Unutkanlik
Insanlardaki anlayış ve kavrayış kapasitesi büyük
ölçüde doğuştandır ve farklıdır. Bu bir nimet
ve Allah (cc) vergisi olduğuna göre kimse kendisine daha az verildiği
için şikayetçi olamaz. Kendisine verilen kadarına şükretmesi
gerekir ve ondan sorumlu olur. Ancak biz, bu işin insanı
ilgilendiren hem maddi, hem de manevi yönlerinin bulunduğuna da
inanıyoruz. Öncelikle gıda rejiminin anlamada ve unutmada
etlkili olduğunu bilmeliyiz. Hem yeterli ve düzgün gıda
alınmalı, hem de mideye zararlı ve fazla
yığınak yaparak, özellikle ekmeği fazla kaçırarak
maddî ve manevî letâifi (alıcıları) köreltmemelidir.
Allah Rasulü Efendimiz (sav) bu konuya çok dikkat çekmiş ve,
"Insanoğlunun doldurduğu kapların en kötüsü
midedir"(Tirmizi, Zühd 47; Ibn Mâce, At'ime 50; Müsned, IV6132)
buyurmuştur. Çalışma sistemindeki
dağınıklık, plansızlık, çalışma
sırasındaki zihni konsantrasyon bozuklugu, birçok şeyi
birden düşünme ve bir anda birçok şeyi halledeceğini
sanma, karışık bir odada, karışık bir
masada, gürültülü bir yerde, müzik eşliğinde çalışma...
Aşırı üzüntü ve yorgunluk, sıkıntılı
bir hayat.. Hep anlamayı ve ânlaşılanın
kalıcı olmasını kötü yönde etkileyen unsurlardır.
Bunlar işin hep maddî ve fiziksel yönüdür. Bizler işin bir
da manevî tarafının olduğuna inanıyoruz. Bütün
bütün olmasa bile, bellemenin, belleneni kafada tutmanın takvâdan,
ya da aksiyle, günahlardan etkilendiğini kabul ediyoruz. Allah (cc)
Kur'ân-ı Kerim'de: "Allah (cc)'a karşı takvalı
olun, A1lah (cc) size öğretir" (2/282) buyurur. Rasulüllah
Efendimiz (sav) de: "Bildiği ile amel edene Allah (cc)
bilmediklerini öğretir"(Ebu Nu'aym, Hilye, X/15 (bu sözü Ali
el-Kâri hadis olarak alırken, bk. el-Esrâru'1-Merfu'a, 313. Elbanî
mevzuu olduğunu söylüyor. bk. Silsiletü'1-Ehadisi'd-Daife, I/423
No: 422)) der. Imam Şafiî hafıza bozukluğundan
hocasına dert yanmasını ve onun cevabını şu
beyitleriyle anlatır: Sekevtü ilâ Vekî"in sû'e hifzî
fe-evsânî ilâ terki'1- me'âsî Ve hifzu'1-ilmi fadlun min ilahin ve
fadlullahi lâ-yü tâ li-ûsî.."Bu beyitleri Tasköprüzâde'nin oğlu
yine vezinli olarak devrının Türkçesine aktarmis ve şöyle
demiştir:
"Varup Vekî'a ittüm nisyandan şikayet,
Bana vasiyyet itti kim işleme me'âsî
Hifzeylemek ulûmi fazl-i azîm-i Haktır,
Fazl-i Hüda'ya inmez, her kim ki, ola âsî".(Tasköprüzâde,
Mevzuatü'1-Ulüm, I/715) Ayrıca, Allah (cc)'in "... Yok mu
şunu isteyen, yok mu bunu isteyen..." diye seslendigi teheccüd
saatlerinde israrla tekrarlanan duaların bir gün mutlaka
şifreye denk gelip lütuf hazinesini açacağına inanmak
gerekir. Bu noktada benzer şikayetlerde bulunan Ali Efendimize Rasulüllah
(sav)'in öğrettiği dua ve namazı da hatırlatmak
faydalı olabilir. (Bunun için bk. Tirmizî, da'avât 115, c V, s.
563 -565).