Yolculuk namazi
Islâm dini kolaylık dinidir. Yolculukta genellikle bir takım
sıkıntılar olabileceği için yolcuya bazı
ibadetlerin ifasında kolaylıklar getirilmiştir. Ramazanda
yolculuğa çıkan kimsenin orucunu kazaya
bırakmasının mübâh oluşu, abdestte mest üzerine
mesh süresinin üç güne çıkarılması ve dört rek'atli
namazı iki rek'at olarak kılması bunlar arasında
sayılabilir. Işte bu sonuncuya "kasr-ı salât"
denir.
Sabah ve akşam namazlarının farzları ile sünnetlerde
kısaltma söz konusu değildir.
Hanefilere göre yolcunun dört rek'atlı namazı iki rek'attan
ibarettir. Bu gerçekte, dördü ikiye indirme anlamında
olmayıp, yolcunun farzının tamamı o kadardır. Dörde
tamamlarsa son iki rek'at nâfile olur. Ancak bu mekruhtur. Kötü bir iş
yapılmış ve sünnete muhalefet edilmiş
sayılır. Şâfiîlere göre iki rek'at kılmak ruhsat, dört
kılmak azîmettir (el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', Beyrut
1402/1982, I, 91, 92; Ibnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, Mısır
1389/1970, II, 27 vd.)
Hanefiler bu konuda kitap ve sünnete dayanır.
Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Yeryüzünde
yolculuğa çıktığınız zaman, kâfirlerin
size fenalık yapmalarından korkarsanız, namazı
kısaltmanızda size bir günah yoktur" (en-Nisâ, 4/101).
Hz. Âişe'den şöyle dediği nakledilmiştir:
"Namaz ikiser rek'at olarak farz
kılınmıştır. Mukîmın namazına ilâve
yapıldı, yolcunun namazı ise aslı üzere bırakıldı"
(Buhârî, Salât, 1; Müslim, Müsâfırîn,1; Ebû Dâvud II, 3).
Abdullah b. Abbas ve Enes (r. anhüm) Rasûlüllah (s.a.s)'ın
yolculuk sırasında, dönünceye kadar namazlarını iki
rek'at olarak kıldığını bildirmişlerdir
(Ahmed b. Hanbel, III, 45; Buhârî, Taksîr, 2; el-Askalânî,
Fethu'l-Bârî, Mısır 1378/1959, III, 216, 217).
Diğer yandan Hz. Ömer yolcunun namazının, Rasûlüllah
(s.a.s)'ın diliyle kısaltma söz konusu olmaksızın tam
iki rek'at olduğunu belirtmiştir (Buhârî, Küsûf, 4; Ibn
Mâce, Ikâme, 73, 124).
Abdullah b. Ömer'den de şöyle dediği nakledilmiştir:
"Rasûlüllah ile yolculuk yaptım. Iki rek'at üzerine ilâve
yapmadı. Yine Ebû Bekir, Ömer ve Osman ile yolculuk yaptım.
Onlar da bu şekilde kıldılar" (Buhârî, Taksîr, II).
Imam Şâfiî'ye göre, yolcunun namazı, mukimin farzı
gibi dört rek'attır. Ancak yolcu için namazı iki rek'at olarak
kılmak bir ruhsattır. Dört rek'at kılması ise azîmet
niteliğindedir. Şafiîler de bu konuda kitap ve sünnete dayanırlar.
Onlara göre yolcunun namazı kısaltabileceğinden söz eden
âyetteki (en-Nisâ, 4/101). "sakınca yoktur" ifadesi
farzlar ve azîmetler için değil, mübah ve ruhsata bağlı
ameller için kullanılır. (el-Kâsânî, a.g.e., I, 91, 92).
Şafiîler sünnetten ise şu hadise dayanırlar: Âllah
Teâlâ, yolculukta size namazın yarısını
bağışlamıştır. O'nun
bağışını kabul ediniz" (Müslim, MüŞâfirîn,
4; Ebu Dâvud, Sefer, 1; Tirmizî, Tefsîru Sûre, 4/20; Nesaî, Havf 1;
Ibn Mâce, Ikame, 73; Dârimî, Salât, 179; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,
25, 36, VI, 63). Şâfiîler bu hadisi şöyle yorumlar: Kendisine
bağış yapılan kimse, bağışı kabul
edip etmemekte serbesttir. Nitekim, insanlar arasındaki
bağışlarda da durum böyledir. Diğer yandan,namazdaki
bu kısaltma, yolculukta karşılaşılan güçlükler
yüzündendir. Ramazan orucunda olduğu gibi, yolcular kendi durumuna
göre, dileyen tam, dileyen kısaltarak kılabilir (el-Kâsânî,
a.g.e., I, 92).
Yukarıda verdiğimiz Hz. Aişe'den nakledilen ve
namazın iki rek'at olarak farz
kılındığını bildiren hadisi, Şâfiîler;
"Iki rek'at olarak takdir edildi veya kısaltmak isteyen yolcu için
iki rek'at olarak farz kılındı" şeklinde
değerlendirirler. Ahmed b. Hanbel'e ve Imam Şâfiî'den bir
görüşe göre, namazları kısaltarak kılmak daha fazîletlıdır.
Imam Şâfiî, başka bir görüşünde yolcunun oruç tutmasına
kıyas yaparak, yolculukta namazları tam kılmanın daha
faziletli olacağını ifade etmiştir. Imam Mâlik ise,
yolculukta namazın iki veya dört kılınması hâlinde
her ikisinin de sünnete uygun düşeceğini belirterek
birleştirici bir yol izlemiştir (bk. Ibn Abdilber, el-Kafi,
Riyad 1400/1980, I, 244; Behûtî, Şerhu Müntehâ'l-Irâdât, Beyrut
t.y., I, 277; Ahmed Davudoğlu, Müslim Şerhi, IV, 85).