Takva
Dini konuda zararından korkulan herşeyden sakınma.
Allah'ın cezalandırmasından O'na itaat ederek
korunma.Kelimenin aslında, korkulan şeyle kendi arasına
kalkan gibi bir koruyucu koymak suretiyle ondan korunmak anlamı
vardır. Şeriatteki terim anlamında da, görüleceği
gibi bu vasıf mevcuttur. Yani kulun, ibadet ve taati sanki onu
ateşten koruyacak siper durumundadır.Geniş anlamıyla
"takva" ile, taat konusunda ihlas, masiyetleri sırf masiyet
olduğu için terketme ve sakınma kastedilir. "Takva"ya
Mâsivâ dan (Allah'ın dışında herşeyden)
korunma, şeriatın edeplerini gözetme, Allah'tan uzaklaştıran
her şeyden kaçınma, nefsin nasiplerini terketme, nefsinde
Allah'tan başka bir şey görmeme ve Allah'tan başka
herşeyi terketme, kendini kimseden üstün görmeme, söz ve fiil
olarak Rasülüllah'a uyma...gibi anlamlar da verilmiştir. Takva'li
olana "muttakî" (ehl-i takva) denir. Kimlerin
"muttakî" olduğu konusuna ışık tutan ayet-i
kerimeler vardır: Mesela Kur'anın daha birinci sayfası da
"muttakîler": Gay'be inananlar, namazı dosdoğru
kılanlar, Allah'ın kendilerine verdiğinden infak edenler,
Rasülüllah'a ve ondan öncekilere indirilenlere inananlar ve Ahirete
yakîn bilgisi olanlar diye vasıf lanır.
Aynı suredeki 177. ayette buna ek olarak iman esasları ve
zekatın dışında malın severek verileceği
yerler detayıyla sayıldıktan başka
"muttakiler"den sözleşmelerine riayet edenler, fakirlikte.
hastalıkta ve sıkıntı anlarında sabredenler...
diye söz edilir. Zümer suresinde, doğruyu getiren ve onu tasdik
eden de "muttaki" olarak vasıf lanır.
"Takva" kelimesi türevlerini ile birlikte Kur'an-ı
Kerim'de 258 yerde geçer. Böylece de Kur'an'da zikri en çok edilen hayırlı
işlerden biri olduğu anlaşılır. Tek
başına, "sonuç, muttakî olanlarındir" ayeti
bile takvanın ehemmiyetini anlatmaya yeter. Takva'dan söz eden
ayetler dünyanın ve ahiretin bütün iyiliklerinin bu haslete bağlı
olduğunu anlatır gibidir. Bu ayetlere örnek olarak
şunları zikredebiliriz: 1- Takva, medhusena edilir:
"Eğer-sabreder ve takvalı olursaniz, bu azmedilecek büyük
işlerdendir." 2- Düşmanlardan korunmaya sebebtir:
"Eğer sabreder ve takvalı olursaniz onların
planları size hiç zarar vermez." 3- Allah'ın destegi ve
zaferi takvaya bağlıdır: "Allah takvalı olanlarla
beraberdir." 4- Sıkıntılardan halas olmayı ve
helal rızkı sağlar: "Kim Allah'a karşı müttaki
olursa, Allah ona (her türlü darliktacı) bir çıkış
kapısı verir ve onu ummadığı yerden
rızıklandırır." 5- Takva kişinin
işlerinin düzelmesine yardım eder: "Ey inananlar, Allah'a
karşı takvalı olun ve doğru sözlü olun ki , Allah da
işlerinize salah versin." 6- Günahların
bağışlanmasını temin eder: "... ve de günahlarınızi
bağışlasin." 7- Yapılan hayır , dua ve
ibadetlerin kabulü takvaya bağlıdır: "Allah ancak
takvalı olanlardan kabul buyurur." 8- Allah'ın sevmesini
sağlar: "Allah müttaki olanları sever." 9- Değer
ve keramet takva iledir: "Allah katında en keriminiz, en
takvalı olanınızdir." 10- Ölümde müjde takvaya bağlıdır:
"Inananlar ve takvalı olanlara dünya hayatında da ahirette
de müjde vardır." 11- Ateşten kurtulus takva iledir:
"Sonra takvalı olanlan kurtaracağız, en takvalı
olan ondan uzaklaştırilacaktır." 12- Cennette ebedi
kalış takva iledir: "Cennet takvalı olan için hazırlanmıştır."
13- Insan doğru olanla olmayanı birbirinden ayırma gücünü
(Furkan'i) takva ile elde eder: "Allah'a karşı takvalı
olursaniz size "furkan" verir... Bunlar Kur'an'ın takva için
söylediklerinin bir özeti sayılabilir. Dokuzuncu maddede
mealıni verdiğimiz ayete dayanarak ehli sünnet alimleri,
Resulullah'tan sonra en üstün ve Allah'ça en değerli insanın
Hz. Ebu Bekr olduğu kanaatine vamnslardır. Çünkü "Allah
katında en üstün (ekram) olanınız, en takvalı (etkâ)
olanınızdir." ayetini Hz. Ebu Bekr için nazıl olan
"en takvalı olanınız, Cehennemden
uzaklaştınlacaktır" ayetiyle birlikte düşününce
varılacak sonuç, onun en üstün ve en mükerrem olduğu
sonucudur. Takva, muhtemel tehlikenin büyüklügüne göre sakınmayı
anlattığı gibi büyüge büyüklügü oranında
saygılı olmayı da anlatır. Onun için Allah (c.c.)
"Ey inananlar: Allah'a karşı hakkıyla (nasıl
gerekiyorsa öyle) takvalı olun" buyurmuştur. Bu, onun büyüklügü
ile sizin küçüklügünüz 0'nun ihtiyaçsızlığı ve
zenginligi ile sizin muhtaçlıgınız arasındaki fark
kadar takvalı olun demektir. Bu yüzden Ibn Mes'ud "Hakkıyla
takvalı olmayı": Allah'ın hiç isyan edilmeksizin
itaat edilmesi, hiç küfran-i nîmet edilmeksizin sükredilmesi ve hiç
unutulmaksızın zikredilmesidir, diye tanımlar. Durum böyle
olunca, aslında olması gereken "takva" sahabeye bile
ağır gelmiş "Allah'a gücünüz nisbetinde takvalı
olun ayeti meseleyi hafifleterek takvayı olması gerektiğine
göre değil, yapanların gücü ile sınırlandırılmıştır.
Bu iki ayetin bu şekilde ayrı ayrı gelmesi belki de
yaptıklan ile övünen (ucub) insanların, takva adına
yapacakları şeyleri yeterli görmemeleri içindir. Ayrıca
Kur'an'da takvaya üç mana yüklenmis ve bu manalarda kullanılmıştır:
1- Korkma, ürperme: "Sadece bana karşı takvalı
olun" 2- Taat: "Ey inananlar, Allah'a hakkıyla takva gösterin"
(yani itaat edin). 3- Kalplerin günahlardan temizlenmesi: "Kim
Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah'tan korkar ve O'na karşı
takvalı olursa, işte kazananlar onlardır."
Takvanın hakiki olanı, bu üçüncü olduğu söylenir.
Gazali bu sınırlandırmasından sonra da takvanın
mertebelerini açıklar:1. Şirkten, 2. Bidatlardan, 3.
Masiyetlerden ittikâ etme (sakınma). Bunların
karşılığında da: Iman ve Ehli Sünnet vel-cemaati
ikrar, ihsan ve istikamet vardır. Böylece takvanın kendi içinde
bir takım meratibi olduğu görülür. Rasulullah'ın su
hadisi de belki bunu anlatır: "Kul mahzurlu olana düşerim
endişesiyle mahzurlu olmayanı terk edebilecek duruma gelmeden
takvalı olanlardan olamaz." Münavi bunu, harama düsme
korkusuyla fuzulî helalları, terketme diye açıklar. Ama
takvanın; Nehyedilen ve münker olan şeylerden kaçınmadan,
maruf ve emredilen şeyleri yapmadan olamayacağı da açıktır.