Yalan
Yalanı iş edinme, çok yalan söyleme. Yalan, kişinin
gerçeği saklayıp bildığının aksini söylemesidir.
Yalancılık çok çirkin bir huydur. Dinimiz yalanı haram
kılmış ve şiddetle yasaklamıştır.
Yalan rûhî bir hastalıktır, müslümanların
kendilerini bundan korumaları gerekir. Çocuklar daha küçükken doğru
sözlülüğe alıştırılmalı, yalanın
zararları kendilerine anlatılmalıdır.
Cenab-ı Hakk, "Yalan sözden kaçının" (Hac,
22/60) diye emrettiği halde basit dünya menfaatleri için yalan
söyleyenler vardır. Özellikle yalan yere şahitlik yapmak çok
kötü bir davranış ve büyük bir günah sayılmıştır.
Gerçek bir müslüman kendi aleyhinde de olsa, doğru söylemeli ve
asla yalana yaklaşmamalıdır. Çünkü Allah Teâla şöyle
buyurmuştur:
"Ey iman edenler! Hak üzere durup adaleti yerine getirmeğe
çalışan hâkimler ve Allah için doğru söyleyen şâhidler
olun. Velev ki, o şahitliğiniz nefişleriniz yahut ana
babanızla yakın akrabanız aleyhine olsun. Ister üzerine
şahitlik yapılan kimseler zengin veya fakir bulunsun"
(Nisa, 4/135).
Peygamber Efendimiz de, yalan söylemenin ve yalan şahitlik
yapmanın büyük günahlardan olduğunu ısrarla
belirtmiştir (Riyazü's-Sâlihîn, III, 138). Ayrıca
yalanın münafıklık alâmetlerinden olduğunu haber
vermiştir (Müslim, Iman, 107).
Dinimizde sadece üç yerde yalan söylemeye izin verilmiştir:
a) Zulüm ve haksızlığa uğramış bir
adamın can, mal veya namusunun zarar görmekten kurtarılması
için;
b) Dargın olan karı-kocayı veya iki kişiyi
barıştırmak için. Çünkü Rasûlullah, Insanlar arasını
düzelten, bunun için hayırlı söz söyleyen ve hayırlı
söz ulaştıran kimse yalancı değildir" (Müslim,
Birr ve Sıla, 27) buyurmuştur.
c) Harpte düşmanı yenmek için.
Yalanın kötülüğüne gelince, Peygamberimiz (s.a.s.);
"Yalan kötülüğe, kötülük Cehennem'e götürür. Insan
yalancılık yapa yapa, nihayet Allah katında
yalancılardan yazılır" (Buharî, Edeb, 69; Müslim,
Birr, 103-105) buyurmuştur. Yalanın en büyük kötülüğü
işte budur. Yani, insanı Allah Teâla'nın
rızasından uzaklaştırıp Cehennem'e götürmesidir.
Ayrıca yalan insanları birbirine düşürür, güven
duygusunu yok eder, toplum içinde karışıklıklara
sebep olur; dostlukları yıkar, yerine düşmanlık
tohumları eker. Yalan er geç ortaya çıkacağından,
yalancılar, kendilerine güvenilemeyen, saygı duyulmayan ve
sevilmeyen insanlar durumuna düşerler. Kısaca yalan,
insanı dünyada da ahirette de felâkete sürükler.