Vasiyetin sartlari
Vasiyetin sahih olması için, mûsîde, mûsâ lehte ve mûsâ
bihte bulunması gereken bir takım şartlar vardır;
a- Mûsîde bulunması gereken şartlar:
1- Mûsî (vasiyette bulunan şahıs), teberrua ehil
olmalıdır. Buna göre, mûsî, âkil, bâliğ ve hür olmalıdır.
Mûsînin akıl sahibi olması gerektiğinde ulema
arasında her hangi bir görüş ayrılığı
yoktur. Definin, bunağın ve baygının vasiyeti
ittifakla caiz değildir. Büluğ konusu ise ihtilafladır.
Hanelî ve Şâfiîlere göre mûsînin baliğ olması
şarttır. Mâlikî ve Hanbelilere göre şart değildir.
Onlara göre mümeyyiz olan çocuğun (on yaşı temyiz çağı
kabul ediyorlar) vasiyetleri geçerlidir.
Sefahet sebebiyle kendisine hacr konulmuş olan mahcudun vasiyeti
temelde ittifakla caiz olmakla birlikte bazı teferruatta mezhepler
arasında ufak tefek görüş ayrılıkları
vardır. Hanefilere göre mahcurun vasiyetinin geçerliliği,
vasiyetin fakirlere veya bir hayır kurumuna olması ile
kayıtlıdır. Zengin için yapacağı vasiyet geçerli
değildir. Diğer mezheplere göre ise böyle bir şart
yoktur. Ancak Şâfiîlere göre iflas sebebiyle hacr edilenin
vasiyetinin cevazı, alacakların icazetine
bağlıdır.
Sarhoşun vasiyeti Şâfiilerin dışındaki
ulemaya göre mutlak olarak geçerli değildir. Çünkü aklı
başında değildir. Şafiilere göre ise haram bir
şeyden dolayı sarhoş olanınki sahihtir.
Kâfirin vasiyeti ittifakla caizdir (Merğınanî, a.g.e., IV,
234 vd., Ibn Kudâme, a.g.e, VI, 558 vd., Zühayli a.g.e, VIII, 24 vd).
2- Mûsî, vasiyet ettiği mala malık olmalıdır. Bir
kimsenin kendisine ait olmayan bir malı vasiyet etmesi caiz
değildir.
3- Mûsî vasiyeti kendi rızası ve hür iradesi ile etmiş
olmamalıdır. Ikrah, şaka veya hata ile
yapılmış olan vasiyetlerin geçerliliği yoktur.
b- Mûsâ lehle ilgili olan şartlar:
1- Mûsâ leh, mevcut olmalıdır. Ana karnındaki cenin de
mevcut sayıldığı için, cenine yapılan bir
vasiyet geçerlidir.
2- Mûsa leh belli olmalıdır. Kim olduğu bilinmeyen meçhul
bir şahsa vasiyet caiz değildir.
3- Mûsa leh mal edinmeye müstehak birisi olmalıdır.
Dolayısıyla köle için yapılan vasiyet geçerli sayılmamıştır.
4- Mûsa leh, musî'in katılı olmamalıdır. Mûrisi
öldüren katıl, mirastan mahrum olduğu gibi, mûsîsini
öldüren mûsa leh de vasiyetten mahrum edilir. Bu görüş, Hanefî
ve Hanbelîlere göredir. Şâfiî ve Mâlikîlere göre katile
vasiyet yapılabilir.
5- Mûsa leh, mûsînin vârisi olmamalıdır. Vârise vasiyet
caiz değildir. Şayet birisi vârisine vasiyette bulunmuşsa,
bu vasiyetin geçerliliği diğer varislerin rızasına
bağlıdır.
6- Mûsa leh, haram bir cihet olmamalıdır. Kumar salonu
yapılması, şarap fabrikası inşası gibi haram
bir cihet için yapılmış olan vasiyetler ittifakla geçersizdir.
Vasiyet ciheti aslında mübah olmakla beraber, bir masiyete vesile
olabilecek cinsten ise -fasıkların fısklarını
icra edebilmeleri için yardımlaşmalarını
sağlayacak bir tesis inşası gibi- Hanefi ve Şafiilere
göre geçerli, Mâlikî ve Hanbelilere göre batıldır.
c- Musa bihte bulunması gereken şartlar:
1- Musa bih mal olmalıdır. Mal, taşınır ve
taşınmaz bir mal olabileceği gibi, hak ve menfaat da
olabilir. Bir kimse mesela evinin mülkiyeti varislerinin olması
şartıyla, süknâsını (içerisinde oturma hakkı)
bir başkasına vasiyet edebilir.
2- Mûsa bih olan mal, mütekavvim (Müslümanlar katında
değeri olan bir mal) olmalıdır. Bir Müslümanın
başka bir Müslüman için şarap, domuz gibi mütekavim olmayan
bir şeyi vasiyet etmesi caiz değildir. Aynı şekilde,
bir kimsenin ölümünden sonra peşinden ağıt okunması
için vasiyette bulunması caiz olmaz.
3- Temlîki kabıl olmalıdır. Bundan maksat; vasiyet
edilen alın şer'î akitlerden bir akitle sahip olunması
sahih bir mal olmalıdır. Binaenaleyh, henüz ana karnına düşmemiş
bir yavruya vasiyet caiz değildir.
4- Vasiyet edilen mal muayyense, vasiyet edilirken, mûsînin mülkü
olmalıdır.
5- Mûsa bihin masiyet veya şer'an haram olan bir şey
olmaması gerekir. Meselâ kabrin gösterişli bir şekilde
yapılması için vasiyette bulunmak caiz değildir.
6- Mûsînin varisi varsa, mûsa bih terikenin üçte birinden fazla
olmamalıdır. Şayet üçte birden fazla olursa, fazla olan
miktardaki vasiyetin edası varislerin icazetine
bağlıdır. Bu Hanefilerin görüşüdür. Şâfiî,
Mâlikî, ve Hanbelîlere göre ise, mûrisin varisi olmasa bile terikenin
üçte birini aşan miktardaki vasiyet batıldır. Çünkü bu
durumdaki birinin malında tüm Müslümanların hakkı
vardır (Merğınânî, a.g.e., IV, 232; Ibn Kudâme, VI, 563;
Mevsılî, el-Ihtiyar li Ta'lili'l-Muhtâr, V, 62; Bilmen, a.g.e.,
122-127; Zühaylî, a.g.e., VIII, 26-53).