Mescidleri süsleme
Cami yapıyoruz diye halktan toplanılan paralar1a camilere
çok pahalı tezyinat yapılıyor. Bunun bir mahzuru yok
mudur?
Bir şeyin yapılıyor olması onun mahzuru
olmadığını göstermez. Önce bunu söylemiş
olalım. Ondan sonra: Ne hikmetse Islâm'da genellikle binaya ihtiyacı
aşan tarzda ehemmiyet vermek, fazla yüksek binalar yapmak, elbisede
olduğu gibi binada da gösteriş unsuruna kaçmak pek hoş
karşılanmamış ve bunda hep fanilik inancına
zıt bir görünüm aranmıştır. Bu hususta pek çok
hadis-i şerif yanında bazı ayet-i kerimeler de vardır.
Meselâ Şu'ara Suresi 128. ve 129. ayetlerinde, Peygamberleri
yalanlayan geçmiş milletlere hitaben: "Her yüksek yerde bir
alamet bina edip eğlenir misiniz? Ebedi
kalacakmışsınız gibi muhkem köşkler, kaleler, mi
edinirsiniz?" buyurulur ve onların bu tutumları
kınanır. Mevdudî bu ayetleri açıklarken der ki: "...
Bu bağlamda, mimaride israfın bir halk içinde rastgele ortaya
çıkmayıp maddî amaçlar ve bencil kazançlar ugrunda servet yığma
ve çılgınlığın sonucu olduğu
belirtilmelidir. Bir millet bu noktaya geldiği zaman tüm sosyal
sistemleri bozulur ve çöküntüye uğrar".(Mevdudî, Tefhim,
IV/43) Nitekim en yakınımızdaki Osmanlı buna örnek teşkil
edebilir. Diğer yönden Rasulüllah (sav)'in mescidi sade olduğu
gibi, ta Selçukluların sonuna kadar tüm Islâm dünyasındaki
mescidler de genellikle sade idiler. Selçuklunun "Ulu Cami"
tipi bunun şahididir. Ama daha sonraları san'at Batıda
başdöndürücü bir propoganda aracı haline gelince, resim ve
heykel yasağıyla karşılaşan müslümanlar, hem
estetik zevk, hem de san'atla üstünlük kurmaya çalışan
Batı düşüncesine, aynı silâhla karşılık
verme aracı olarak mimariye ve özellikle de cami mimarisine
yöneldiler. Doğrusu bu yolla gereken cevabı da en güzeliyle
verdiler. Mamafih bu da tartışılabilir ve
İslam'ın üstünlüğünü ortaya koyacak gerçek dinamikler
yitirildigi için mimariye muhtaç olundu, denebilir. Ama yine denilebilir
ki, "kâsaneler bina etmek" lizatihi değil, sebep
olacakları ahlâki bozulmadan ötürü (ligayrihi) yerilen bir
şey olabilir. Dolayısı ile müslümanların kafa
yapılarında hakimiyet kurmak isteyen kültürlere cevap teşkil
etmesi halinde "ligayrihi kabîh" değil, "ligayrihi
hasen" bir şekle dönüşür ve güzel sayılır.
Sonra dikkat edilirse mimarisinin israf olup olmadığı
tartışılabilecek camilerimizin daha çok görkemli olan
tarafları, iç kısımları değil, genellikle
dış görünüşleridir. Zaten camilerin süslenmesinin hoş
karşılanmayışının fanilik duygusuna ve
tevazua zıt oluşundan başka bir esas sebebi daha zikredilir
ki, o da süslemelerin, namaz kılanların dikkatini çekmesi ve
namazın huşuunu bozmasıdır. Fıkıh
kitaplarımızda mes'eleye daha çok bu açıdan
bakılmıştır. Kur'ân-ı Kerim'de mescidlerin
sadece "imarından"(K. Tevbe 9/18) ve
"tesisinden"(K. Tevbe 9/108) bahsedilir. Hadis-i şerifler süsleme
konusunda daha detaylı bilgi verirler. "Benim tezyin
edilmiş bir eve girmem olmaz."(Ebu Dâvûd, Et'ime 8; Ibn Mace,
Et'ime 56; Müsned, V/221, 222) "Ben muhteşem mescidler yapmakla
emrolunmadım".(Ebu Davud, Salât 12) Bu hadisi şerhederken
Münavî der ki: Ibadethaneleri süslemek ehli kitabın işidir.
Yahudiler ve Hiristiyanlar kitaplarını tahrif ettikten sonra
mabetlerini süsleyip tezyin ettiler... Müslümanların bu konudaki
hususu da itidal olmalıdır. Hz. Ömer onca maddî devlet
gücüne rağmen mescidi değiştirmemiştir. Islâm'da
mescidleri ilk tezyin eden Velid b. Abdülmelik'tir. Selefimizden çoğu
insanlar fitne korkusundan ona bir şey diyememişlerdir". (Münavi,
Feyzul-kaîr, V/426). Bu hadisle ilgili olarak Ebu Davûd'un nakline göre
Ibn Abbâs: "Ama siz yine de Yahudi ve Hiristiyanlar gibi mescidleri
süsleyeceksiniz." Yani ihlası terkedecek, onlara uyacak ve
mescidleri övünme vesilesi yapacaksınız (Ebu Davûd, Salat 12)
demiştir. Hatta Ebu Davud'un müteakip hadisi de bunu destekler:
"Insanlar mescidler konusunda birbirleriyle övünmedikçe Kıyamet
kopmaz"(agk.) Mescidleri süslemenin, dinin gereklerini yaşamadaki
zayıflıktan kaynaklandığını gösteren bir
hadis-i şerif de şudur: "Hangi milletin işi kötüleştiyse,
onlar mescidlerini süslediler".(Ibn Mâce, Mesâcid 2)Fıkıhçılar
elbette bir konuda hüküm vermek için mes'eleye naslar açısından
da pozisyon açısından da çok yönlü bakarlar. Ibn Abidin:
"Mescidi -mihrap duvarı hariç nakışlamakta beis
yoktur (Yani yapılmasa daha iyi olur). Mihrap duvarını süslemek
(tahrimen) mekruhtur, çünkü namaz kılanların dikkatini
dağıtır. Süslenen yerlerinde de detaylı ve girift
nakışlar yapmak yine (tahrimen) mekruhtur".(Ibn Abidin,
I/442 (Amire)) Süslenebilecek kısımların badana ya da
altın suyu ile bezenmesi mekruh değilse de bu camiye vakfedilen
(cami yapılması için verilen) paralardan yapılamaz.
Kişiler bunu ancak kendi hesaplarına yaptırabilirler
(Hindiye, I/09) der.Böyle kişilere ses çıkarılmamasının
sebebi de şudur: Mescid süslemek (temizleme ve güzelleştirmeyi
buna karıştırmamak gerekir) için para ve zaman israfında
bulunan insanlar zaten dindarlığı zayıf ve bu konuda
bilgisi az insanlardır. Onları bundan da menetmek kendilerini
mescidlerden bütün bütün koparacaktır. Binaenaleyh hiç olmazsa
paralarını buralara harcasınlar, diye düşünülür.
(Milnavî yukarıya aldığımız son hadis-i
şerifi bu doğrultuda açıklar. bk. Feyzu'1-Kadîr, V/449;
Konu hakkında ayrıca bk. M. C. el-Kâsimî, Islâhu'1-Mesacıd,
(Cezair 1989) s. 96) Özetlersek:
l. Mescidlerin cemaatine, cemaati yetiştirmeye değil de
mescidleri süslemeye özen göstermek dini gevşekligin belirtisidir.
2. Mescidde namaza duranların görebileceği yerleri süslemek,
yaldızlamak ve çeşitli tablolar asmak mekruhtur.
3. Diğer kısımların süslenmemesi, ama temiz ve
güzel tutulması süslenmesinden daha iyidir.
4. "Cami yapmak üzere" diye alınan paralar süslemelere
harcanamaz. Mahzuru olmayacak süslemeleri kişiler ancak kendi
ceplerinden yatırırlar, ya da parayı verene süslemede
kullanılacağı söylenilerek alınır.
5. Cami için toplanan paraların, tezyinat yerine cemaata ve
çocuklarına hakikatleri öğretmede kullanılması daha
iyidir.