiğini de "nasların
tearuzu" çerçevesinde iyi bilmek gerekir.