Kurbanlik hayvanlar ve bu hayvanlarda aranan sartlar:
Kurban edilecek hayvanlar, koyun, keçi, sığır, manda ve
devedir. Vahşi hayvanlardan kurban etmek caiz değildir. Çiftleşen
hayvanlardan doğan yavrunun annesi ehlî ise erkeği vahşî'de
olsa bu yavrudan kurban etmek câizdir. Çünkü hayvanlarda yavru anneye
tâbidir. Koyun ve keçinin bir yıllığı kurban edilir.
Ancak altı ayını doldurmuş olan kuzu annesinden
ayırdedilemeyecek kadar gösterişli ve semiz ise kurban
edilebilir. Oğlak için bu durum geçerli değildir.
Sığır ve mandanın iki, devenin ise beş
yaşında olanı kurban edilir (Serahsî, a.g.e., XII, 9-10;
Kâsânî, a.g.e., V, 69-71; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 297). Koyun ve
keçi bir kişi adına kurban edilebilir. Sığır ve
deveye ise birden yediye kadar kişiler ortak olabilir. Ancak
ortaklardan her biri müslüman olmalı ve kurban niyetiyle
ortaklığa girmiş bulunmalıdırlar. Et yeme
maksadıyla ortaklık kurulursa veya birisi et yeme
maksadıyla ortaklıkta bulunursa hiç birisinin kurbanı
yerine gelmiş olmaz. Sığır veya deveyi kurban etmek
üzere ortaklık kuranlardan her birinin vacip olan kurban niyyetleri
şart değildir. Ortaklardan bazısı vacip olan kurban,
bazıları nafile, bazıları keffâret kurbanı, ceza
kurbanı, Hacc-ı temettü veya Hacc-ı kıran
kurbanı, akîka kurbanı gibi değişik niyetlerle
oraklıkta bulunabilirler. Kurban kesildikten sonra et, tartı ile
eşit şekilde paylaşılmalıdır (Kâsânî,
a.g.e., V, 71-72; Damad, Mecmau'l-Enhur, İstanbul 1328, II, 521).
Yaradılıştan boynuzsuz, burma, yenini yiyebilen
delirmiş hayvan, çok zayıflamamış olan uyuz hayvan,
yaradılıştan kulakları küçük olan hayvan, dişlerinin
azısı düşmüş veya dişleri
olmadığı halde yemini yiyebilen ve otlayabilen hayvanlardan
kurban etmek câizdir.
Bir veya iki gözü kör, kemiğinde ilik kalmayacak kadar
zayıflamış, kesileceği yere gidemeyecek derecede
topal, kulak veya kuyruğunun yarıdan fazlası kesilmiş
veya kopmuş, boynuzunun çoğu kırılmış,
memesi kesilmiş, yavrusunu emziremeyen, memesi kurumuş veya
memelerinden birisi sütten kesilmiş olan koyun-keçi ile, ikisi
sütten kesilmiş sığır-deve, dört ayağından
biri kesilmiş olan hayvan, burnu kesilmiş, pislik yiyen
hayvanlar etindeki pislik temizleninceye kadar tutulmamış ise
kurban olmazlar. Bu konuda ulemadan bazıları şöyle bir
genel kaide koymuşlardır: "Hayvandan tam olarak, güzelce
istifadeye mani olan her kusur kurbana manidir." Kusur bu durumda değilse
kurbana mani değildir. Kurbana mani olan bu kusurlar zengin içindir.
Zengin, kurban edeceği hayvanı bu kusurlardan biri
bulunduğu halde satın alırsa veya satın aldıktan
sonra bu kusurlardan birisi meydana gelirse bu hayvanlar kurban edilemez.
Fakir için ise her hâlükârda kesmek câizdir (Serahsî, a.g.e., XII,
15-18; Kâsânî, a.g.e., V, 75-77; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 297-299;
Damad, a.g.e., II, 519-520).
Kurbanın Vakti:
Kurban, eyyâm-ı nahr (Kurban kesme günleri) denilen Zilhicce ayının
onuncu, on birinci ve on ikinci günleri kesilir. Onuncu gün kesmek daha
faziletlidir. Zilhiccenin onuncu günü ikinci fecir doğmadan önce
kurban kesmek câiz değildir. İkinci fecirden sonra Zilhiccenin
on ikinci günü güneş batıncaya kadar geçen zaman içinde
gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak geceleri kesmek mekruhtur.
Bayram namazı kılınan yerlerde, imam bayram namazında
iken veya teşehhüd miktarı oturmadan önce kurban kesilmesi
caiz değildir, Selâm verdikten sonra ise kurban kesilebilir. Bayram
namazı kılınmayan yerlerde ikinci fecrin doğumundan
sonra kurban kesilebilir (Serahsî, a.g.e., XII, 9; Kâsânî, a.g.e., V,
73-75; el-Fetâva'l Hindiyye, V, 295-296; Damad, a.g.e., II, 518).