Kira akdinin devam etmesi için gerekli sartlar:
l) Kiralananda, yararlanmaya engel bir ayıbın
bulunmaması. Aksi halde, kiracı kira bedelinin
tamamını verip akdi devam ettirmekle feshettirmek arasında
bir seçimlik hakka sahiptir. Kiralanan hayvanın hasta veya topal
olması, aracın ârızalı bulunması, evin bir bölümünün
yıkılması gibi (el-Kâsânî, a.g.e, IV, 194, 195;
Ibnü'l-Hümâm, a.g.e, VII, 220). Eğer evin tamamı
yıkılır, değirmenin suyu kesilir, arazinin sulama suyu
çekilirse, akit münfesih olur. Çünkü akdin konusu yok olmuştur.
Ancak Hanefîlerden daha sağlam bir görüşe göre, akit kendiliğinden
sona ermez, fakat fesih hakkı sâbit olur. Çünkü akdin konusunun
dönmesi mümkündür (el-Kâsânî, a.g.e, IV, 196 vd.).
2) Kira akdini feshe sebep olacak bir özrün ortaya çıkması.
Taraflardan birisi veya kiralananla ilgili bir özür meydana geldiği
zaman, akdin tarafı fesih hakkına sahip olur. Ibn Âbidîn
özrü şöyle tarif eder: Kendisine veya malına bir zarar
gelmeden akdin konusunu ifa etmek mümkün olmayan her özür, fesih hakkı
verir (Ibn Âbidîn, a.g.e, V, 55). Islâm hukukçularının çoğunluğuna
göre ise, kira akdi, satım akdi gibi lâzım akitlerden olup,
ayıbın bulunması veya yararlanmayı ortadan
kaldıran bir durumun olması gibi gerektirici bir sebep
bulunmaksızın herhangi bir âkid tarafından feshedilemez
(eş-Şîrâzî, a.g.e, I, 405; Ibn Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid,
II, 227; Ibn Kudâme, a.g.e, V, 418).
Özür ya kiracıya ait olur: Iflas etmesi, bir sanattan
tarıma veya tarımdan ticarete yahut da bir sanattan başka
sanata geçmesi gibi... Yahut kiraya verene ait bulunur. Başka türlü
ödeyemediği bir borcu için, kiradaki mülkünü satmak zorunda
kalması gibi. Yahut da kiradaki malla ilgili olur. Meselâ, bir
köyde belli bir süre için umuma ait bir hamam kiralansa, daha sonra
köy halkı başka yere göç etse, kiracının kira
bedelini ödemesi gerekmez (el-Kâsânî, a.g.e, IV, 197 vd.;
Ibnü'l-Hümâm, a.g.e, VII, 222 vd.; es-Serahsî, a.g.e, XVI, 2 vd.; Ibn
Âbidin, a.g.e, V, 45 vd.; el-Fetâvâ'l Hindiyye, IV, 198 vd.).
Kira ve iş akdinin bağlayıcılık yönü ve
hükmü:
Hanefîlere göre icâre akdi, bağlayıcı (lâzım)
bir akit olmakla birlikte, onun bazı özürler sebebiyle feshi
mümkündür. Ayette "Akitleri ifa ediniz" (el-Mâide, 5/1)
buyurulur. Prensip olarak fesih, akdi ifa kapsamına girmez (el-Kâsânî,
a.g.e, IV, 201; es-Serahsî, a.g.e, XVI, 2).
Çoğunluk Islâm hukukçularına göre ise, icâre lâzım
(bağlayıcı) bir akit olup, ayıp bulunması veya
yararlanmanın yok olması gibi, bağlayıcı akitleri
sona erdiren haller dışında münfesih olmaz. Dayandıkları
delil yine "akitleri ifa ediniz" ayetidir. Icâre, menfaatler
üzerine yapılan bir akittir. Bu yönüyle nikâh akdine benzer (Ibn
Rüşd, a.g.e, II, 227; Ibn Kudâme, a.g.e, V, 409, 411).
Hanefîler yukarıdaki prensibe dayanarak şöyle derler: Kira
akdi taraflardan birisinin ölümü ile sona erer. Çünkü, eğer
akit devam ederse, kiracının akitle mâlik olduğu
yararlanma, yahut kiraya verenin sahip olduğu kira bedeli, akitle,
akdi yapandan başkasına bir hak olarak geçmiş olur ki, bu
caiz değildir. Çünkü menfaatte veya mülk edinilmiş bedelde
miras bırakandan mirasçıya intikal düşünülemez. Kira
akdi, menfaat üzerinde parça parça oluşur. Eğer biz intikal
prensibini kabul edersek, miras bırakanın mâlik olmadığı
şeyi mirasçısına intikal ettirdiğini söylemiş
oluruz. Çünkü mirasçıya sadece ayn (mal)'ın mülkiyeti
geçer. Menfaatler ise, mirasçının mülkü üzerinde meydana
gelir. Bu yüzden buna kiracı hak kazanamaz. Çünkü o, mirasçı
ile yeni bir akit yapmadı.
Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre ise, kira akdi taraflardan
birisinin ölümü ile sona ermez. Çünkü bu lâzım ve ivazlı
bir akittir. Satım akdinde olduğu gibi bir âkdin ölümüyle
sona ermez (el-Kâsânı, a.g.e, IV, 222; Ibnü'l-Hümam, a.g.e, VII,
220; Ibn Âbidîn, a.g.e, V, 57).
Sahih icâre (kira ve iş akdi)nin hükmü, kiracı için
menfaatte mülkün, kiraya verenin de aralarında belirledikleri kira
bedeli üzerinde mülk hakkının sâbit olmasıdır.
Çünkü bu, ivaz bir akit olup, menfaâtin satımı
kabilindendir.
Fasit kira akdinde ise, Hanefîlere göre kiracı kiralanandan
yararlandığı zaman, emsal kira bedelini ödemesi gerekir.
Ancak burada emsal kira bedeli, ecr-i misille, ecr-i müsemmâ (konuşulan
bedel)dan hangisi az ise onu ifade eder. Imam Züfer ve Şâfiî'ye
göre fasit kira akdinde tam olarak ecr-i misil gerekli olur. Burada satım
akdine kıyas yapılmıştır. Çünkü satım
akdi fâsit olunca, malın kıymeti tam olarak ödenir
(el-Kâsânî, a.g.e, IV, 195; Ibnü'l-Hümâm, a.g.e, VII, 174 vd.; Ibn
Âbidîn, a.g.e, V, 31; Vehbe ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-Islâmî ve
Edilletüh, IV, 758, 759).
Kira akdi sona erdikten sonra kiracının yükümlülükleri:
l) Kira süresi bitince, kiracının evin veya dükkânın
anahtarlarını mülk sahibine veya temsilcisine teslim etmesi
gerekir.
2) Bir hayvan veya araç kiralanması halinde iş bittikten
sonra, teslim aldığı yere hayvanı veya aracı götürüp
sahibine teslim etmesi gerekir. Bunu yapmaz ve bu sırada mala bir
zarar gelirse tazmin etmesi gerekir.
Hanefîlere göre, kiraya verilen malın yararlanılacak
şekilde tutulması, tamir sıva vb. ıslah
işlerinin yapılması mülk sahibinin görevidir. Ancak
mülk sahibi tamir ve bakıma zorlanamaz. Bu takdirde kiracı için,
akdi fesih hakkı doğar. Çünkü bu eksiklik akdin konusunda
meydana gelen bir ayıp sayılır. Kiracı
kendiliğinden tamir ve bakım yaptırırsa bunu
teberruan yaptırmış sayılır. Kiraya mahsup
edemez. Çünkü o, başkasının mülkünde izinsiz ve
yetkisiz tamirde bulunmuştur. Mülk sahibinin izniyle tamir ve
ıslah yapılmışsa bu, kira bedelinden mahsup
edilebilir (el-Kâsânî, a.g.e, IV, 208).