Fıkıh | Konular

Kursun dökmenin dini hükmü

Kurşun dökmek herşeyden evvel bid'attır. Bid'at, Rasûlüllah
(s.a.s.)den sonra ortaya konan, ister iyi, ister kötü, ibadet veya
âdetle ilgili bütün davranış fiil ve eşyadır. Bir
çok âyet ve hadiste, dini tahripten korumak için bid'at yerilmiştir:
"İşte düz olarak benim yolum budur, onu takip ediniz; (başka)
yollara sapmayınız ki (o yollar) sizi Allah yolundan
ayırır. İşte size Allah bunu tavsiye ve emreder ki,
çekinesiniz" (el-Enâm, 6/153; İbrahim eş-Şatibî,
el-i'tisam, I, 37).


Büyük müfessir İbn Atiyye, bu âyetin tefsirinde der ki;
"Burada sapılması yasak edilen yollar içine, yahudilik,
hristiyanlık, mecusilik ve diğer dinlerle bütün bid'ât
sahipleri ve şaz (cumhura muhalif) görüşlüler girmektedir.
Bunların hepsi, ayağın kaymasına ve itikadın
bozulmasına sebep olan yollardır" (eş-Şevkânî,
Fethü'l-Kadir, (tefsir) II, 169).


Bir başka âyette şöyle buyurmaktadır: "Yoksa
Allah'ın izin vermediği bir dini onlara sunan ortaklar mı
var?" (eş-Şûrâ, 42/21).


Bu âyet-i kerimede Allah, dini ve dini hükümleri ancak kendi
vazedeceğini, başkasının, hak dine bir şey
katmaya hakkı olmadığını ifade buyuruyor.


Allah'ın Resûlu (s.a.s.), bir hutbeşinin sonunda şu sözleri
söylemişlerdir: "Sözün en hayırlısı
Allah'ın kitabıdır; yolun en hayırlısı
Muhammed'in yoludur. İşlerin kötüsü sonradan çıkanlardır
(yani bid'atlardır). Her bid'at sapıklıktır" (Müslim,
Mişkât I, 51).


Bir başka hadis de şöyledir: "Size Allah'tan korkmayı
(takvayı), Habeşli bir köle de olsa Allah yolunda yürüdüğü
müddetçe -başkanınıza- itaat edip sözünü dinlemeyi
tavsiye ederim. Çünkü içinizden benden sonra yaşayanlar çok
ihtilaf (anlaşmazlık) görecekler. Size benim sünnetim, ergin
ve doğru yolda halifelerimin sünneti gereklidir. Bunlara sımsıkı
sarılınız ve hiç bırakmayınız. Sonradan çıkan
işlerden (bid'atlardan) kaçının dinde her sonradan ortaya
çıkan bid'attır. Her bid'at sapıklıktır"
(Ahmed; Ebu Davud, Tirmizî; Mişkat, I , 58).


Bid'atlarla ilgili âyet ve Hadislerde tehdit, günahtan ve azaptan sakındırma
gibi ifadeler geçmektedir. Bütün bu ifadeler, bid'atin haram olduğunu
gösterir. Haram şeklinde meydana gelen günahın dereceleri
vardır. En küçüğünü bile işlemek -İslâm nazarında
azabı gerektirir. İslâm hukukunda, bidat için -dünyevî- ceza
maddelerine de rastlanır. Bunlar işlenen bid'atin, büyüklük
küçüklüğüne, bid'ata başkalarını davet ve
teşvikin bulunup bulunmamasına, bilerek veya bilmeyerek
yapılmış olmasına göre değişiktir. En büyüğü
İslâm dini ile kişinin alâkasını kesendir. Bu durum
gerçekleşirse, sahibine verilen ceza "irtidad"
cezasıdır. Bundan sonra, dövmek, hapsetmek, sürgün, ilgi
kesmek, evlenmemek gibi cezalar gelir. Bid'at sahiplerinin
şahitlikleri kabul edilmez. Vâli, kadı, imam ve hatip tayin
edilmez (Ali Mahfuz, el-İbda' fi Medarri'l-İbtida', 140).


Kurşun dökmenin bid'at ve hurafe olduğunda şüphe
yoktur. Her asılsız şey ile bid'at
sapıklıktır. Daha çok birden ortaya çıkan veya
sebebi bilinmeyen hastalıklara yakalanmamak veya tedâvî etmek
üzere başvurulan bir takım tedbirler vardır;
nazarlık, at nalı, at kafası, çeşitli muskalar takma,
kurşun dökme, tütsü yapma bunun bazı örnekleridir. Bunlar tıb
yönünden bir faydası olmadığı, üstelik batıl
inançları devam ettirdiği için haram kılınmıştır
(Ali Mahfuz el-İbda' fi Medarri'l-İbtida', 4.Böl. 423 vd.).
Peygamberimiz (s.a.s) nazarlık kullanmayı yasaklamış,
bu gibi şeyleri üzerinde taşıyan kimselerin bey'atlerini
kabul etmemiştir (Nesaî, ez-Zineh, 17; İbn Mace, Tıb, 39).




Konular