Fıkıh | Konular

Imam ebu hanife, safii ve tasavvuf

Tarikata girmeden Islam yaşanamaz. Müctehitler bile buna muhtaçtır.
Bu yüzden Imam Azam, tarikata intisab ettiği son seneleri için
" Son iki senem olmasaydı helak olurdum" demiş, Imam
Şafii de Şeyban isimli bir çobandan tarikat dersi almıştır...
deniyor, bu doğru mudur ?


Rasulüllah'ın (s.a.) ashabının
yaşadıkları zühal, nefis tezkiyesi, verâ, zikir ve
nafileleri yaşama anlamında (ise) tasavvufu ve onun bir mezhebi
olan tarikatı kabul ve ispat, her halde bu sorunun cevabı
değildir ve ehli ilmin bunda şüphesi de yoktur. Fıkıh,
hadis ve tefsir gibi ilimlerdeki istilah ve metodların sahabe döneminde
bulunan asıllarına göre gelişme ve değişme göstermesi
gibi, söz konusu ilimde de istilahların ve metodların
geliştirilmesi, daha kestirme metodlar ve disiplinler bulunması
da normaldir makuldur. Bunlara da kimsenin söyleyecegi pek fazla bir
şey yoktur.Ancak bütün bunları anlatabilmek için
müslümanlarca "delil" sayılmayan yöntemlere başvurmanın
da gereği yoktur. Bilindiği gibi Islâmda ilmin yolları
üçtür:1. Sağlam duyular. 2. Doğru haber 3. Akıl. Sözünü
ettiğiniz bilgiler sağlam duyuların ve aklın konusuna
değil, haberin konusuna girerler. Haberin doğru olabilmesinin de
belli şartları vardır.Bunun için de müslümanlar
"isnad ilmi" diye bir ilim geliştirmiş ve bu yolla
sağlamlığını tespit ettikleri haberleri,
kitaplarda tescil etmişlerdir. Imdi, sorudaki iddiaları böyle
bir belge ile ispat etmemiz (ya da etmeleri) mümkün değildir.
Çünkü ilmi ölçülerle doğru diyebileceğimiz bir sağlam
kaynakta böyle bir şey kaydedilmemiştir. Gerçi Imam Gazali
(her nedense): " Imam Şafii Şeyban-i Râî'nin önünde
mektebe giden bir çocuk gibi diz çöker ve yapacağı
işleri kendisinden sorardı. Kendisine: senin gibi bir zat, böyle
bir bedeviden bilgi alır mı? diye sorulduğunda bu adam
bizim bilmediğimizi biliyor, cevabını verirdi. (Imam Gazâlî,
Ihya I/24-25 (Terc:1l61 )) diyor ama:Bu haberin doğru olduğunu
kabul etsek dahi bu, Imam Şafiî'nin ondan tarikat dersi aldığını
ve bugünkü anlamda onu mürşit edindiğini göstermez. Aksine
Imam Şafiî'nin tevazuunu ve kendi ifadesinden de anlaşılacağı
üzere, bilmediği bir şeyi bilen, bir çoban dahi olsa, "
Bilmiyorsanız ehli zikir olan ilim sahiplerine sorun" emri
ilahisine uyarak ona sorma nezaketi gösterdiğini anlatır.Yine
Gazalî'nin, aynı yerde, "Ahmed b. Hanbel ile Yahya b. Main,
Marufu Kerhi'ye başvurur, ondan sorarlardı" ifadesini de
aynı şekilde anlarız. Çünkü "her bilenin üstünde
bir bilen daha vardır". Bazı konularda onların bu
imamlardan fazla biliyor olması mümkündür.Kaldı ki durum
tarihi açıdan öyle de değildir. Mesela Sehavî derki : "Şafiî
ve Ahmed'in, Şeyban er-Râî ile buluştukları ve ondan bir
şeyler sorduklarına dair haberler ehli marifetin ittifakı
ile batıldır. Çünkü bu imamlar Şeyban'a
yetişmemişlerdir". (Sehavî, el-Makarıdü'I-hasene
474) Aynı şeyi Aliyyu'1 Kâri de hem "el-Masnû", hem
de "el-Esraru'1-mer-fu'a" adlı eserlerinde nakleder. (Ali
el-Karî, el-Masnü' (thk. A. Ebu Gudde) 220, el-Esrâru'l-merfu'a (thk.
M.es-Sabbag) 38l)Imam Azam'ın "Eğer iki sene olmasaydı
Numan helak olurdu" anlamında: "Lev-lâ senetân le-heleke
Nu'man" dediğine dair de hiç bir güvenilir kaynakta bir kayda
raslanmadığını Muhakkık Kevseri söyler.
(Kevserî, Irgamu'l-merîd 41.) Ama sahih kabul edildiği takdirde
dahi Imam Ebu Hanefe'nin bu sözle neyi kastetmiş olabileceği açık
değildir. Tarikata girip, bir şeyhe intisap ettiği için
bunu kurtuluş saymış ve öyle demiş olduğu bundan
anlaşılmaz.Kısaca o büyük zatların böyle kurtarıcılara
ihtiyaçlarından çok onların bunlara ihtiyaçları
vardır. "Dürrul Muhtar sahibi Allame Hankafi'nin Kuşeyri'den
naklettiği gibi, tasavvufun makbul tarikatlarının da Davud
Tâî ve maruf Kerhi gibi büyük veliler vasıtası ile
dayanağı Imam Azam'dır" (Ismail Hakkı,
Mevahibu'r-Rahman 109) Ictihadında şu metodu benimseyen Imam
Azam'ın, hayatının sonuna doğru bu metoddan vazgeçtiği
rivayet edilmiştir. Kitap'tan sonra herhangi bir meselede bir hadis
varsa onu alırız. Bir mesele hakkında sahabeden birden çok
görüş gelmişse, Kitaba ve sünnete daha uygun olanı
tercih ederiz. Bunlardan biri yoksa tabiiki taklid etmeyiz, biz de onlar
gibi ictihat ederiz. (Ismail Hakkı, age. 31)Bu iki imamın
hayatlarını en geniş anlatan kaynaklarda bunların
üstadlarına baktığımızda sözü edilen zevattan,
ya da benzerlerinden ders aldıklarına dairde bir şey göremeyiz
(bk. Ebu Zehra, Ebu Hanife (Terc. O. Keskinogln) 109 vd.; Imam Şafiî,
40 vd.)


Konular