Sila ve ücret
"SILA" "varmak, ulaşmak" anlamındaki
(va-sa-le) fiilinden olarak "atiyye, mükâfat" (bk.
el-Mu'cemü'I-Vasît, N/1049. Lisanü'I-Arap. XI/728) bir yakınlıktan
dolayı verilen bir bağış demektir... Sanki iki
tarafı birbirine bağladığı ve
ulaştırdığı için buna "SILA" denmiştir.
(Ibnü'I-Esîr, en-Nihâye. V/192)"Sıla, ibtidâen, yani bir
şeyden ötürü değil, ilk hareket noktası olarak verilen
ve verdiği kimsenin iyi amellerden birini yapıyor olduğu için,
ya da yapması için verilen hediyyedir. Kadıların, öğretmenlerin,
imamların ve müezzinlerin beytü'1-maldan, ya da bunlardan biri
için şartlı vakıflardan aldıkları maaş
gibi..Bu işlerden her hangi birisini Allah'a takarrup için yapanın
"sıla" olarak aldığı kendisine helâl olur.
Ahirette de Allahu Teâlâ'dan sevabı hak eder. Ama bu işleri,
bu "sıla"yı almak için yaparsa, aldığı
haram olacağı gibi, sevabı da hak edemez." (Birgivî,
Serhu'hadîs-i erba'in, s. 74.)"Böylece ücretle sıla
arasındaki fark anlaşılmış olur: Ücret, her
hangi bir amel karşılığı tayın edilen, onun
karşılığı sayılan ve çalışanın
çabasını kendisi için harcadığı
şeydir.Binaenaleyh, veren sadece çalışanın çalışması
için verir. Ücretli de sadece onu almak için çalışır.
Dolayısıyla çalışan, bu çalışmasıyla
Ahirette sevabı hak edemez; ancak dünyada ücreti hak eder ve onun
için çalışır." (a.y.) ,"Bu durumda veren,
verdiğin sıla olmasına niyyet edemez mi? Bu câiz değil
midir?Cevap olarak deriz ki, câiz değildir, Çünkü veren bu
hareketiyle muradına ermek istemektedir. Nitekim bu yolla Kur'ân
okumasını istediği şahsın okuyup
okumadığını izler. Bir gün okumasa kızar, haram
para yiyorsun, der. Belki de onu azleder, onun yerine başkasına
okutturur. Daha az okumasını isteyebilir. Filanca hoca daha az
okuyor, der. Okuyan ise çok çok okumak ister. Ve derken aralarında,
ücretle çalıştıranla çalışan arasındaki
gibi anlaşmazlıklar olabilir. Ücretin bundan başka bir
anlamı var mıdır?" (a.y.)Ibn Abidin de benzer
şeyler söyledikten sonra :"Örfümüze göre bunun "sıla"
değil ücret olacağını, bu icârenin de batıl ve
önce geçenlerden hiç kimsenin yapmadığı bir bid'at
olduğunu kaydeder.(Ibn Âbidîn, Sifâul-?alîl, s.168.)Kaldı
ki, "sıla" sayılması mümkün değildir.
Eğer olsaydı, okuyanın okumayı tek taraflı
terketmesi câiz olurdu. Para verip hatim okumasını isteyen,
okunmadığını.bilse, tek kuruş bile vermez.
Zamanının insanlarını tanımayan cahildir."
(Ibn Âbidîn, Raddü'I-muhtâr, VI/56; Sifâ'u /-?alîl, s. I 68, (Ayrıca
AName es Şeyh Mustafa Rahmetî de Âlâi'nin Tenvîr-Şerhine
yaptığı hasiyede bu manada sözler söyler. Vesâya'l-i
vel'vâliciyye'de de aynı ifadeler mevcuttur."(a..y.)der.Allâme
Ramlî de, bunun "sıla" da her hâlükârda helâl olmaz.
Nitekim, az önce de denildiği gibi :"Ilimle iştigal eden
kimse, çalışması kendisini ilim yapmaktan
alıkoyduğu takdirde, tahsili ve ilmî araştırmaları
için sılayı alabilir.Aksi halde, yani "sıla" için
tahsil yaparsa, aldığı yine haram olur." (Birgiv,î,
Serhi hadîs-i erbain, s. 74.) Kur'ân'ın ücretle okunmadığı
takdirde unutulacağı da kesinlikle bir zaruret sayılamaz.
Zira ücretsiz okumak da mümkündür. Ücret almadan okumak zor oluyor
iddiası, sırf bir tenbelligin tezahürüdür.