Pardösü-çarsaf
Daha önce genişçe anlattığımız üzere, kadınların
evlerinden çıkarken "cilbâb" yani, hem olabildiğince
vücut hatlarını gizleyerek bütün bedenlerini, hem de süslü
elbiselerini örten üstlük, dışlık giymeleri gerekir. Bu
Kur'ân'ın emridir. Ancak bunun sabit bir şekli yoktur.
Genellikle tefsir kitaplarında yapılan tanımı daha
çok bugünkü çarşafa yakındır. Ancak bazı
tefsirlerdeki tanımı; başı ve göğüslerle
beraber omuzları örten genişçe başörtüsünü ve kolu
olsa dahi geniş, uzun ve sâde (süs unsuru taşımayan) pardösüvarı
dışlıkları da içine alır. Ancak
kadının erkeğe ve özel elbiselerinde gayr-i müslim kadınlara
benzememesi de asıldır.
Buna göre:
a) Geniş olup kadının vücut hatlarını
belli etmeyen,
b) Erkek pardösülerini ve gayr-i müslim kadınların
özel kıyafetlerini andırmayan,
c) Kadının topuklarına kadar ayaklarını,
yenleri açılmayacak, şekilde kollarını örten,
d) Rengi, nakış ve dikişleri ile çekicilik
hedeflemeyen,
e) Üzerinden başın da yine sâde, süssüz ve geniş
bir üstlük başörtüsüyle örtüldügü abâye ya da
pardesüler de (Adına başka birşey de diyebilirsiniz)
"Cilbâb" sayılabilir ve kadının
dış elbisesi olarak kullanılabilir. Koltuk
altının açık olması zarar vermez. Çünkü kolunu
kaldırmasıyla görülen kısım, vücudu ya da iç
elbiseleri değil, pardesünün oraya gelen kısımıdır.
Bu açıdan "çarsaf' belki de daha olumsuzdur. ,Çünkü
çarsaflı kadın kolunu kaldıracak olursa, kolunun çıplak
yerlerinin yada iç elbiselerinin görülmesi muhtemeldir. Ama çarsaf
bu olumsuzluğuna rağmen, Kur'an-ı Kerim'de istenen
"cilbâb"a bazılarınca daha uygun görülmüştür.
Zirâ kadın zâten dışarıda çok gezmez, onun
karargâhı evinin içidir, zorunluluk olmadıkça dışarıda
çalışmaz, elinde eşya taşımaz ki, kolu açılacaktır.
Üstelik kolları dahî kapatmakla vücut hatlarını
âzamî ölçüde gizlemis olur, istenen de budur... gibi bir espiri
taşır.