Teganninin haram oldugunu söyleyenlerin delilleri
Bunlar şu ayetleri ve hadisleri delil olarak getirmektedirler:
a) Ayetler:
1- "İnsanlardan kimi vardır ki, bilgisizce
(insanları) Allah'ın yolundan saptırmak ve onunla alay
etmek için eğlence sözleri satın alırlar. İşte
onlara küçük düşürücü bir azab vardır" (Lokmân,
31/6).
Ebû's-Sahbâ, İbn Mes'ûd'a bu ayetteki "eğlence sözler"
den neyin kastedildiğini sorunca, "Şarkıdır"
cevabını verdi. Hasenü'l-Basrî de bunu "Şarkı
ve çalgılardır" diye tefsir etti (İbn Kesir, Tefsir,
V, 377). İbn Mes'ud, Câbir b. Abdullah böyle tefsir etmişlerdir.
Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzî bu tefsîri Hasen'den, İbn Cübeyr'den,
Katâde'den ve Nehaî'den nakleder, (Kurtubî, el-Câmi, XIV, 251).
2-"Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat;
atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı
bas; mallarda ve evlâtlarda onlara ortak ol. Onlara (çeşitli)
vaadler yap, gerçi şeytan onlara aldatmadan başka bir şey
vadetmez" (el-İsra, 17/64).
Ayetteki "ses"ten kasıt İbn Abbas ve Mücahid'e
göre şarkı, çalgı ve oyundur. Dakhâk'a göre, çalgı
sesidir. Bazı müfessirler bu manâyı almışlardır
(Kurtubî, el-Câmî, 1, 288).
3- "Şimdi siz bu söze (Kur'an 'a) mı hayret ediyorsunuz
ve gülüyorsunuz da ağlamıyor musunuz Ve baş
kaldırıyorsunuz?? (Necm, 52/59-61).
İkrime'nin İbn Abbas'tan nakline göre "Semed"
Hemyer lehçesinde şarkı manâsındadır. "Semmede
lenâ" demek "Bize şarkı söyledi" manâsına
gelir. Kureyş kâfirleri, Kur'an-ı Kerim'in okunduğunu
duyunca, işitilmesin diye şarkı söyler ve oynarlardı
(Kurtub, el-Câmî, XVII, 123).
b. Hadis-i Şerifler:
1- Abdurrahman b. Gunmü'l-Eş'arî'den: "Bana Ebû Malik el-Eş'arî
haber verdi; vallahi bana yalan söylemedi. Resulullah (s.a.s)'in şöyle
söylediğini işitmiş: "Ümmetimden bir takım
kimseler türeyecek; zinayı, ipekli giyinmeyi, şarabı ve
çalgıyı (şarkıyı) helâl sayacaklar."
Kurtubî'nin Cevherî'den naklinde, "Sabahleyin onlara çengiler
akşamleyin şarkı ve çalgılar uğrayacak"
şeklindedir (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, XII, 154-155).
2- Ebû Malik el-Eş'arî'den: Resulullah (s.a.s)'in şöyle
buyurduğunu işitmiştir:
"Ümmetimden bir takım kimseler şarabı içecek ve
onu kendi isminden başka bir isimle anacaklar. Başları
ucunda çalgılar çalınacak, çengiler oynayacak. Allah onları
yere batıracak ve onlardan bazılarını maymun ve domuza
çevirecek.?
Bu hadisi İbn Mâce ve İbn Hibban da Sahih'inde rivâyet etmiştir.
(Münzirî, et-Tergîb ve't-Terhîb, III, 263).
3- Ali b. Ebi Talib (r.a)'den: Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Ümmetim on hasreti işlediği zaman onların
başına belâ çöker". "Onlar nedir, ey Allah'ın
Resulu?" diye soruldu: "Ganimet bazılarının çıkarına
kullanıldığı, emanete riayet edilmediği, zekât
yük sayıldığı, ilim tahsili dinden başka bir
gaye için yapıldığı, kişi karısına
itaat edip annesine asî olduğu, dostunu kendisine
yaklaştırıp babasını
uzaklaştırdığı, mescitlerde gürültüler baş
gösterdiği, fasık adamın kabilenin başına geçtiği,
en rezillerinin kabilesine lider olduğu, şarkıcı
kadınlar ve çalgı aletleri türediği, şaraplar içildiği
ve bu ümmetin sonra gelenleri önce önce gelenlerini lânetlediği
vakit; işte o zaman kızıl rüzgârı, depremi, yere
batırılmayı, insanların şeklinin
değiştirilmesini, taş yağmasını ve ipi
kesilen eskimiş bir kolyenin tanelerinin birbiri ardınca gitmesi
gibi birbirini takibeden alâmetleri beklesinler" buyurdu (Tirmizî,
Fiten, 31).
Tirmizî, "Bu garib bir hadistir. Ali b. Ebi Talib'den bu vecihten
başka şekilde rivâyet edilmemiştir." Dârekutnî,
"Batıl Hadistir"; Zehebî de "Münkerdir" demişlerdir.
4- Câbir b. Abdullah (r.a)'den: "Resulullah (s.a.s) şöyle
buyurmuştur: "İlk bağırıp çağırarak
ağıt yapan ve ilk şarkı söyleyen iblistir."
Hafız Irakî, "Bunun Câbir hadisi olarak aslını
bulamadım" demiştir. Firdevs yazarı Ali b. Ebi
Talib'in hadisi olarak zikretmiş, oğlu ise Müsned'inde onu
rivâyet etmiştir (Gazal, İhyau Ulûmi'd-Din, II, 251).
5- Ebû Ümâme'den: "Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Kişi şarkı söyleyerek sesini yükseltince Allah onun
omuzundan iki şeytan gönderir. Topuklarıyla onun göğsüne
vururlar. Buna susuncaya kadar devam ederler."
Hafız Irakî bunun zayıf bir hadis olduğunu söylemiştir
(Gazalî, İhyau Ulûmi'd-Din, II, 251).
6- Ebû Ümâme'den: "Resulullah (s.a.s) şarkıcı
kadınların satışını, onlar hakkındaki
ticareti ve onlara şarkı öğretilmesini
yasakladı" ve: "Onların parası
haramdır" buyurdu. Bu ve buna benzer hususlar hakkında,
"İnsanlardan kimi var ki bilgisizce (insanları)
Allah'ın yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için eğlence
sözleri satın alırlar" (Lokman, 31/6) ayet-i kerimesi
nazil oldu.
Bunu Ahmed b. Hanbel, Tirmizî ve İbn Mâce rivâyet etmişler,
sadece Tirmizî garib hadîs olduğunu söylemiştir (Askalanî,
Fethu'l-Bârı, XIII, 335).
7- Ukbe b. Âmir (r.a)'den: "Resulullah (s.a.s) "Kişinin
oynadığı her şey batıldır. Ancak
atını terbiye etmesi, yayı ile ok atması ve
karısıyla oynaşması müstesnâ" buyurmuştur.
Bu hadisi sünen sahibleri rivâyet etmişlerdir. Bu hadisin
muzdarib olduğunu söyleyenler olmuştur.
8- İmam Ahmed b. Hanbel, Resulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğunu
rivâyet eder: "Allah beni alemlere rahmet ve hidayet vesilesi olarak
gönderdi ve bana çalgıları şarkıları,
şarapları ve cahiliyyetle tapılan putları yok etmemi
emretti."
İbn Hazım bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir
(Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII, 262).
Hz. Ali'den rivâyet edilen bir hadiste ise Resulullah (s.a.s)'in
"çalgıları kırmak için görevlendirildim"
buyurduğu bildirilir ki bu hadisin ravileri arasında Müşa
b. Umeyr olduğu için metrûk sayılmıştır.
9- Abdullah b. Mes'ûd (r.a)'den: "Suyun nebatları
(yeşerttiği) gibi, şarkı da kalbte münâfıklığı
yeşertir."
Bu hadisin merfû olduğu söylenmişse de Beyhakî hem merfû
hem de mevkûf olarak rivâyet etmiştir. Ayrıca hadisi Ebû
Davûd da rivâyet etmiştir.
Hafız Irakî bu hadisin merfu kabul edilmesinin doğru
olmadığını söyler. (Gazalî, İhyau Ulûmi'd-Dîn,
II, 252).
10- Ebû Davûd'un Sünen'inde Nâfi'den rivâyet ettiğine göre
Abdullah b. Ömer bir çalgı sesi işitti. Parmaklarını
kulaklarına tıkadı ve yoldan uzaklaştı. Bana da,
"Ey Nâfi, bir ses işitiyor musun?" dedi. Ben;
"Hayır" deyince parmaklarını kulaklarından
çekerek, "Resulullah (s.a.s) ile beraberdim. Bu ses gibi bir ses işitti
ve benim yaptığım gibi yaptı" dedi.
Ebû Davûd bunun münker bir hadis olduğunu söylemiştir (Ebû
Davûd, Edeb, 52).
11- Deylemî Hz. Enes (r.a)'den merfû olarak şu hadisi rivâyet
eder: "Suyun otu yeşerttiği gibi, şarkı ve oyun
da kalpte nifakı yeşertir. "
"Şarkı zinânın efsûnudur." sözünün hadis
değil (Aliyyü'l-Karî Mevzuat isimli eserinde) bunun Fudayl'ın
sözü olduğunu söyler.
İmam Nevevî, "Allah şarkıcıya da, kendi için
şarkı söyleyene de lânet etsin? sözü hakkında
"sahih değildir" demiştir. İmam Sahavî, Zerkeşî
ve Suyûtî de İmam Nevevî'yi takibetmişlerdir (Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ,
II, 106).
12- Abdullah b. Ömer (r. anhüma)'dan: Resulullah (s.a.s) şöyle
buyurmuştur: "Muhakkak Allah şarabı, kumarı,
darbukayı, tanbur ve udu haram kılmıştır. Her
sarhoşluk veren şey de haramdır."
Şevkânî'nin nakline göre, hadisin senedindeki Veld b. Abde
mechûldür. (Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII, 260).
Teğanninin haramlığı hakkında mezheblerin de
ulemanın görüşü
1- Hanefilere göre haram olan teğanni fuhşiyat ve günahı
ihtiva edendir. Nitekim İbn Abidin Haşiye'sinde şöyle der:
"Haram olan teğannî helâl olmayan lâfızlarla söylenendir.
Erkeklerin tasviri, kadınların tasviri, şaraba teşvik
edip onu vasfetmek, meyhaneler, Müslümanı hicvetmek... bunlar haram
teğanni gurubuna girer" (İbn Abidin, Hâşiye, V, 305).
Cumhuru ulema, bu nitelikleri taşıyan teğanninin haram
olduğu kanaatine varmışlardır. Harama götürmediği
ve şer'i bir vacibi iptal etmediği takdirde eğlence ve
oyunun haram olmadığına da karar vermişlerdir (Cezîr;
el-Fıkhu ale'l-Mezâhibi'l-Erbea, II, 43-44).
2- Hanbeli alimlerinden bir kısmı, İbnü'l-Hanefiyye'nin
Hac suresinin 3. ayeti hakkındaki rivâyeti ile, İbn Abbas'la
İbn Mes'ûd'un Lokman suresi 6. ayetinde geçen
"Lehvü'l-Hadisi" teğannî olarak tefsir etmelerini delil
alarak haram olduğu kanaatine varmışlardır (İbn
Kudâme, el-Muğnî, XII 142).
İbn Kayyim el-Cevziyye konuyu enine boyuna tartışarak
teğannînin mutlak olarak haram olduğunu isbata çalışır
(İbn Kayyim, İğasetü'l-Lehfân, I, 238).
İbn Kayyim teğannînin haram olduğuna dair
iddiasını şu üç kaide üzerine bina eder:
Birinci Kaide: Zevk, hal ve vecd şeriatın hükmüne
mahkûmdur. Bunları hakim yapan, sapar ve fesada uğrar. Dine ait
olarak Allah'ın muradına muhalif olan her şey kulun haz ve
şehvetidir. Bu ister mal, ister riyaset, ister şekil, ister hal,
ister zevk ve vecd olsun aynıdır (İbn Kayyim, Medâricü's-Sâlikîn,
I, 238).
İkinci Kaide: Fiillerden bir fiilin, hallerden bir halin veya
zevklerden bir zevkin hükmüne sahih mi, yoksa fasid mi, hak mı,
yoksa batıl mı diye ihtilâf olursa, Allah katında ve O'nun
mümin kulları katında makbûl olan delile dönmek vacip olur.
Kim ilmini, sülûkünü ve amelini bu temel üzerine bina etmezse, dinden
hiçbir şey üzerinde değildir (İbn Kayyim, Medâricü's-Sâlikın,
I, 496).
Üçüncü Kaide: Bir şeyin hükmünün mubah mı, haram
mı olduğu sâlik tarafından bilinemezse, onun fesada
uğrattığı şeye, onun semeresine ve gayesine
baksın. Eğer o şey apaçık bir fesadı içeriyorsa,
Şeriat sahibinin onu emretmesi veya mübah kılması
muhaldır. Hem de onun haram olduğu onun Şeriat
vasıtasıyla biliniyorsa. Teğannî ise, İbn Mes'ûd
(r.a)'in dediği gibi, "Zinanın efsûnudur" (İbn
Kayyim, Medâric, I, 498).
İmam Kurtubi tefsirinde, teğanninin mekruhluğu, ondan
men ve onu dinlemek konularıyla ilgili bazı hadisleri
zikrettikten sonra şöyle der: "Bu ve diğer hadisler
sebebiyle ulema teğanninin haram olduğunu söylemişlerdir.
Bu onun yayanların adet edindiği teğannidir. bu
teğanniler nefisleri tahrik eder, arzuları tatmine teşvik
eder. Sükûnet halindekini harekete getiren, gizliyi açığa çıkaran
lâübaliliğe götürür. Bu çeşit şiirde olursa,
kadının anılması ve güzelliğinin vasfedilmesinde
şarabın anılmasında ve haramlığında
ihtilâf olmayan muharrematın zikrinde ateşi tutuşturur.
Çünkü bu ittifakla kötülenmiş olan teğanni ve
eğlencedir." (Kurtubî, el-Câmî, XVI, 54).
İzzü'd-Dîn b. Abdü's-Selâm da şöyle der: "Haram
şarkıları dinlemek, alemlerin Rabbine karşı cüretkâr
cahillerin yanlışlarındandır. Onların
zanettiği gibi bu Allah'a yakınlık vesilesi olsaydı,
peygamberler onu yapmayı ve ümmetine öğretmeyi ihmal
etmezlerdi. Bu ne peygamberlerin birinden, ne de evliyanın büyüklerinden
nakledilmemiştir. Gökten indirilen kitablardan hiçbirisi de buna işaret
etmemiştir. Cenabı Hak şöyle buyurmuştur: "Bu gün
size dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve size din
olarak İslâm'dan hoşnut oldum? (el-Mâide, 5/3).
Çalgı aletleriyle oynanan oyunları dinlemek dinden
olsaydı, Resulullah (s.a.s) bunu açıklardı. Halbuki o
şöyle buyurmuştur: Nefsim kudretinin elinde olan Allah'a yemin
olsun ki, sizi Cehenneme yaklaştıran ve Cennetten
uzaklaştıran hiçbir şey bırakmadım ki size onu
yasaklamamış olayım" (İzzü'd-Dîn b.
Abdü's-Selâm, Kavaidü'l-Ahkâm fi Mesalihil'l-Enâm, I, 216).
Abdurrahman İbnü'l-Cevzî de buna yakın bir ifadeyle şöyle
der: "Teğannî insan tabiatını tahrik eden, şehevî
duyguları ayaklandıran ve onu normal durumundan çıkaran
şarap ve benzeri şeyleri güzel gösterecek bir ifadeyle sahip
olursa bu haram olan teğannidir. Bilhassa şer'en yasaklanan
çalgı aletleriyle birlikte olursa..." (İbnü'l-Cevzî,
Telbîsü İblîs, 253).
Bütün bunlardan çıkarılacak netice şudur:
1- Teğanni'nin konusu İslâm akide, edeb ve öğretisine
aykırı olmamalıdır.
2- Harama ve vakit israfına sebep olmamalıdır.
3- Başka bir haramla birlikte olmamalıdır. Meselâ,
şarap meclislerinde, kadın ve erkek karışık
meclişlerde okunmamalıdır (Kardavî, el-Halâl ve'l-Harâm,
84)
Teğanni'nin kadın tarafından yapılması
ittifakla haramdır. Çünkü kadının sesi avrettir.
Yabancı erkeklerin de onu dinlemesi haramdır. Zevcinin dinlemesi
caizdir.
Kadının şarkı söyleyen başka bir
kadını dinlemesinde bir sakınca yoktur, ancak İslâm'ın
çizdiği sınırları çiğnememek
şartıyla. Nitekim Hz. Âişe evinde şarkı söyleyen
iki cariyeyi dinlemiştir.
Teğanniyi kazanç vesilesi yapmak İslâm'a aykırıdır.
Zira ne mütekaddiminden, ne de müteahhirinden teğanniyi sanat
edinip, ondan kazanç sağlayan bilinmemektedir. Meşrû kazanca
teşvik eden hadis-i şeriflerin ışığında
fukaha şarkıcının kazancını haram kabul
etmişlerdir.
İmam Kurtubî şöyle der: "Haram olduğuna icma
edilen kazançlar şunlardır: Faiz, zina ücreti, rüşvet,
ağıt yakmak, şarkı söylemek, hainlik yapmak, gayptan
ve göklerden haber vermek üzere alınan ücret, çalgı çalmak,
oynamak ve bütün bâtıl yollarla alınan ücret"
(Kurtubî, el-Cami li Ahkâmi'l-Kur'ân, II, 3).