Fıkıh | Konular

Komsu hakki

Komşu hakkı nedir? Komşuya küsmek ne zaman câiz olur.


Islâm dini, hem dünya hem de âhiret mutluluğunu sağlamak için
gönderilmiştir. Insanların birbirlerini sevmeleri ve
dayanışma içerisinde olmaları, dünya mutluluğunun
başta gelen şartlarındandır. Kişinin Allah'ı
ânıp (zikir) kendi içinde yalnızlığını
gidermesi, kendisiyle olan dayanışması, sonra
İslamın belirlediği görev ve haklarla aile içerisinde
dayanışma, sonra yakın ve uzak komşularla
dayanışma, sonra mahalle, köy ve bölge halkıyla
dayanışma ve bütün bir Islâm ümmeti olarak dayanışma...
Işte bunlar sosyal huzuru, sosyal adâleti, hattâ sosyal güvenliği
sağlayan en önemli etkenlerdir. Komşularla dayanışma,
yani komşu hakkını gözetme de bu dayanışma
birimlerinin başta gelenlerindendir. Allah (c.c.) kendisine şirk
koşulmamasını istediği âyette yakın ve uzak
komşuya da iyilikle bulunulmasını istemiş (Nisâ 4/36)
ve komşuyu mü'min, kâfir diye ayırmamıştır. Bu
yüzden tefsirciler bu âyetle, kâfir komşuya da iyilikte bulunma
emredilmiştir, görüşündedirler. (Kurtubî V/184; Davudoğlu
X/591). Rasûlullah Efendimiz: "Cebrail komşuyu bana o denli
tavsiye etti ki, komşuyu komşuya mirasçı ilân edeceğini
sandım" (Buhârî, edep 28; Müslim, birr 140,141; Ebû Dâvûd,
edep 123; Tirmizî, birr 28; ibn Mâce, edep 4; Müsned N/85,160...)
"Vallahi mü'min olamaz! (üç defa) Kim, ey Allah'ın Rasûlü?
Şerrinden komşusu emin olmayan kişi" (Tirmizi,
ahkam;18; Müsned I/235, 303, 313) buyurmuşlardır. Bunlarda da
komşu mü'min -kâfir diye ayrılmaz. Diğer bir hadîs-i
şerîfte ise kâfir komşunun da hakkı olduğu açıkça
söylenir: "Üç türlü komşu vardır: Üç hakkı olan
komşu, iki hakkıolan komşu ve bir hakkı olan
komşu. Akraba olan Müslüman komşunun, komşuluk
hakkı, akrabalık hakkı ve Müslümanlık hakkı
olmak üzere, üç, akraba olmayan Müslüman komşunun, Müslümanlık
hakkı ve komşuluk hakkı olmak üzere iki; gayr-i müslim
olan komşusunda komşuluk hakkı olmak üzere bir hakkı
vardır." (Kurtubî V/184) "Kapısı en yakın
olan komşu iyilikte bulunmaya, diğerlerinden daha lâyıktır"(Buhârî,
edep 32, suf'a 3)


Komşu kimdir? Bu konuda meseleyi dar ve geniş tutanlar, iç
içe değişik tariflerde bûlunmuşlardır: En yakın
kırk ev, her yönden kırk ev, bağırılınca
sesin ulasacâğı kadar ev, sabah namazına aynı mescide
gelenler, mesciddeki ikamet sesini duyan evler... (Kurtubî V/185 vd.)
diye belirleyenler olmuştur. Bunların bir kısmı hadîslere
dayanmakta oIsa da anlaşılacağı üzere komşuluk
sınırı zamana ve zemine göre esnek bırakılmıştır.
Elbette şehirle köy, komşuluk sınırında
aynı değildir. O halde bunda en güzel belirleyici örftür.
Köy ve şehri ayrı ayrı düşünerek, âdeten komşu
denen evleri komşu diye bilmek, komşu tariflerinin
ortalamasıdır.


Komşunun hakkı nedir? Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) bunu
detayıyla anlatan hadisleri vardır: "Ebû Zer! Çorba pişirdiğinde
suyunu bol koy ve komşunu da gözet (Müslim, birr 142,143; Dârimî,
at'ime 37 .) Âlimler, bu hadisde fakire olduğu gibi, komşuyu düşünmekte
cimriye de bir kolaylık sağlanmıştır,
demişlerdir. Çünkü, yağını, etini bol kat
değil de, suyunu bol kat denmiştir. (Kurtubî V/186) Yani yağından,
etinden veremeyen cimriler de hiç olmazsa bolca koydukları suyundan
versinler demektir. Aslında Rasûlullah Efendimiz komşuya çok
basit şeylerin değil, âdeten vermeye değer şeylerin
verilmesini tenbihlemiştir. (Müslim, birr 143) Ama alan açısından
da "bir koyun bacağı bile olsa küçümsemeyin"
(Buhârî, hibe 1, edep 30; Müslim, zekât 91; Tirmizî, velâ 6) buyurmuştur.


Komşu hakkı bunlardan ibaret değildir. Rasûlullah
Efendimiz bir hadislerinde de: "Komşu komşusunun
duvarına bir ihtiyaç için sopa çakmasına engel
olmasın." (Buhâri, mezâlim 20, esribe 24; Müslim,
müsâkât/36; Timizî, ahkâm 18) Ebu Hurayra sonraları: "Ne
oluyor? Bakıyorum bunu terketmişsiniz. Vallahi bunu tekrar
omuzlarınıza yükleyeceğim." (Kurtubî, V/186)
diyecektir. Rasûlullah Efendimizin başka bir hadisleri komşuluk
hukukunu oldukça geniş anlatır.


"Borç istediğinde verirsin, yardım istediğinde
yardım edersin, muhtaç ise verirsin, hasta ise ziyaret edersin,
ölürse cenazesine gidersin, bir nimete kavuşursa sevinirsin ve onu
kutlarsın, bir musîbete uğrarsa üzülürsün ve ona ta'ziyet
edersin,'tencerinin kokusuyla onu rahatsız etmezsin, ona
pişirdiğinden verirsin, binanın üzerine çıkmazsın,
onun izni olmadan ferahlatıcı rüzgârını kesmezsin,
meyva aldığında ona da hediye edersin, hiç olmazsa evine
getirirsin; çocuğun onun çocuğunun gıpta edeceği
birşeyle çıkmâz. Ne dediğimi anlıyor musunuz?
Komşunun hakkını ancak Allah'ın çok az
şanslı kulu gözetebilir." Bir defasında Efendimiz
Aişe annemize hitaben: "kurban etini dağıtmaya önce
komşumuz yahudiden başla" buyurmuşlardır. (Kurtubî
V/188)


Komşunun çok önemli haklarından biri de, "kevser"
sûresinden önceki sûreye ad olan "Mâ'ün" hakkıdır.
"Mâ'ûnu tefsirciler çok olmasa da farklı kapsamda açıklamalarına
rağmen, hemen hemen birleşilen anlam: Evlerin günlük
ihtiyaçlarında kullanılan iğneden baltaya kadar her türlü
araç ve gereçlerdir. Bazılarına göre binek bile
"Mâ'ûn" kapsamına girer. Allah (c.c.) "Mâ'ûn"u
vermeyenleri lânetlediğine göre, komşunun geçici olarak
istediği bu tür gereçleri vermemek de yasaklanmıştır.


Komşu ile konuşmamaya gelince: Rasûlüllah Efendimiz:
"Müslümanın kardeşiyle üç günden fazla konuşmaması
helâl değildir" (Buhârî edep 57, 62, isti'zân 9; Müslim,
birr, 23, 25, 26; Eb0 Dâvûd, edep 47; Tirmizî, birr 21, 24), buyurduğundan,
Müslüman komşu, üç günden çok dargın terkedilmez. Ancak dîne
ve ırza karşı kötü bir tavrı var ve sözle de bunu
terketmiyorsa, kendisiyle konuşmamak da onu sıkıyor,
yalnızlığa itiyor ve hatâsından
caydırıcı bir özellik taşıyorsa,
konuşmamakla ta'zir edilebilir. Bunu özellikle birçok kişinin
yapması da etkili olur. Saadet asrından da Tebük seferinden
geri kalan Kâ'b b. Malik'e bu tür bir boykot uygulanmış ve iyi
sonuç âlınmıştır. (Aynî XXI/44; Ayrıca Kur'ân-ı
Kerîm, Tevbe 9/120 âyetinin tefsirleri ) Aksi halde konuşmamak câiz
görülemez.


Alevî Komşu


Alevî bir komşumuz var: Yalnız çok lâf taşıyan,
küçük çocukların Iâfını dinleyen birisi. Onunla
komşuluk yapabilir miyiz?


Mahremlik ölçülerine riayet ediyorsanız, ona Islâmî hayatı
gösterdiğinizi ve onun yaptığı tahribatı hesaba
katarak, kârınız zararınızdan çok ise, ya da zararınız
hiç yok ise meşru ilişkilerde bulunabilirsiniz,
bulunmalısınız. Müslüman olmayan komşunun da
üzerinizde hakkı vardır.


Konular