Fıkıh | Konular

Kiyasin kisimlari

Kıyas kuvvet bakımından ikiye ayrılır:



1) Celî (açık) kıyas: Burada illet, fer'ide
asıldakinden daha kuvvetli ve açık olup, asl ile fer'
arasındaki fark kaldırılmış bulunur. Meselâ;
Kur'ân'da ceza bakımından zina eden câriyeye, zina eden hür
kadına verilen cezanın yarısı takdir
edilmiştir. Bu da elli değnek vurmaktan ibarettir (bk. en-Nisâ,
4/25; en-Nûr, 24/2). Buna kıyas yapılarak zina eden köleye
de elli değnek ceza takdir edilmiş olup, bunlar
arasındaki cinsiyet ayrılığına itibar
edilmemiştir. Buna "kıyas-ı evlâ"da denir.
Meselâ; Kur'ân'da ana-babaya öf bile demek yasaklanmıştır
(el-Isrâ, 17/22). Buna kıyas yapılarak ana ve babayı dövmek
öncelikle yasaklanmış demektir.


2) Hafî (gizli) kıyas: Burada asl ile fer' arasındaki
farkın kaldırıldığı zannî olarak bilinir.
Meselâ; demir cinsinden bir şeyle kasten adam öldürmenin cezası
kısastır (bk. el-Bakara, 2/178, 179; el-Mâide, 5/45). Katıbir
cisimle kasten adam öldürmenin cezası da buna kıyas
edilmiştir. Hanefiler hafi kıyasa "istihsan"
adını vermişlerdir.



Kıyas ve Nasslar:


Islâm hukukçularının çoğunluğuna göre, illet,
aynı durumda bulunan bütün meselelere sirâyet edeceğinden,
kıyas genel ve kapsamlı olup bazı nasslarla çatışabilir.
Bu konuda üç görüş vardır:



1) Nass bulunan konuda, kesinlikle kıyasa yer yoktur. Imam
Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel bu görüştedir.


2) Kıyas, kat'î (kesin) delillerle çatışmaz; ancak
zannî delillerle çatışabilir. Hanefi ve Mâlikîlerin görüşü
budur.


3) Şer'î nass'a aykırı, bir kıyas bulunamaz.
Şer'î nasslarla çatışan kıyaslar fâsittir. Bu
görüş de, Ibn Teymiyye (ö.728/1327) ve öğrencisi Ibn
Kayyim el-Cevziyye'ye (ö.751/1350) aittir.



Hanefîlere göre, kıyas zannî; bir delildir. Bu yüzden kıyasla,
kat'î bir delil olan âmm (genel) lafızlar tahsis edilmez. Ancak
âmm, şer'î bir delil ile bir defa tahsis edilmişse, artık
delâlet bakımından zannî delil sayılacağından,
ikinci olarak kıyas ile de tahsis edilebilir. Meselâ;
"...Bunlardan başkası size helal
kılındı." (en-Nisâ, 4/24) âyeti, Hz. Peygamber'in
ittifakla kabul edilen "Bir kadın, erkek kardeşinin
kızı ve kız kardeşinin kızı üzerine nikâh
edilmez" (Buhârî, Nikâh, 27: Müslim, Nikâh, 37, 39) hadisi ile
tahsis edilmiştir. Böylece tahsis edilmiş olan bu âyet, zannı
bir delil ile tekrar tahsisi kabul edebilir (Ebû Zehra, a.g.e., s.254,
255).


Kıyasın Haber-i Âhadla Çatışması:


Islâm hukukçularının çoğunluğu kıyasla,
âhâd haber çatıştığı takdirde, ahad haberi
tercih ederler. Ebû Hanîfe, unutarak yiyip içen kimsenin orucu
bozulmaz, derken böyle bir habere dayanır ve "haber
olmasaydı kıyas ile hükmederdik" der. Yine o, namazda
kahkaha ile gülen kimsenin abdesti de bozulur, derken, böyle bir fiilin
abdesti değil, yalnız namazı bozmasını gerektiren
kıyası terketmiştir.


Hanefilere göre, bir sahabenin fetvâ ve sözü bile kıyasa
tercih edilebilir. Çünkü O'nun, bu fetvâ veya sözü, bizzat Hz.
Peygamberden işitmiş olması da muhtemeldir (ibn Kayyim, I'lâm,
I, 11; eş-Şâtibî, el-Muvâfakât, III, 17; Ebu Zehra, a.g.e.,
s. 256 vd.).


Konular