Fıkıh | Konular

Kabirlerden kalkis

Kur'an, kıyametin kopmasından sonra Sûr'a ikinci defa
üfürülme ile bütün canlı yaratıkların hesap için
tekrar diriltileceklerini ifade eder. O kadar ki, öldükten sonra
dirilmenin anlatılmadığı çok az sûre bulunabilir.
Pek çok surede bu konuyu açıklayan örnekler getirilerek, akıllara
gelebilecek tereddütleri ortadan kaldırır.


Kabirlerden kalkış dediğimiz tekrar dirilme inancı,
kişilerin ve toplumun ıslahında çok önemli bir ilke olduğu
için Kur'an-ı Kerim bu konuya önemle eğilir. Gerçekten de
öldükten sonra tekrar dirilmenin gerçekleşeceğini bilen
insan, hayır ve iyilik yapmaya, işlediği kötülükleri en
aza indirmeye çalışır. Fakat yeniden dirilişe
inanmayan kimse topluma ve kendisine her zaman zarar verebilir.


Öldükten sonra tekrar diriliş hem beden hem de ruh ile
olacaktır Bu konuya açıklık getiren bir ayette:
"Ayetlerimizi inkar ile kâfir olanlar (var ya) onları muhakkak
ki ateşe atacağız. Derileri piştikçe azabı
tadıp durmaları için, onları başka derilerle
yenileyip değiştireceğiz. Şüphesiz ki Allah mutlak
galiptir, yegane hüküm ve hikmet sahibidir" (en-Nisâ, 4/56),
buyurulur.


Kur'an-ı Kerim, öldükten sonra tekrar dirilmeyi inkâr eden
kimselere karşı, yeniden dirilişin aklen mümkün olduğunu
ve muhakkak meydana geleceğini açıklamak için bir kaç yol
izlemiştir.


Yeniden dirilmeyi, ilk yaratmaya kıyaslamıştır. Bu
konuda bize şöyle buyurur: "O, kendi yaratılışını
unutarak bize bir misal getirdi. "Bu çürümüş kemiklere kim
can verecekmiş?" dedi. De ki: "Onları ilk defa yaratan
diriltecek. O, her yaratmayı hakkıyla bilendir" (Yâsin,
36/78-79)


Zor bir şeyi yaratmaya gücü yetenin, kolay bir şeyi
yaratması elbette mümkündür. Göklerin ve yerin yaratılması,
insanın yaratılmasından daha zordur. Bunu yapabilen,
insanı da öldükten sonra diriltebilir. Kur'an-ı Kerim'de
şöyle buyurulur: "Bütün varlıkları yoktan var eden
ve sonra da tekrar diriltecek olan O'dur. Bu, O'na pek kolaydır. Göklerde
ve yerde en yüce sıfatlar O'nundur" (er-Rûm, 30/27). "Biz
ilk yaratmadan âciz mi kaldık? Hayır, onlar yeniden
yaratılmaktan şüphe ediyorlar" (Kâf, 50/15)


Kupkuru ve ölü bir durumda olan yeri, bitkilerle canlandıran,
insanı da diriltebilir Ayetlerde şöyle buyurulur:


"...Sen yeryüzünü kupkuru ve ölü görürsün. Fakat biz onun
üstüne suyu indirdiğimiz zaman, o harekete gelir, kabarır; her
güzel çiftten nice bitki bitirir. Bunun sebebi şudur: Çünkü
Allah hakkın ta kendisidir. Şüphesiz hakkıyla kâdirdir. O
şüphesiz her şeye hakkıyla kâdirdir. O saat elbette
gelecektir. Onda hiçbir şüphe yoktur. Doğrusu Allah,
kabırlerde olan kimseleri de diriltip kaldıracaktır"
(el-Hacc, 22/5-7)


Bir şeyi zıddına çevirmeğe gücü yeten, onu
benzerine çevirebilir. Allah, ağaçlarda bol miktarda bulunan suya
rağmen, nasıl ondan ateş çıkartıyorsa, öylece
insanları da tekrar yaratabilir. Bu konuyla ilgili ayetlerde şöyle
buyurulur: "O Allah ki, size yeşil ağaçtan bir ateş
yaptı da, simdi siz ondan yakıp duruyorsunuz. Gökleri ve yeri
yaratan, onlar gibisini yaratılmaya gücü yetmez mi? elbette buna
gücü yeter. O herşeyi yaratandır her şeyi bilendir"
(Yâsin, 36/80-81).


Kur'an-ı Kerim'de ikinci defa Sûr'a üfürülme ile meydana
gelecek gelişmeler şöyle açıklanır:


Sûr'a ilk defa üfürüldüğünde kıyamet kopacaktır.
Yani bu ilk üfürülmeyle, dünya hayatı sona erecek, Allah'ın
istisnâ ettiği varlıkların dışında bütün
canlılar ölecektir. Bu konuda ayet-i kerimede şöyle buyurulur:
"Sûr'a üfürülünce, Allah'ın dilediğinden başka, göklerde
ne var, yerde ne varsa hepsi çarpılıp cansız yere düşer"
(ez-Zümer, 39/68).


İsrâfil (a.s)'ın Sûr'a ikinci defa üfürmesiyle, insanlar
kabırlerinden kalkıp Rablerine doğru akın akın
koşacaklardır. Bu konuyla ilgili olarak iki ayeti
hatırlatmak yeterlidir. "Sur'a üfürülmüştür. Bir de
görürsün ki, onlar kabırlerinden kalkıp Rablerine doğru
koşup gidiyorlar" (Yasin, 36/51). "Sonra ona (Sûr'a bir
daha üfürülecektir. O anda görürsün ki ölüler dirilip, ayakta bakınıp
duruyorlar" (ez-Zümer, 39/68).


İsrâfil (a.s)'ın Sûr'a iki kez üfürmesi arasında geçecek
süre kesin olarak bilinmemektedir. Çünkü Ebû Hüreyre (r.a)'den
rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s) "Sûr'a iki defa
üfürülme olayı arasında kırk (zaman) vardır"
buyurmuşlardır. Orada bulunanlar, hadisi nakleden Ebû
Hureyre'ye "Ey Ebû Hureyre; kırk gün mü?" diye sormuşlar;
"Bilmiyorum" cevabını alınca, "Kırk ay
mı?" demişler; yine: "Bilmiyorum"
karşılığını alınca, "Kırk
yıl mı?" diye sormuşlar. Bu soruya da Ebû Hureyre
"Bilmiyorum" cevabını vermiştir (Müslim, Fiten,
28; Ebû Dâvud, Sünne, 22).


Kur'an-ı Kerim'de ölülerin diriltilmesi ile ilgili olarak
Cenâb-ı Hak'la ile İbrahim arasında geçen konuşma
ibretlidir.


Rivayete göre Hz. İbrahim (a.s)'ın "Ey Rabbim ölüleri
nasıl diriltiyorsun? Bana göster," sorusunu sormasının
sebebi şu idi: Bir gün Hz. İbrahim (a.s) deniz kenarında
bir insan ölüsü görür. Dalga, ölünün üzerini açtığı
zaman, hemen denizdeki yaratıklar ölüye saldırır,
kopardıkları parçanın bir kısmı denize düşer
ve diğer kısmını yerler. Dalga çekilince kara ve hava
hayvanları saldırır. Kara hayvanları
kopardıklarının bir kısmını yer, bir
kısmını da havada boşluğa
bırakırlardı. Bunu gören Hz. İbrahim (a.s) merak
eder. Bu parçaların nasıl ayrı ayrı yerlerden
toplanıp bir araya getirileceğini görmek ister. İşte
bu konuyla ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de şu ayeti buluyoruz:


"Bir vakit de İbrahim: Rabbim, ölüleri nasıl
diriltirsin? Bana göster, demişti. Allah ona; inanmadın
mı? buyurmuştu. O da; hayır, inandım. Fakat kalbim
yatışsın diye (arzuluyorum) demişti. (Allah) dedi ki:
"Dört kuş tut. Onları kendine alıştır,
sonra parçalayıp her parçasını bu dağın
üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Koşarak
sana geleceklerdir. Bil ki Allah, her şeye üstün ve yegane hikmet
sahibidir" (el-Bakara, 2/260).


Cenâb-ı Hak kabırden kalkış ve mahşer
meydanında toplanıp hesap verme işinin gerçekleşeceğini
şöyle ifade buyurur: "Ey Rabbimiz; şüphesiz sen, geleceğinde
şüphe olmayan bu günde insanları toplayacaksın. Şüphesiz
ki Allah va'dinden dönmez derler" (el-Bakara, 2/9). Hz. Peygamber,
ölümünden sonra insanın her şeyinin çürüyüp yok olacağını,
ancak acbü'zzeneb denilen "kuyruk sokumu kemiği"nin bundan
müstesna olduğunu bildirmiş, kıyamet koptuktan sonra
ikinci yaratılışın bu çürümeyen kemikten derlenip
toparlanacağını belirtmiştir (Buhârı, Tefsîru
Sure, 39/3, 78/1; Müslim, Fiten, 14 t-143; Ebû Dâvud, Sünne, 22;
Nesâî, Cenâiz, 117; İbn Mâce, Zühd, 32; Mâlik, Muvatta,
Cenâiz, 49; Ahmed b. Hanbel, II, 322, 428, 499, III, 28).


Acbü'z-zeneb'le ilgili Hadislerde tasvir edilen ikinci yaratılış,
başka bir deyimle kabırlerden kalkış, insanın ana
rahmindeki oluşumuna benzemektedir. Nitekim tıp ilminin
verilerine göre, sperm ana rahmine düştüğü zaman, ilk oluşum
sırasında ana rahmi ile insan embriyonu arasında
birleştirici bir sap bulunur. Başlangıçta cenin bu sap
üzerinde büyür. İşte bu sap, insan embriyonunun kuyruk
sokumuna tekabül eden bölgesi ile bağlantılıdır.
Sonuç olarak hadis-i şeriflerde acbü'z-zeneb veya acmü'z-zeneb
diye ifade edilen unsurun ölümsüzlüğünü ve yeniden dirilişin
çekirdeğini teşkil edeceğini düşünmek mümkündür.
Allah ve Resulunun haber verdiği bazı konuların nasıl
gerçekleşeceğini bugün için pozitif, ilimlerin tam olarak açıklayamaması,
sonucu değiştirmez. Çünkü yaratıcı ve O'nun
adına konuşan elçisi bir şeyi söylemişse onun
doğruluğuna inanmak gerekir. Nitekim, yeni bilimsel
araştırmalar İslâm'ın daha önceki asırlarda açıklanamayan
tabiatla ilgili pek çok konularını günümüzde gün
ışığına çıkarmıştır.




Konular