Recm cezasi uygulanmasi için gerekli sartlar
1. Zina eden kadın veya erkeğin ergin olması.
2. Akıllı olması. Akıl hastasına had
uygulanmaz. Akıllı ve ergin bir kimse akıl hastası ile
zina etse, yalnız kendisine had uygulanır.
3. Evli olan gayrı müslime recm yerine değnek cezası
uygulanır. Şâfiî ve Hanbelîlere göre pasaportla Islâm
devletine gelen gayrî müslim yabancılara ne zina ve ne de içki
içme cezası uygulanmaz.
4. Zinanın zor kullanarak olmaması gerekir.
5. Zinanın diri bir insanla olması gerekir.
6. Zina edilen kadının da ergin veya kendisine cinsel istek
duyulan bir yaşta olması gerekir.
7. Zinanın bir şüpheye dayalı olmaması gerekir.
Fasit nikahtan sonraki cinsel temasa had gerekmediği konusunda görüş
birliği vardır. Velisiz veya şahitsiz evlenme gibi.
Zinanın bir para karşılığında olması
halinde Ebû Hanife'ye göre her ikisine de had cezası uygulanmaz.
Çünkü bu durum bir mehir karşılığında nikâh
akdine benzemektedir. Burada şüpheden dolayı had düşer.
Ancak fiil haram olduğu için ta'zir uygulanır. Ebû Yusuf ve
Imam Muhammed'e göre bu durumda da had cezası verilir (Ömer Nasuhi
Bilmen, Istilâhât-ı Fıkhıyye Kâmusu, Istanbul 1968,
III,197 vd.).
8. Cinsel temasın önden olması. Arkadan ilişki yani
livata için Ebû Hanîfe'ye göre yalnız ta'zir cezası
uygulanır. Ebû Yusuf, Imam Muhammed ve Hanefiler dışındaki
üç mezhebe göre ise livata haddi gerektirir. Yabancı bir
kadına ön veya arka dışında karın, uyluk gibi
başka bir yere temas ise yalnız ta'zîri gerektirir. Çünkü
bu, şer'an kendisine bir şey takdir edilmeyen münker bir
fiildir.
9. Had cezalarının uygulanabilmesi için Islâm devletinin
varlığı şarttır. Çünkü dârul-harp veya
dârul-bağy (âsiler ülkesi) de had cezalarını uygulamaya
Islâm devletinin velâyet yetkisi olmaz ve bu hükümleri uygulamaya
gücü yetmez.
10. Zina eden erkek veya kadının halen veya daha önce sahih
nikâhla evlenmiş olması ve bu nikâh devam ederken eşiyle
bir defa da olsa cinsel temasta bulunması şarttır. Böyle
bir erkeğe "muhsan", kadına ise "muhsana"
denir. Recm cezası için bu son niteliğin bulunması da
gerekir.
Recm için muhsan sayılmada erkek veya kadında şu yedi
niteliğin bulunması gerekir: Akıllı olmak, ergin
bulunmak, hür ve müslüman olmak, sahih nikâhla evlenmiş bulunmak
ve bu nikâhtan sonra eşiyle guslü gerektirecek şekilde cinsel
temasta bulunmak. Bu şartlardan herhangi birisi bulunmazsa ceza yüz
değneğe dönüşür. Zina edenlerden birisi muhsan olur, diğeri
bekâr bulunursa; bekâra yüz değnek, muhsan olana ise recm
cezası uygulanır.
Ebû Hanife ve Mâlik'e göre, bir erkek veya kadının muhsan
sayılması için müslüman olması şarttır. Bu yüzden
evli olan gayrı müslimlerin zinasına recm cezası
uygulanmaz, çünkü recm, günahtan temizlenme yoludur. Zimmî ise
günahtan temizlenmeye ehil değildir. Onun temizlenmesi ancak
ahirette azapla gerçekleşir. Hz. Peygamber; Allah'a şirk
koşan kimse muhsan değildir" (Zeylaî, Nasbü'r-Râye, III,
327) buyurmuştur. Bu görüşte olanlar için iki yahudinin Hz.
Peygamber tarafından recmedilmesi olayı, Tevrat hükmüne göre
olmuştur. Daha sonra bu neshedilmiştir (Zeylaî, a.g.e, III,
326; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 92).
Şâfiî, Ibn Hanbel ve Ebû Yusuf'a göre, recmin uygulanması
için zina edenin müslüman olması şart değildir. Bir zimmî
zina suçuyla Islâm mahkemesine gelse had uygulanır. Müslüman bir
erkek zimmî bir kadınla evlenip cinsel temasta bulunsa, her ikisi de
"muhsan" olur. Delil, Hz. Peygamber'in iki yahudiye recmi
uygulamasıdır. "Dulun dul ile zinasında taşlama
vardır" (Müslim, Hudûd,12-14; Ebû Dâvud, Hudûd 23;
Tirmizî, Hudûd, 8) hadisinin genel anlamı da başka bir
delildir. Diğer yandan zina bütün semavi dinlerde haram kılınmıştır
(bk. eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, II, 267; Ibn Kudâme, el-Muğnî,
Kahire 1970, VIII, 163; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-Islâmî ve
Edilletüh, Dımaşk 1405/1985, VI, 43).
Zina Suçunun Sâbit Olması:
Zina, ya ikrarla ya da dört şahitle sabit olur.
1. Ikrarla Tesbit:
Zina ikrarında bulunanın akıllı, ergin olması
ve zorlama altında bulunmaması gerekir. Ayrıca ikrarın
dört defa yapılması gereklidır. Çünkü Mâiz b. Mâlik'e
Allah elçisi dört defa ikrar esasını
uygulamıştır. Hanefi ve Hanbelîlerin görüşü budur.
Şâfiî ve Mâlikilere göre ise tek ikrar yeterlidir. Bunlar da işçinin
kendi patronunun eşiyle zina etmesi olayına dayanırlar.
Çünkü orada dört ikrardan söz edilmemiştir (Buhârî, Âhad,I,
Şurüt, 9; Müslim, Hudûd, 25; el-Bâcî, el-Müntekâ, VII,135; Ibn
Kudâme, el-Muğni, VIII, 191 vd.).
Diğer yandan dört ikrarın ayrı meclislerde
yapılması gerekir.
2. Zinayı dört şahitle ispat: Zinanın müslüman,
erkek, adaletli ve hür dört erkek şahitle ispat edilmesi gerekir
(en-Nisâ', 4/15; en-Nûr, 24/4,13). Şahit sayısı dörtten
az olur veya dördüncü şahit "sadece bunları bir yorgan
altında gördüm" gibi kesin zinaya delâlet eden beyanda
bulunmasa, ilk üç şahide "zina iftirası (kazf)"
cezası uygulanır. Zina isnat edilenden had düşer. Çünkü
Hz. Ömer, Muğîre (r.a)'in zinasına şahitlik eden üç kişiye
zina iftirası cezası uygulamıştır (bk. ez-Zühayli,
a.g.e., VI, 48; "Kazf" maddesi).
Recm Cezasının Infazı:
Zina ikrarla sabit olmuşsa recm uygulamasına devlet
başkanı veya infaz görevlisinin başlaması gerekir.
Şahitle sabit olması halinde ise infaza şahitlerin
tamamının hazır bulunması ve ilk taşı
onların atması şekliyle başlanır. Böylece
herhangi bir şüphe, vazgeçme yanlışlık vb. tüm
ihtimallerin ortadan kalkması ve adli hataya düşülmemesi için
gerekli önlemler alınmıştır. Hz. Ali'den şöyle
dediği nakledilmiştir: "Önce şahitler taş atmaya
başlar, sonra devlet başkanı, sonra diğer
insanlar" (Zeylai, a.g.e., III, 319 vd.; es-Şevkânî, a.g.e.,
VII,108). Bekârların zinasında ise değnek cezasına
şahitlerin başlaması gerekmez. Çünkü onlar bunun usul ve
şeklini bilmeye bilirler ve bu durum zulme yol açabilir.
Recm cezası, ibretli olması için bir meydanda erkek ayakta,
kadın ise tercih edilen görüşe göre göğsüne kadar bir
çukura sokularak kendisine ölünceye kadar küçük taşlar
atılmak suretiyle infaz edilir. Hz. Peygamber'in Gâmidiyeli kadın
için, göğsüne kadar bir çukur açtırdığı
nakledilir (Zeylaî, a.g.e., III, 325; eş-Şevkânî, a.g.e.,
VII, 109).
Recmle öldürülen kimse yıkanır. Kefenlenir, cenaze
namazı kılınır ve defnedilir. Çünkü Hz. Peygamber,
recmedilen Mâiz için Kendi ölülerinize yaptığınız
şeyleri ona da yapınız" (Zeylai, a.g.e, III, 320)
buyurmuştur.