Yatir, türbe ve kabir ziyareti
Kabır konusu eskiden beri, insanların sapmalarına ve
tevhit inancına şirk karıştırmalarına sebep
olan konulardandır. Bu yüzden Peygamberimiz (s.a.s.),
İslam'ın ilk devirlerinde kabır ziyaretirii bütünüyle
yasaklamıştı. Sonra müslümanların tevhidi ve
şirki iyi öğrenmeleriyle; "Size kabır ziyaretini
yasaklamıştım, artık kabırleri ziyaret edin;
çünkü onlar size âhireti hatırlatır" (Müslim, cenâiz
105,108, edâhi 37; Ebû Dâvûd, cenâiz 75; Tirmizî, cenâiz 60;
Nesâî, cenâiz 100,101.) buyurdu. Böylece hem kabır ziyareti
serbest edildi, hem de ziyaret sebebi açıklanmış oldu:
Kabırde yatan zatın da birgün diri olduğunu, ölümün,
onu sevdiklerinden ayırdığını, kendisinin de
nihayet öleceğini, öbür âlemde hesabın, kitabın
bulunacağını... düşünmek, böylece kalbinin yumuşaması
ve isyanların tâata dönüşmesi.
Yukarıda anlamını verdiğimiz hadîs. kadın
erkek ayırmadığı için, bir kısım
fıkıhçılar, kadınların da kabırleri,
şartlarına uyarak ziyaret etmelerinden sakınca
olmadığını söylemişlerdir.
Ancak bu konuda değişik görüşte olan bilginler
vardır. Ebû Dâvûd adlı hadîs kitabında yer alan
"Allah Rasûlü (s.a.s.) kabırleri ziyaret eden kadınlarla,
kabristana mescid yapanlara ve mum yakanlara lânet etti" (Ebû
Dâvûd, cenâiz 78; Tirmizî, salât 121; Nesâî, cenâiz 104; Müsned
I/225.) hadîs-i serîfini değerlendiren bazı âlimler, kabır
ziyareti konusunda kadınlara değil, sadece erkeklere izin
verildığını söylemişlerdir. (bk. Davudoğlu,
Müslim Serhi V/258. ) Ibn Abdilber: "Ancak bu yasak, kabır
ziyaretine izin verilmeden önce olmuş olabilir" dedikten sonra:
"Kadın için ocağının başında
oturmaktan daha güzel bir şey yoktur. Gerçekten bilginlerin çoğu
kadınların namaz için mescitlere gitmesini mekruh sayınıslardır.
Kabristana gitmelerini mekruh görmez olurlar mi? Öyle zannediyoruin ki,
cumanın kadınlara farz olmayısi, sırf onları
diğer konularda dışarıya çıkmaktan
alıkoymak içindir" der.
Islâm âlimlerinden bazıları da. ihtiyar kadınlarla genç
kadınlar arasında ve erkeklere karısınıadan
kabır ziyaretine gidenlerle erkeklere karışık ziyaret
edenler arasında fark gözetmişlerdir.
Kurtubî : "Genç kadınlara kabır ziyaretine çıkmak
haramdır. Fakat ihtiyar olanlara serbesttir. Erkeklerden ayrı
olursa kabır ziyareti hepsine câizdir" demektedir. (age. V/260.
)
Buhâri'yi açıklayan Aynî, kabır ziyareti ile ilgili hadîsi
açıkladıktan sonra : "Sözün özü, kabır ziyareti
kadınlara mekruhtur, hattâ haramdır. Hele de Mısır
kadınlarına. Çünkü onların ziyarete çıkması
(gösterişli oldukları için) fitne ve fesada sebeb olabilir.
Halbuki kabır ziyaretine, âhireti hatırladığı ve
geçenlerden ibret almak ve dünyaya dalmamak için izin verilmişti"
demektedir. (age. V/261.)
Özetlersek, özellikle Hanefi âlimler, kabır ziyaretine izin
veren hadisin daha sonra varid olduğunu, kadını da
erkeğide içine aldığını, buna göre kabır
ziyaretinin kadın için de caiz bulunduğunu söylerler.
Ihtiyatli olan ise ziyaret etmemeleridir.
Kabır ziyaretine izin verilen ziyaretçi, önce kabre
"es-selâmü aleyküm! Ey mü'minler yurdunun toplulugu. Biz de
insaallah size kavusacağız. Allah size de bize de âfiyet
versin" diye selâm verir. Sonra kabrin ayak tarafında ayakta
durur ve Kur'ân okuyarak, Allah'tan, sevabını ona
ulaştırrnasini diler, onun için de, kendisi için de, bütün
mü'minler için de bağışlanma diler.
Elmalı'li merhum; Allah Rasûlü'nün kabır ziyareti öğretisinde
ve fıkıh kitaplarının bu konudaki açıklamalarında
"ölülerden birşey istemek, yetiş ya fülân, gibi imdat
dilemek yoktur, sadece selâm vardır... Allah için halka yardım
etmek güzel, övgüye değer ve istenen bir is olmakla beraber,
halktan istemek, yerilen. nahoş bir davranıştır.
Dirilerden istenmesi câiz olmayan şeyleri ölülerden istemenin hiç
yakışmayacağı da son derece açıktır"
(Elmalıli IX/6051-52.) der. Birçok Islâm âlimi, ölülerden birşey
istemenin küfür ve şirk olduğunu söyler. Çünkü Allah bize
"Fâtiha Sûresi" nde, günde en az onyedi defa; "ancak
senden yardım isteriz" dedirtir ve bu antlasmayı sürekli
yeniletir. Artık insanın O'ndan başkasından
birşey istemesi, günde onyedi, ya da kırk kez verdiği sözde
durmaması anlamına gelir. Başkasından yardım
isteme meselesi bu kadar önemli olduğu için, Allah onu bu derece
çok tekrar ettirmektedir.
Artık, evlenemediği, çocuğu olmadığı, ya
da yaşamadığı, kocasıyla geçinemediği vs.
şeyler için, orada buradaki türbelere giden, hiristiyan âdetlerine
uyarak, mum yakan, purçuk bağlayan, seker dagitan, mürüvvet arayan
zavallılara acımaktan başka birşey
yapamadığimiz için, dövünmek gerekir. Şahsen biz
onların, varsa imanlarıyla beraber bu yolda paralarını
da yitirdiklerine ve dertlerine dert katmış olarak döndüklerine
inanırız Hacıbayram, Eyüp Sultan, Sehzadebaşı,
tellibaba, şu baba, bu baba, falanca dede türbelerine gidenler,
cahil ve biçâre insanların, putların önünde secde eder gibi
yakarışlarını ve bu cahil
bırakılmış duyguları istismar eden bir sürü
inanç simsarıni ibretle göreceklerdir.
Ancak bu büyük zatlara, bir insan çerçevesi içerisinde olan sevgi
ve saygısından ötürü, onları ziyaret edip bir fatiha ile
de olsa bir hediye gönderenleri, ölümü yaşar gibi hissedenleri
öbürlerinden ayırmak gerekir. Peygamberimiz, "Lezzetleri parça
parça eden ölümü çok anın!" buyurur. (Tirmizî, kiyâme 26,
Zühd 4; Nesâî, cenâiz 3; Ibn Mâce, Zühd 31;Müsned N/293.)
Az önce sözünü ettiğimiz maksatlarla türbeleri ziyaret
edenlere şunu tavsiye edebiliriz: Eğer, Allah'ın bir nimeti
olarak İslam'ın önem verdiği tıbbın çâre
bulamayacağı bir derdiniz varsa uzun süre helâl rızıkla
beslendikten sonra, gecelerin son üçte birinde kalk, abdest al, iki
rekat namaz kil, kıbleye dönerek, edep çerçevesi içerisinde
Allah'tan, derdine çâre iste, agla, yalvar. Bir defa, on defa, yüz defa
iste.... Isteğinin mutlaka duyulduğuna, kaydedildiğine,
dilekçene mutlaka cevap verileceğine kesin inanarak iste. Bir gün
kapıların açıldığını ve arzuna
kavuştugunu göreceksin. Yine bu maksatla Ramazanları kaçırma.
Hiçbir gece aksatılmadan bir Ramazan boyunca yapılan nice duânin
kabul edildiğini görmüşüzdür. Çünkü böyle yapanın
Kadir Gecesine isabet edeceği kesindir. Ancak şu noktaları
unutma: Duân kabul edilmedikçe Allah'a kırılma, usanma, israr
et ve kabul olunacağına kesin gözüyle bak. Allah duâdaki
ısrarı sever, bununla övünür.(Kabır ziyareti konusunda
geniş bilgi için bk. Hattab es-Subkî, el-Menhel IX/102.)