Tasavvuf
"Küçük cihaddan büyük cihada yani, nefisle cihada
döndük"anlamında bir hadis var mıdır?
Yanlış anlaşılmaktan korktuğum için önce
şu hususu, hatırlatmayı yararlı görüyorum: Hadis
deyince biz -en dar anlamıyla- Rasulûlullah'ın (s.a.) bizzat söyledigi
sözlerini, fiillerini ve takrirlerini (gördüğü halde ses çıkarmamasını)
anlıyoruz. Binaenaleyh, bu anlamda bir sözün hadis olabilmesi için
onu bizzat Rasulüllah'ın mübarek ağızlarıyla söylemiş
olması gerekir. Onun söylemediği bir sözü - ne kadar doğru
olursa olsun- bile bile ona isnad edenin, yani, hadistir, diyenin,
cehennem de yerini hazırlaması buyurulmuştur. (Buharî,
Ilim 38; Müslim, Zühd 72.)Imdi, bu söz manası bakımından
bir yönüyle doğrudur. Çünkû bir hadisi şerifte, "Mücahid
(gerçek mücahid) Allah'a itaat yolunda nefsiyle cihad edendir. Muhacır
(gerçek muhacır) de A1lah'ın yasakladığı
şeylerden hicret edendir (kaçandır)" (Ahmed VI/2l ; Hakim
1/NI.) buyrulmuştur. Demek ki, asıl mesele nefisle cihad edip
onu yenebilmektir. Zaten bunu başaramayan diğerini de
başaramaz.Kur'an-ı Kerim'de "Allah yolunda hakkıyla
cihad edin" (K. Hac (22) 78) buyrulmuştur. Cihadın
"hakkıyla" ve "gereğigibi" olması
nasıl olur? sorusunu alimlerimiz, bütün şartlarıyla
anlamaya çalışmışlar ve bu şartları tek tek
saymışlardır. Mesela Abdullah b. Mübarek: "Hakkıyla
cihad etmek kişinin nefsi ve havaniyla cihad etmesidir" diyor.(
bk. Ibn Kayyim,Zâdü'I-meâd NI/ S-7 (Terc. NI/20-24 )) Bu açıdan
bakıldığında nefisle cihad önemli bir olaydır,
isin esasıdir. O olmadan, diğerinin de olamaycağı açıktır.
Ama bütünbunlar nefisle cihadın, zahir düşmanlarla cihaddan
daha büyük olduğunu da göstermez. Çünkü bir şeyin
asıl ve ilk şart olması ayrı bir şeydir, daha büyük
olması ise ayrı bir şeydir. Nitekim Rasulüllah Efendimiz
(sa) zahir düşmanlarla cihadı " Islamin zirve
noktası" olarak vasıf lamıştır. (Tirmizî,
fedâilül'/-cihad 22; Ahmed N/287) Kurtuluşun yolu nefisle cihad
edip onu tezkiye etmektir. (K. Sems (9l ) 9) Ama hakiki cihad yaparken
ölenler, sadece.kurtulanlar değil, ölümsüzleşenler (K.
Bakara (2) I54: (3) l69) ve en yüce hayatı yaşayanlardır.
Bunu da böylece tespit ettikten sonra şimdi de sorudaki "söze"
gelelim :
Bu söz çok eskilerden beri dillerde meşhur olmakla beraber (bk.
Ali el-Kârî, el-Esraru'I-merfu'a 2ll, (Askalânî'nin sözü))
"Kütüb-i Sitte"yi birinci derece alırsak, üçüncü
derecedeki hadis kitaplarımızda dahi yer almamaktadır.
"Ihya" ve "Tarihu Bagdat" gibi kitaplarda vardır.
Hadis hakkındaki en hafif değerlendirme ...ki'nindir ve hadisin
zayıf olduğunu söyler. (age. 212.) Aliyyu'1- Kâri bu sözü:
"Küçük cihaddan büyük cihada döndük, buyuruldu. Nedir büyük
cihad? diye sordular. Kalbin cihadıdır, buyruldu"
şeklinde alır(Hatib Bagdadî, Tarihu Bagdat XNI/493.) Tarihu
Bagdat'taki rivayetinde bu soruya: "Kulun, havası ile mücahedesi"dir"
diye cevap verilmiştir (Ali el-Kârî, agk.; Ayrıca Aclunî,
Kesfu'I-hafa I/5ll -l2.)Daha sonra Aliyyu'1-Kâri, Ibn Ebi Abla'nin (v.
152 H.). bir sözü olduğunu söyler. (Ali el-Karı, agk.) Adünî,
aynı bilgileri tekrar eder. (Aclunî, agk.) Aliyyu'1- Karı'nin
el-Esrâru'1-merfura adlı kitabını tahkik eden Muhammed b.
Lutfi es-Sabbâg, aynı hadis münasebetiyle bunun hakkında bir
kitapçık yazdığını ve orada hadisin zayıf
bile değil hatta "batıl" olduğunu ortaya
koyduğunu söyler. (Ali el-Kârî, agk.) Allahu a'le-mü bis-savâb)